Halka arz olacak gibi hazır olun!
Türkiye kendine özgü makro ve mikro riskleri ile iş yapmanın kolay olmadığı ama dinamik ve gelecek vaat eden bir ülke. Şirketlerimizin kaldıraç oranları yüksek. Yani aşırı borçlular. Yetersiz özsermayeden dolayı hem çalışma sermayesi hem de yatırımlar büyük ölçüde borçla finanse ediliyor. Öte yandan iş insanımızda bir büyüme, atak yapma isteği de var.
Enflasyon, kur ve faiz dengesinin makul ölçüde kurulmuş olduğu, gerçekçi politikalar uygulanan dönemlerde sorun teşkil etmeyen ve çevrilebilen bu borçlanma, son iki sene içinde hem finansmana erişim sağlanamaması hem vadeler hem de erişilse bile finansman maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle sürdürülemez hale geldi. Şirketler bu dönem alternatif finansman çözümlerine yöneldiler. Özellikle büyümenin finanse edilmesi için “halka arz” son üç sene içinde bir hayli ilgi gören bir strateji oldu. Bu son 3 senelik dönemde 150’ye yakın şirket halka arz olmuş durumda.
Halka arz kolay değil
Elbette şirket hisselerinizi halka arz etmenin ve SPK’ya ve Borsa İstanbul kurallarına tabi olarak faaliyet göstermenin kolay olmadığını söyleyebilirim. Halka açık bir şirket olarak faaliyet göstermek bambaşka bir yönetim, hatta yönetişim felsefesi gerektiriyor.
Halka arz edilen şirketlerde genelde gördüğüm en temel eksiklerden bir tanesi de halka arzın mali kriterlerini karşılamak ama şirket içinde etkin bir yönetişim, kurumsal yapı ve stratejik yönetim yaklaşımını hayata geçirmede yavaşlık içinde olmak. Bu noktada halka arzın belki bir anda ortaya çıkan “şartlarımız uyuyor hadi halka arz olalım” anlayışından, daha planlı bir stratejik yaklaşıma evrilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Halka arz için asgari sermaye tutarı, aktif toplamı, net satış hasılatı, son iki sene kar elde etmiş olmak, payların piyasa değeri ve özsermaye oranı gibi kriterleri tutturmak, halka arz başvurusu öncesinde ilgili seneler için bağımsız denetimden geçmek ve halka arz sürecinde de SPK ve Borsa İstanbul denetimlerinden geçmek gerekmektedir. Yani görüldüğü gibi halka arz kolay bir süreç değil. Hazırlanmak gerekiyor. Önce buna karar vermek, sonra da gelecek seneler için bu yönde bir stratejik plan yapmak gerekiyor.
Halka arz olacak gibi hazırlananın
Yönetim kurullarında olduğum veya yönetim kurulu danışmanlığı yaptığım halka açık olmayan tüm şirketlere bir gün halka arz olacakmış gibi hazırlanmalarını öneriyorum.
Yani halka arz düşüncesi olmasa bile, o kriterleri yakalamayı önemli bir eşik olarak görüyorum. Burada elbette mali kriterlerden daha önemlisi yönetsel ve sistemsel konular. Pek çok şirket, halka arz olduktan sonra, SPK denetimleri ve mevzuat baskısı ile kurumsallaşmak zorunda kalıyor.
Oysa önerim, halka arz olmadan, daha hazırlık sürecindeyken kurumsallaşmak, yönetişimi tesis etmek ve yönetsel yapıyı buna göre oluşturmak. Patronlara hep şöyle derim: “bugünden sanki halka açıkmış gibi, binlerce küçük hissedarımız varmış gibi, sorumlu, adil, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim tarzı oluşturalım”. Bu elbette kafa yapısının, kurum kültürünün, yönetim sistemlerinin, kurumsal yapının, kısaca çok şeyin değişmesi demek. Halka arz düşünülmese bile, bu şekilde yönetilen şirketler daha sürdürülebilir bir büyüme ve kârlılık yakalarlar.
Halka arz olacakmış gibi hazırlanmak ve o seviyeye ulaşmak bir süreçtir. Ben işe, strateji, kurumsallaşma ve kurumsal yönetim boyutları ile bakıyorum. Bir şirket stratejik yönetime geçer, iç kontrol ve iç denetim gibi yönetim sistemlerini oluşturur, değer zincirini müşteri odaklı olarak yalın ve dijital şekilde yapılandırır, veri yönetimi ve raporlama zekasını kazanır, yönetim kurulu-icra yapılarını etkinleştirirse bu işte çok mesafe alır.