Haftanın heyecanları
İlk olarak bu haftanın kritik ekonomik olaylarına bakalım; Avrupa Merkez Bankası (AMB) toplantısı, ABD enflasyonu ve Fed toplantısı tutanakları. Her üçü de ayrı öneme sahip gelişmeler.
Piyasa AMB toplantısının ilk faiz indiriminin zamanlamasına işaret etmesini bekliyor. Bu konuda AMB içerisinde de görüş ayrılıkları bulunuyor – ya da öyle gösteriliyor. Bazı karar üyeler yaz bitmeden 2 indirim yapılması gerektiğini savunurken bazıları faiz indirimlerinin piyasadaki düzeni ve ekonomik işleyişi bozmayacak şekilde yumuşakça yapılması gerektiğini düşünüyorlar.
Bana sorarsanız Euro Bölgesi’nde enflasyonun ABD’dekinin aksine hız kesmeden iniyor olması ve büyümenin başının dertte olması Avrupa’da faiz indiriminin zamanlamasının ABD’de olduğu gibi sorgulanmasına mahal bırakmıyor; Haziran ayında indirime başlanır ve hatta mümkünse 3 değil, 4 indirimle sene tamamlanabilir.
Zaten meşhur swap piyasasına göre Aralık 2024 toplantısı dahil 85 baz puanlık faiz indirimi fiyatlanıyor. 3 tane 25’likte 75 cepte diyor, bir de üstüne 4.indirim için ufak da bir fiyatlama yapıyor. AMB ve Lagarde büyük ihtimalle 4.indirime dair har hangi bir imada bile bulunmayacaktır bu toplantıda. Zaten şimdilik ana odak noktası zamanlama ile ilgili ve bana göre Haziran ayından sapmaya yönelik bir ifade olmayacaktır. Yani bilinenin ilanı olacağı için sanırım yeni bir büyük fiyatlama görmeyeceğiz.
ABD enflasyonu tarafında ise yükselen petrol fiyatının pompadaki benzin fiyatına etkisi oldukça büyük. Daha sene başında $3,06 seviyesinde olan ülke ortalaması geçen hafta itibarıyla $3,60’a gelmiş. %17’den fazla artmış. Buna karşılık geçen ayların önemli kalemi olan kira düşmeye devam ediyor. Kendi içinde bir dengeleme olsa da son aylarda ekonomistlerin tahminlerindeki önemli değişken haline gelen araç kiraları sanıyorum yine belirleyici olacak.
Ne yalan söyleyeyim, bu sefer enflasyon hakkında çok belirgin bir öngörüm yok ama yukarı gelirse çok şaşırmam. Bu durum Fed’in zaman kazanıp izle ve gör oyununda bir avantaj sunacaktır. Tahvil faizi böyle bir gelişmeyi hemen fiyatlar ve %4,5 bölgesine gitmek ister. Ancak kısa süre içinde piyasa bunun bir fırsat olduğunu görüp yeniden düşük fiyatlardan tahvil alarak faizi yavaş yavaş aşağı gönderecektir.
Bu noktada hatırlatmak isterim; 2023’ün son çeyreğinde piyasa 2024 için 7 faiz indirimi gibi hiç olmayacak bir fiyatlama yapıp faizi 3 aydan kısa sürede %5’in üzerinden %3,78’e getirmiş ve faiz yukarıdayken tahvil alanlara harikulade bir kar alma fırsatı vermişti. Şimdi o karları realize edenlerin serbeste çıkan paraları açgözlü bir şekilde faizin %4,5 bölgesine gelmesini bekliyor olmalı.
Böyle bir piyasa hikayesinin diğer yüzü ise ilk başta güçlenmeye devam eden Dolar Endeksi demek olur. Paritelerde Dolar’ın güçlenmesi gerekir. Ancak altın ve gümüş bu noktada ezber bozucu olacaktır ve Dolar’daki güçlenmenin hak ettiği kadar altında düşüş olmaması hiç de şaşırtıcı olmaz mevcut konjonktür altında. Nitekim oradaki ana sürücü jeopolitik risklerden korunma gibi gözüküyor.
Faizin %4,5’lere gelmesi ve buradan tahvilin alıcı bulması halinde ise geri çekilen faiz altındaki yukarı momentumu destekler ama önceden çok fiyatlama olduğu için, o sırada jeopolitik risklerin gevşemiş olması halinde altının yukarı hareketleri sınırlı kalabilir. Riskler devam ediyorsa altın tıpkı geçen haftalarda olduğu gibi kontrolsüzce yükselmeye devam edebilir.
Tabi faizin biraz daha yüksek kalmasının kapısı yüksek enflasyon okuması ile açılırsa bunun hisselere etkisinin de geçici bir süre için negatif olabileceğinden bahsetmek lazım. Toplantı tutanakları ise sadece bilanço küçültülmesinin süreci açısından önemli. Bu konuda bugüne kadar net bir mesaj verilmedi, ara notlardan bir şeyler çıkartmaya bakacağız.
Evi arabadan şarj etmek!
Elektrikli araç (EV) konusu yavaşlayacak diyordum ya… yavaşladı da. Ama üreticiler başka boyutlar kazandırmaya devam ediyorlar. Şimdi üzerinde çalışılan konulardan birisi de çift yönlü şarj olayı. Yani şebekeden arabayı şarj ettiğiniz gibi, gerektiğinde arabadan da evinizin elektriğini karşılayabilme kapasitesi.
Konu henüz çok bebek, çeşitli markaların çeşitli modelleri bunu yapabiliyor ama ortada global bir standart olmadığı için kitlesel kullanıma henüz uzak. Diğer yandan gerek Çin’de, gerek Avrupa’da gerekse ABD’de bu konu için hükümet bazında, üretim bazında ve ödenek bazında girişimler var.
Araba alırken ödeyeceğim ekstra maliyete karşılık benim iştahımı artırır mıydı böyle bir özellik? Tamamen bütçeye koyduğu yüke göre değişir. Bir 5 sene içinde bu sorunun cevabını göreceğiz.