Halka arz faciasıyla gelen soru: Facebook'un gücü azalıyor mu?

Garbis KEŞİŞOĞLU
Garbis KEŞİŞOĞLU DÜNYA'DA MEDYA [email protected]

 

 
Bugünlerde Amerika'da en çok konuşulan konulardan biri, Facebook... Gündemde giderek yoğunluk kazanan soru ise şu: Yakın zamanların eşsiz yıldızı Facebook'un gücü yoksa azalıyor mu?

Bu sorunun arkasından yatan şaşırtıcı gerçeği tahmin etmek zor olmasa gerek. Hisse satışlarındaki fiyaskonun binlerce yatırımcıyı mağdur etmesi, doğal olarak Facebook'u tartışmaya açtı. Facebook'un "dahi" gözüyle bakılan kurucusu Marc Zuckerberg, piyasa değeri 100 milyar dolar olarak hesaplanan firmasının halka açılımında, hisselerin değerini 38 dolar olarak kararlaştırmıştı.

Halka açılımı organize eden Morgan Stanley, daha ilk günden itibaren, hisselerin daha önce 2004' de Apple' da olduğu gibi çok yükseleceğini hesap etmişti. Tüketiciler de çok umutluydu ve hisseler adeta kapışıldı. Nitekim piyasaya çıktığında hisseler 42 dolara kadar fırladı, ancak sonrasında süratle değer kaybetmeye başladı.

Birkaç haftada 30 milyar dolar uçtu

Facebook hisseleri, New York'taki ikinci borsa Nasdag'da şu sıralarda 26 dolardan işlem görüyor. Gerçek bir facia: Böylelikle birkaç hafta içinde şirketin değeri 70 milyar dolara düşerken, tam 30 milyar dolar buhar oldu, uçup gitti..

Yatırımcılar bankaları ve Nasdag'ı suçlamaya başladılar. Nasdag, aracı finans gruplarına 40 milyon dolar ödemeyi kabul etti. Avrupa'daki bankalardan UBS de Facebook hisseleri nedeniyle 350 milyon dolar zarara uğradı.

Oysa genç Marc Zuckerberg Facebook'u halka açtığında neticenin parlaklığından fazlasıyla emindi...

O nedenle de, yeni evlendiği eşiyle İtalya'nın Capri adasına balayı için uçarken içi fazlasıyla rahattı. Wall Street de bu " hezimeti " beklemiyordu...

Herkes sonuçtan emin olduğu için de hisselerin piyasaya çıkış fiyatı yüksek tutulmuştu. Ama aslında unutulan, fakat piyasaların atlamadığı bir husus vardı: Facebook'un, veri merkezlerinin dışında, büyük bir somut yatırımı veya üretimi yoktu... Sonuçta bu kuruluş, sadece "fikir" satıyordu!

Facebookistan'da profil, yaşa kalkıyor

Facebook'un cirosu 3.71 milyar dolar, bunun yüzde 85'i reklam gelirlerinden sağlanıyor. 2011'deki reklam gelirlerinin yüzde 56'sı Amerika'da elde edildi. Halen dünyada 843 milyon (Türkiye'de 30 milyon) üyesi olan Facebook için Amerika çok önemli bir pazar.

Facebook'un Amerika pazarındaki büyüme hızı bu yıl, 2010-2011'e göre yavaşlamaya başladı.
Geçtiğimiz nisan ayında Facebook kullanıcıları, bu meşgale için ortalama ayda 6 saat zaman ayırmışlardı. Oysa 2010'da Facebook'a ayırılan zamanda yüzde 57 oranında bir artış kaydedilmişti. Yine de tüketiciler halen Facebook için, diğer sosyal medya sitelerine oranla daha çok zaman ayırıyor.

Facebook, Amerika'daki 221 milyon internet kullanıcısının yüzde 71'ine ulaşıyor. Bu aslında çok büyük bir güç... Piyasalarda Facebook, Çin ve Hindistan'dan sonra dünyanın üçüncü büyük ülkesi; hatta "Facebookistan" diye de adlandırılıyor.

İşte bu göz kamaştıran şaşaa, Wall Street analizcilerinin de gözünü kamaştırdı ve sonuçta onları yanılttı. Analizciler, Facebook' un büyüme hızının aynen devam edeceği gibi bir hesap hatasına sürüklenerek, son büyük fiyaskoya yol açtılar. Bir yandan da Facebook için alarm canlarının sesi, henüz sisler ötesinden, uzaktan uzağa da olsa duyulmuyor değil... Son zamanlarda Twitter, X - Box gibi sosyal medya siteleri

gençlere daha cazip gelmeye başladı. Facebook ise daha çok orta yaşlılar tarafından tercih edilir oldu.

