Halkımız dolar fiyatına her zaman duyarlıdır...
Geçmiş dönemlerde yaşadığımız krizleri hatırladığımda hep “dövizdeki hızlı yükselişle” karşılaşırım. 1994 krizinde de 2001 krizinde de öncekilerde de bu etki vardır. Halkımız, cebinde dolar olmayanlar, dolarla işi olmayanlar da dahil, dolar fiyatına her zaman duyarlıdır. Dolar, TL karşısında bir ayda yüzde 4.5, son bir haftada yüzde 3 arttı. Doğaldır ki bu halkın duyarlığının yine arttırdığı bir dönemden geçmemize neden oluyor. Bu dönemin en çok sorulan sorusu “Dolar nereye kadar yükselir?”
Geçen haftaki bir yazımda hukuk ve AB çıpasını kaybettiğimizi, elde mali disiplin çıpası olduğunu, onun da yap-işlet-devret projeleri nedeniyle eskisi kadar sağlam görülmediğini yazarak, yeni reform programı ile yeni ve yerli bir çıpa oluşturulabileceğini belirtmiştim.
O günden bu yana doların yükselişine fren için piyasa aktörleri Merkez Bankası’nın faiz artırabileceği konusunda görüş açıklamaya başladılar.
İran gezisinden dönerken Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’ye kurdaki yükseliş karşısında müdahalenin düşünülüp düşünülmediğini sormuşlar.
Zeybekçi, soruyu “Bu tarz durumlarda en küçük bir müdahale, sizi oyuna çekmek demektir. Oyuna çekince kurala tabi olursunuz. Oyun, şov başlamış olur. O oyuna asla girmemek gerekir, ihtiyacımız yok. Çünkü dünyanın en sağlam ülkelerinden biriyiz. Kamu borçlanmasında, dış borçta. Net konuşuyorum; şirketlerimizin yurtdışında tahminimizden fazla varlıkları var. Türkiye’nin bu oyuna gelmesine gerek yok. Son 7 ayda Merkez Bankası hiç dövize muhatap olmuyor. Ne döviz alım ne de satım ihalesi yapıyor. Peki, dolar niye artıyor? Maalesef yine endişe kaygı tabanlı oynama. Artar mı acaba, 3.19’a gider mi? Taban sürükleme süreci. Kamu düzeni anlamında oyuna girmediğimiz sürece hiçbir şey olmaz. Kendisi o hareketi yapar, sonra sakinleşir. Dalga boyu fazla değil.”
Görüldüğü gibi Zeybekci artış seviyesini “sorunlu” görmüyor. Doların yükselmesinin duracağına, hatta ineceğine inandığını “dalga boyunun fazla olmadığını” söylüyor. Bu değerlerdirmeyi bir uzmana sordum şimdi de onun görüşünü aktaralım: “Son dönemde bizim her yıl 250-300 milyar dolar fon akışına ihtiyacımız oluyor. Bu sağlanabiliyordu. Son dönemde çeşitli nedenlerle fon akışında daralma oldu. Ekonomi de daraldı, ihtiyaç da biraz azaldı, ama yine de fon girişi istenen seviyede değil. Kısa dönemli sıcak para girişi de dışarda parası olanların, kur artışında dışardaki paralarını yurda getirişleri olayını da pek yaşamıyoruz. Bence girişlerdeki azalışa, içte ve sınırımız ötesindeki siyasal çalkantılar ile Merkez Bankası bağımsızlığına güvenin azalması, net cari işlemler açığı gibi konulara bakarak karar vermeleri yol açıyor. Doların yükselişinin frenlenmesine bence dışarıda euronun değer kazanması etkili olabilir. İçerideyse siyasal gerginliğin azalması, dışarıda parası olanların yeniden döviz getirmeleri ve normalleşme adımlarının atılması etkili olur. Bu açıdan ben sayın bakan kadar iyimser olamıyorum. Şu anda artışı frenleyecek fazla bir neden göremiyorum.”
Bakalım hangi gelişmeler olacak... Ama bilinmesi gerekir ki doların yükselişi frenlenemezse, geçmiş dönemlerde olduğu gibi krize yol açabilir bir seviye ortaya çıkabilir.