Hani 24 saatte bitiyordu!
ABD Başkanı Trump’ın seçim vaadi Ukrayna-Rusya çatışmasını 24 saat içinde durduracağıydı. Bunu başarabileceği iddiasını gerçekleştirmek için tüm diplomatik teamülleri kenara koyarak sert bir giriş yaptı. Yapmasına yaptı ama başkanlık yemininin üzerinden 3 ay geçti. Sonuç hala belirsiz.
Trump’ın bu tip söylemlerine alışığız. Bu söylemlerin mizacından mı yoksa uluslararası sistemi tanımamasından mı kaynaklanıyor bilinmez. Bilinen tek gerçek Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun bir çözüme ulaşılamazsa Trump’ın görüşmeleri yakında sonlandırabileceği açıklaması. Görünen o ki Washington hâlâ herhangi bir anlaşmaya varmanın mümkün olup olmadığını belirlemeye çalışıyor.
Rubio’nun sözleri hem Moskova’yı hem de Kiev’i ürkütebilecek bir açıklama olarak görülebilir. ABD’nin barış görüşmelerine katılımını sonlandırmakla tehdit etmesinin ardından, Rusya ve Ukrayna’nın bir barış anlaşmasına yanıt vermesi bekleniyor.
Ukrayna’yı taviz vermeye zorlamanın ötesine geçildi
Trump, “Önümüzdeki üç gün içinde size tüm ayrıntıları vereceğim,” dedi. Burada şimdiye kadar gündeme gelen ama açıklanmayan önerilerle karşılaşabiliriz. Bunlardan ilki ateşkesi uygulamak için Ukrayna’ya Avrupa barış gücü birliklerinin gönderilmesi, diğeri ise ABD’nin Ukrayna’ya ait Kırım’ı Rus toprağı olarak tanıması.
Bu durum barış için yalnızca Ukrayna’yı taviz vermeye zorlamanın ötesine geçildiğini gösteriyor. Ukrayna bunu çoktan kullanmaya başladı. Ukraynalı yetkililer, Trump’ın barış talebini sürüncemede bırakan tarafın Rusya olduğunu ifade ederken Rusya’nın temel amacının yeniden toparlanma için zaman kazanmak ve daha güçlü bir şekilde Ukrayna’ya saldırmak olduğuna vurgu yapıyorlar.
Bu hafta ABD’li yetkililer, Londra’da, Avrupalı ve Ukraynalı müzakerecilerle bir araya gelerek çatışmayı sona erdirmeye yönelik son ABD önerilerini görüşecekler. Bu önerilere öncelikle cevap vermesi beklenen taraf Ukrayna.
Öneri taslağının tam bir ateşkesi içereceği ve Ukrayna’nın NATO üyeliğinin savaşı sona erdirme görüşmelerine dahil edilmeyeceği bir yapıda olması bekleniyor. Ukrayna’nın bu talepleri kabul etmek dışında bir şansı yok gibi.
Rusya barışa hazır mı?
Pazartesi günü gazetecilere konuşan Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın Washington’dan Ukrayna’nın NATO’ya katılmayacağı yönünde gelen üst düzeydeki mesajlardan memnun olduğunu belirtti ve bu durumun Rusya’nın istekleriyle örtüştüğünü söyledi.
Kırım’ın Rus toprağı olarak tanınma ihtimali de Rusya için bir kazanım olacak. ABD Kongresi, Rusya’nın Kırım’ı işgalinin tanınmasına karşı bir yasa çıkarmıştı. Söz konusu yasa devre dışı kalacak.
Kırım Rus toprağı olarak kabulünün Gürcistan’da Abhazya ve Güney Osetya üzerinde bir umut yaratabileceğini de düşünmek gerekir. Bu arada Ukrayna’nın neredeyse %20’si Rusya işgali altında. Kırım dışında Luhansk ve Donetsk’in geleceği de Rusya’nın tarafında olacak hissine sahibim.
Tüm bunlara rağmen Rusya, “Avrupa Barış Gücü” fikrini ulusal çıkarları için bir tehdit olarak görecektir. Keza Avrupalıların hepsi NATO ülkesi. Bu fikrin kabulü ancak Barış Gücü içerisinde Rus askerlerinin olmasıyla gerçekleşebilir kanaatindeyim.
Rusya, Rubio’nun bir çözüme ulaşılamazsa ABD görüşmelerden çekilir restine, İran ile stratejik ortaklık anlaşmasını onaylayarak ve Tahran ile ekonomik, askeri ve siyasi ortaklığını güçlendirmeyi taahhüt ederek karşılık verdi.
Rusya’nın dahil olduğu bir krizin 24 saatte çözülmesini beklemek hayalcilik olurdu. Rusya işgal ettiği yerlerden çekilme konusunda koparabileceği en büyük tavizi almadan masada bir çözüm olmaz. Aklıma sıklıkla kullandığım bir Rus atasözü geldi. “Ayıyı dansa kaldırırsan, dans sen vazgeçtiğin vakit değil, ayı vazgeçtiğinde sona erer”
Bu hafta krizin çözülmesi için önemli. Çözülürse, çıkan sonuca “o zaman niye savaştınız” yorumunu yapma ihtimalimiz de yüksek.