Hangi banka çökecek?
Krizin çözümünde Almanya'nın nasıl bir rol alacağı merak konusu olmayı sürdürüyor. Almanya aktif rol alırsa bu iş çözülür görüşü yaygın. Burada biraz iyimserlik var. Euro Bölgesi'ndeki sorunların kökten çözümü için gerekenler, Almanya'nın kapasitesinin bile çok üzerinde.
Piyasa bunu anladığı için, Almanya'nın risklerini fiyatlamaya başladı. Ülkenin risk primi son iki haftadır yükseliyor. Konuşulan çözüm planları, Almanya'nın kredi notunu tehlikeye atabilir. Sorunlu ülkelere mali yardım ve AB bankacılık sektörünün sermaye yapısının düzenlenmesinin altından Almanya tek başına kalkamaz. Yazacağı çekler, kendi dengesini bozar. Kredibilitesinin sorgulanmasına yol açar. Bu ortamda Avrupa Merkez Bankası'nın(AMB) muhakkak devreye girmesi gerekiyor. AMB önümüzdeki dönemde bilançosunu genişletmezse, acıları dindirmek kolay değil. Trichet bu konuda isteksizdi. Draghi dönemi daha farklı olabilir.
Artık olaya 'Yunanistan'ın batışı' olarak bakmamak gerekiyor. Yunanistan sonrasında yaşanacaklar daha önemli. Lehman Brothers'ın 2008'deki iflası bir deprem yaratmıştı. Yunanistan sonrasında bir tsunami yaşanabilir. Yatırımcılar AB'ye odaklanıyor, fakat ABD bankacılık hisselerinde de çok sert satışlar görülüyor. Atlantik Okyanusu'nun hangi tarafından bir banka gidecek? Her iki tarafta, mali zorluklar yaşayan, kırılgan yapıya sahip büyük finansal kurumlar var. Hangi bankanın ne kadar riski olduğu belli de değil. Yatırımcıların, küresel piyasalardaki potansiyel riskleri tam olarak anlamadıklarını düşünüyorum.
2008'de ilk domino taşı devrildiğinde, merkez bankaları yayılmayı Lehman Brothers'da durdurdu. Ancak esas sorun çözülmedi. Bugün problem, üç sene öncesine göre daha büyük ve ciddi. Bu sefer ilk domino taşı düştüğünde, bir ülke ya da bir merkez bankası yayılmayı durdurabilir mi? Sorunlar yapısal. Sistem iflas etmiş durumda. Euro bölgesinde işler iyiye gitmeden önce, daha da kötüleşecekmiş gibi gözüküyor.
Yatırımcıların, ABD tahvilleri dışında kaçacak fazla bir yeri de kalmadı. Doğal olarak, uzun dönem tahvillerin getirileri komik seviyelere düştü. Otuz yıllık ABD tahvilinin getirisi %2,75, on yıllık tahvil getirisi yüzde 1,8. Fonlar borsalardan zarar edince, hem portföy ayarlaması yapmak, hem de parasını isteyen yatırımcıların taleplerini karşılamak için kar ettikleri finansal varlıklarda satış yaptılar. Altın ve gümüşteki düşüş biraz da bundan kaynaklandı. Çeyrek sonunda parasını alan yatırımcılar da tahvil alıyor.
ABD tahvilleri dışında, Asyalıların fiziksel metale olan talebi de sürüyor. Değerli metal fiyatları biraz stabilize olmuş gibi gözüküyor. Hindistan'da düğün sezonu 23 Ekim'de başlıyor. Genel olarak, değerli metallerde 'mevsimsel dip' bu dönemde oluşur. Bu açıdan, önümüzdeki üç haftayı iyi izlemek gerekiyor.
Yatırımcının dikkatli olması gerekiyor. İMKB'nin, ABD ve AB borsalarında son günlerde yaşanan satışlara rağmen, güçlü kalması mantıklı değil. Bundan üç hafta önce, özellikle yabancı fonlar, S&P'nin not artırımını haber aldıkları için İMKB'de satış yapmıyorlardı. Dünya borsalarında o günlerde satışlar olmasına rağmen, İMKB'nin sağlam durması anlamsız gelmişti. Hatta; 'Bir not artırımını haber almış olabilirler' yorumunu da yapmıştım. Sonra not artırımı geldi. İMKB uçtu. Bugün endeksin diğer borsaların aksine güçlü kalması, soru işareti yaratıyor. Diğer bir sebep; satışa yanaşmayanların önümüzdeki dönemle ilgili ekonomik beklentilerinin yüksek olması olabilir.