Hangisi Doğru FCA / Ex-Works?
Bayram günü bir grup arkadaş sohbet ettiğimiz sırada, orada bulunan dostlardan birisi “Hoca, doktorla yanyana gelince hastalık soruluyor, ben de sana ihracat sorayım" diye şaka yollu sorunun yolunu açtı.
Soru şu idi: “FCA teslim şekli mi daha iyidir yoksa İşletmede Teslim mi? ( Ex-Works)" Sorunun devamı da “Hangisi ise, niye o?”
Cevabımız da, “Hiçbir teslim şekli, bir diğerinden daha iyi veya daha kötü değildir. Ancak ihracatçının elindeki olanaklar ve rekabet ortamı bunların hangisinin tercih edileceğini belirler” diye başladı. Gerçekten de 13 adet olan teslim şekilleri (INCOTERMS) arasından hangisinin daha iyi olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak konuşulan işin koşullarına ve içerisinde bulunulan rekabet durumuna göre hangisinin tercih edilmesi gerektiğine, nasıl karar verilebileceği önemlidir. Bunun da tek çözümü vardır. O da teslim şekilleri denilen bu kuralların detaylarını bilmek.
Yıllar önce, bir proje çerçevesinde ihracatları için kendilerine yardımcı olduğum bir firma yetkilisine ilginç bir öneride bulunmuştum. Bu firma, çevre ülkelerden bazı malzemeleri toplayıp Türkiye’ye getirmek ve üzerinde işlem yaptıktan sonra malzemeleri topladığı müşterilerine iade etmek istiyordu. Ancak her partide gelecek olan malzemelerin miktarları küçük idi ve ithalat ve ihracat işlemleri ile taşıma ücretleri işi bozacak seviyeye varmaktaydı. Yurtdışındaki müşteri, “Ben malları kendi minibüsüm ile getireyim, sen haftasonu onları işle ve ben de hafta başı onları alıp ülkeme döneyim" diye bir çözüm önermiş. Doğal olarak bunu yapamadılar, çünkü uluslararası taşımacılık kurallarına takıldılar.
Bu durumda benim kendilerine önerim, ki o zaman INCOTERMS 2010 devreye girmemiş idi. DAF / Delivered at Frontier denilen “Hudutta Teslim" şeklini kullanmaları olmuştu. (Bu kuralın 2010 yılında kaldırıldığını hatırlatmak isterim.) Buna göre yurtdışındaki firma malzemeleri, kendi aracı ile bizim hududa getirecek ve bizim sanayicimiz de hudutta kendi aracı ile teslim alacaktı. Her iki araç da malzemeleri sadece gümrükte teslim edip teslim aldıkları için uluslararası mal hareketi yapmamış olacaklar ve uluslararası taşımacılık sıkıntısı ortadan kalkmış olacaktı.
Bu aşamada, ister inanın ister inanmayın, resmi ve özel bir çok yetkiliden “Bu DAF da nereden çıktı, herkes FOB veya CIF yapıyor" diye yorumlar gelince, INCOTERMS kitapçığını ve yine Milletlerarası Ticaret Odası tarafından, teslim şekilleri için rehber olarak yayınlanan INCOTERMS kitapçığını (Guide to INCOTERMS) arkadaşımızın masasına koyarak açıklama yapmak zorunda kalmıştım.
Sözün özü şu ki her teslim şekli kuralı, kendi içerisinde zorluklar ve kolaylıklar barındırır. Siz ihracatçı olarak kapınızın önüne koyacağınız ürününüzü, alıcının taşımacısını gönderip almasını ve hiç risk üstlenmemeyi düşünürsünüz. Amma unutmayalım ki alıcımız da her işi ve masrafı yapıp, üstüne riskleri de alarak malları onun kapısına kadar getirmemizi isteyecektir. DDP diye anılan ve alıcının kapısına kadar malları götürmemizi ve dahi tüm ithalat vergilerini ödememizi gerektiren kuralı hatırlayalım.
Onu seçen yok mu?
Var, hem de bir hayli çok, zira rekabet de acımasız ve çok.
Önemli olan, yönetebileceğimiz riski almak.
NOT:
Değerli dostlarımızın geçen hafta yayınlanan sohbetimizde yer alan iki tablodan ikincisinin başlığı “157.6 milyar doların 92.6 milyar doları büyüklerden" olması gerekirken, yanlışlıkla KOBİ’lerden diye girilmiş. Düzeltir ve özür dileriz.