Facebook nasıl para kazanıyor?

Aslında Facebook, reklamlardan hali hazırda büyük bir para kazanmıyor. Geride bıraktığımız mart ayı verilerine göre, dünyada 488 milyon tüketici, akıllı telefonlardan Facebook'a ulaşıyor. Buna karşılık Facebook " mobile " telefon reklamlarından kayda değer bir para kazanmış değil. Evet öyle. Çünkü son aylarda mobile reklamları için yeni sistemler geliştirildi. Facebook açısından sorun, pazarlamacılara tüketicilere ulaşmak için yeni imkânlar sağlanmasında yatıyor.

Mayıs ayında 28'inci yaş gününü kutlayan ve arkadaşları tarafından Silikon Vadisi'nde "Zuck, Zuck" diye alkışlanan Zuckerberg, rakiplerinden daima en az bir adım önde olmak isteyen hırslı bir kişilik. Bu bakımdan, mobile reklam pazarından daha büyük bir pay almak için ne yapıp edip yenilik gerçekleştirmesi bekleniyor. Facebook son aylarda kullanıcılarının belli başlı ürünler hakkındaki fikirlerini toplu bir şekilde, sponse edilen konular olarak, piyasaya sunuyor.

Özel hayatımızın ortağı, yol ayırımında

Facebook bugün dünyadaki milyonlarca insanın özel hayatlarıyla ilgili tüm bilgilere sahip.
Artık özel hayatımızın bir ortağı haline gelmiş durumda ve tuhaf gerçek şu ki, pek kimse de bundan rahatsız olmuyor. Benzer şeyi örneğin Rupert Murdoch'ın gazetesi The Sun yapınca, "Özel hayatımıza tecavüz, kanunlara aykırı" diye dünya ayağa kalkıyor. Ama Facebook bunu yapınca adı bu kez "yenilik" oluyor?

Facebook çok kişinin yaşam tarzını değiştirdi. Secim kampanyaları için, webten para toplanmasını sağladı. Mısır devriminde, insanların birbirleriyle iletişiminde oynadığı rol unutulmamalı. Rejim değişikliği için, protesto gösterilerinin organizasyonunda büyük bir rol üstlendi, fakat madalyonun öbür yüzündeki bir gerçek de şu ki, göstericilerin belli bir aday etrafında toplanmasını sağlayamadı.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Facebook'un romantizmi, şaşaası, o eşsiz parlaklıktaki cilası gitti gibi.

Şimdi gözler Zuckerberg'in üzerinde... Balayı havasından bir an önce sıyrılıp Facebook'a yeni bir ivme kazandırabilecek mi, yoksa kasasında milyarlarca dolar bekleten Apple'in kucağına mı düşecek?
 
Facebook aynasında geleneksel basın

Facebook olayına geleneksel basın yönünden baktığımızda, alınacak çok dersler olmalı.
Geleneksel basının kendisine günün koşulları ışığında yeniden çeki düzen vermesi, yılların eskimiş is programlarını terk etmesi gerekiyor. Amerika'da bazı gazeteler, haftanın sadece üç veya dört gününde basılı gazeteleri piyasaya sürmeye hazırlanıyorlar. Okuyucuların hafta sonlarında daha çok gazete okuduklarını hesaplayarak, yalnızca cuma, cumartesi ve pazar günleri gazete basmayı, diğer günlerde ise web sitelerinde okuyucularla buluşmayı planlıyorlar.

Aslında "gazetecilik" ile "yazılı basın"ı karıştırmamak gerekiyor. Mecranın türü ne olursa olsun, insanların haber alma ihtiyaçları sürdükçe "gazetecilik" de şu veya bu şeklide yaşayacak. Bu açıdan bakıldığında da, gazetecilik için karamsarlığa kapılmaya gerek yok, hatta altı çizilen husus o ki, ufukta yine parlak günler gözüküyor. Bütün sorun "hibrit" dediğimiz yazılı/dijital karması gazetecilikte başarılı olmak ve -başta Facebook- sosyal medyadan her bakımdan istifade edebilmek.

Böyle olunca da geleceğin gazetecilerine daha büyük sorumluluklar düşüyor. Sosyal medya dâhil herkesin gelecekte her konuda ahkam kesen köşe yazarlarından çok habere, daha fazla ve daha iyi araştırılıp işlenmiş habere ihtiyacı olacak. Yazılı veya dijital mecrada gelecekte de para kazandıracak ana ürün, daima "haber" olacak. Bu bakımdan, gazete yöneticilerinin köşe yazılarını öne çıkarırken haberi ve muhabiri geri plana atmak gibi vahim ötesi bir hatadan öncelikle sıyrılmalarını diliyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar