Haftanın kritiği
Yeşim SARIŞEN / YAPI KREDİ YATIRIM
Obama’nın Suriye konusunda 9 Eylül’de toplanacak Kongre’nin onayını bekleyeceğine dair haberler endişeleri hafifletiyor. Yine de bu hafta Merkez Bankaları’ndan gelecek mesajlar, ABD verileri ve özellikle de Cuma günü ABD’de açıklanacak tarım dışı istihdam rakamı global piyasaların odak noktasında yer alıyor. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi FED’in çıkış stratejisi doğrultusunda 6 Eylül’de açıklanacak tarım dışı istihdam rakamı, 18 Eylül FED FOMC toplantısına yönelik sinyaller verebilmesi açısından oldukça kritik öneme sahip.
Tarım dışı istihdamda 200.000 ve üzerinde kalabilecek, istihdamda iyileşmenin devamına yönelik sinyaller, FED’in 18 Eylül toplantısında varlık alım programında azaltmaya başlayacağına dair beklentilere destek olabilir. Buna paralel olarak piyasadaki genel beklenti FED’in 10-20 milyar dolar aralığında kesintiye gidebileceği yönünde şekilleniyor. Ancak geçtiğimiz hafta Suriye konusu ile birlikte artan jeopolitik endişelerin, FED’in Eylül ayında varlık alım programında azaltmaya gidebileceğine yönelik beklentilerin ötelenmesi konuşmalarına neden olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
Diğer taraftan bu haftanın bir diğer önemli konusu da güvercin kanatta kalmaya devam eden ECB Başkanı Draghi’nin, son açıklanan ve pozitif sinyaller veren makro veriler ardından Perşembe günü yapacağı yorumları.
Büyük resimde FED’in çıkış stratejisini konuşuyor olması ile birlikte Suriye konusu ana risk olarak ön planda yer alıyor. Bunların yanında ABD’de borç tavanı konusu, yeni FED Başkanı tartışmaları ve Euro Bölgesi’ndeki siyasi gelişmelerin piyasaların takibindeki diğer önemli konu başlıkları olduğunu belirtelim. FED’in çıkış stratejisi endişeleri ile ABD bono faizlerinde Mayıs başlarından bu yana etkili olan yükseliş, gelişen piyasalar ile birlikte gelişmekte olan piyasa bono ve döviz kurlarında da volatiliteye neden oldu.
Bu bakımdan kısa vadede Suriye konusunda endişeler devam etse de da, ABD 10 yıllıklarındaki seyir, yılbaşından bu yana FED’in çıkış stratejisi endişeleri ile gelişmiş piyasalardan negatif yönde ayrışan gelişmekte olan piyasalar açısından önemli olmaya devam edecek. Yılbaşından bu yana baktığımızda MSCI Dünya endeksi dolar bazında yüzde 10,6 yükselirken, gelişmekte olan piyasalar tarafında ise hem bono hem döviz piyasalarındaki volatiliteye paralel MSCI GOP endeksi yüzde 12,7 düştü. Aynı dönemde MSCI Türkiye endeksi ise yüzde 25 değer kaybetti.
Gelişmekte olan piyasalarda özellikle cari açık problemi olan ülkelerde volatilite etkili olurken, cari fazlası olan ve bütçe açığı problemi olmayan ülkelerin ise nispeten daha sakin kalarak ayrıştığını hatırlatmakta fayda var.
Diğer taraftan geçtiğimiz haftanın dikkat çeken konularından biri de Endonezya’nın Japonya Merkez Bankası ile 12 milyar dolar tutarında swap anlaşması gerçekleştirdiğine dair haberler. Bu haberlerin gelişmekte olan ülkelerin swap anlaşmalarıyla satış baskısından bir miktar da olsa kurtulacağına yönelik beklenti yarattığını belirtelim.