Halkbank bankacılık sisteminin neresinde?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Son yolsuzluk iddialarının odağında çok sayıda kişi var. Ama adı geçen tek kurum Halkbank. Aslında, Halkbank’ın adı geçiyor geçmesine ama, ortada bankaya dönük bir suçlama yok.Hem bir kurum ancak onu temsil edenler yüzünden suçlanabilir. Halkbank ya da başka bir kurum, kendi kendine karar alıp uygulayacak değil ya! Birileri oturdukları koltukları kullanarak yolsuzluk yapmış olabilirler ancak.

Dolayısıyla burada da suçlanan Halkbank değil ve olamaz tabii ki. Hem zaten suçlanan da bankanın başında bulunan genel müdür. Ama şu gerçeği de görmek ve kabul etmek gerekir, ayakkabı kutusuyla simgeleşen bu iddialar, bankaya zarar verir noktaya doğru gidiyor. O yüzden, en kısa sürede bankanın zarar görmesini önleyecek şekilde adımlar atılması gerekiyor. Genel müdürüyle, Halkbank, özdeşleşmemeli. Bu ayrımın yapılmaması,  Halkbank’a zarar vermek demek olacak.

Genel müdürün suçsuz olduğunu savunarak, ki suçu kesinleşmediğine göre şu aşamada tabii ki hukuken suçsuzdur, Halkbank’la uğraşıldığını dile getirmek ise soruna yanlış yerden yaklaşıldığını gösteriyor. Halkbank’la kim niye uğraşsın ki?  Halkbank sonuçta bir banka, yalnızca bir banka. Örneğin Halkbank, çok ileri düzeyde teknoloji kullanarak dünyadaki rekabet dengelerini bozacak bir ürünü piyasaya sürmeye hazırlanan ve bu yüzden benzer ürünü üreten uluslararası güçler tarafından batırılması istenir hale gelen bir işletme değil ki. Her banka gibi Halkbank da özünde para toplayan ve para satan bir finansal kurum. Hem ayrıca Halkbank değil öyle dünya ölçeğinde öneme sahip olmak, Türkiye’de bile sistemin 1’inci, 2’nci sırasında yer alan bir banka bile değil ki.

Türkiye Bankalar Birliği’nin eylül ayına ilişkin verileri Halkbank’ın aktif büyüklüğünde Türkiye’nin 6’ncı büyük bankası olduğunu gösteriyor. Yani sıralamada Halkbank’ı geride bırakan 5 banka var. Toplam 45 banka içinde elbette 6’ncılık iyi bir sıra; ama 1938 yılında kurulan bir banka için o kadar da olsun!

Halkbank, toplam aktifte bankacılık sisteminde yüzde 8.2 paya sahip. Halkbank’ın payı kredi ve alacaklarda yüzde 8.3, mevduatta yüzde 10.1, özkaynaklarda yüzde 7.3 düzeyinde.Ödenmiş sermaye sıralamasında Halkbank birden aşağı iniyor ve 13’üncülüğe geriliyor. Halkbank, net dönem kârı, şube sayısı ve personel sayısında da bankacılık sisteminde 6’ncı sırada bulunuyor. Bilanço dışı hesaplarda ise Halkbank, toplamda aldığı yüzde 16’lık payla 1’inci sırada. Halkbank’ın bilanço dışı hesaplarının büyüklüğü, zaten ödenmiş sermayesinin küçüklüğüyle uyumlu. Bilanço dışı hesaplar, çok kısaca belirtmek gerekirse daha küçük nakitle, görece daha büyük risk alındığını ve kar elde edilmeye çalışıldığını gösteriyor.

Yalnızca yüzde 51’i kamuda

Türkiye’de, tümüyle kamuya ait tek bir banka var, Ziraat Bankası. Vakıfbank gibi Halkbank da halka açık bankalar. Yani bu bankaların tümüyle kamu bankası olduğunu söylemek yanlış. Hele hele Halkbank için…

Halkbank’ta kamu hissesi, geçen yıl içinde yapılan halka arzdan sonra yüzde 51’e indi. Yani Halkbank’ın yüzde 49’u halka açık. “Halka açık” tanımından, yüzde 49’un Türk vatandaşlarının elinde bulunduğu anlamı çıkmaz elbette. Yüzde 49’un yaklaşık yüzde 78’i, yani toplam hisse senetlerinin yüzde 38’i yabancıların elinde bulunuyor.

“Blok da satarız”

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen yılın kasım ayında Halkbank’ta ikinci halka arzın gerçekleştirilmesinden sonra yaptığı açıklamada, hisselere 11 milyar liralık talep geldiğini ve satış gelirinin 4.5 milyar lira olduğunu ifade etmişti. Şimşek ayrıca, Halkbank’ın blok satışının orta ve uzun vadede gündeme gelebileceğini söylemişti.

Yani önümüzdeki dönemde Halkbank’ın kamudaki yüzde 51 hissesinin en azından bir kısmının daha halka arz ya da blok olarak satıldığını görebileceğiz.

Öyle anlaşılıyor ki, Halkbank’ın çoğunluk hissesi bir zaman sonra kamuda olmayacak. Yani Halkbank, azınlık hissesi kamuda kalan, belki çoğunluk hissesine yabancıların sahip olacağı bir banka durumuna gelecek.

Şu durumda Halkbank’ı savunma adına dile getirilen  “yedirmeme” kavramından kasıt, hisselerin kamudan özele geçmesini önlemek olamaz. Hele hele yabancıya geçmesini önlemek hiç olamaz. Öyle olsa ne halka arz yoluyla hisse satılırdı, ne blok satışın gündeme gelebileceği söylenirdi.

tablo-056.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar