Hafize Gaye Erkan’ın mesajları nasıl yorumlanmalı?
Ekonomi yönetimi doğru yolda ancak o yolda mecburen yavaş ilerlemek durumunda kalıyor. Mesajlara baktığımızda özünde ekonominin yapısal sorunlarına ilişkin farkındalığın yüksek olduğunu ve bu sorunlara yönelik politikalar konusunda da net olduklarını görüyorum. Bu umut verici. Öte yandan üzerlerinde siyasi ve toplumsal bir baskı var ve bu baskı temkinli hareket etmeye mecbur bırakıyor. Bir anlamda politikanın hızı ve şiddetini sınırlayıcı etki söz konusu.
İnce bir çizgide yürümek zorundalar
Üçüncü enflasyon raporunda Başkan Erkan’ın açıklamaları klasik bir Ortodoks politikaya işaret ediyor. Sadece politikayı daha düşük bir hızla ve zamana yayarak uygulamak durumunda kaldıklarını düşünüyorum. Burada ince bir çizgide yürüyor olacaklar. Piyasada pek çok ekonomist, ekonomi yönetiminin içinde bulunduğu siyasi baskı ortamını hesaba katmadan, yeterince şahin adımlar atmadıkları için eleştiriyor. Gerçekçi olmak gerekir, ekonomi yönetimi 2000’lerde sahip olunan özgürlükte mi? O şartlarda mı? Bu ince çizgide yürürken, en azından doğru yönde yürüyor olmalarını da anlamlı buluyorum. Düşünsenize, bir veya iki sene daha yeni ekonomi modeli veya türevi bir modelle devam edilse nasıl vahim bir tablo ile karşı karşıya kalırdık? Şüphesiz yeterli değil, ama istikameti, uygulanan acı reçeteleri doğru buluyorum.
Olumlu noktalara odaklanırsak…
Fiyat istikrarının temel amaç olarak belirlenmiş olması, parasal sıkılaştırmanın “bir ölçüde” başlatılmış olması, enflasyona dair daha gerçekçi bir bakış, daha gerçekçi enflasyon tahminleri, rezervlerdeki artış, CDS’lerdeki düşüş, TL tasarruf enstrümanlarının çeşitlendirilmesi, enflasyonist talebe yönelik seçici kredi sıkılaştırmasına gidilecek olması ve istikrar döneminin başlaması için beklentileri daha gerçekçi yöneten bir takvim oluşturulması gibi konular bence önemli adımlar.
Toplumsal destek şart
Zaten siyaset ve toplum nezdinde acı reçeteleri ile tepki çeken ekonomi yönetimini, diğer yönden ekonomistler topa tutarsa, uygulanacak programa toplumsal destek sağlanamaz. Oysa tıpkı 2001’de olduğu gibi üzerinde toplumsal mutabakat sağlanmış bir programımız olmalı. İşe en baştan güçlü destekle başlanmalı. Toplum ekonomik realite, önceki dönemin yanlışları, bütçe ve cari açığın durumu, acı reçetelerin gerekliliği konusunda bilgilendirilmeli. Sonuçta bir önceki ekonomi yönetiminden devir alınan tablodan, yeni yönetiminin sorumlu tutulması adil değil. Şahin duruşa gelince, evet ortodoks politikalar işin başında sürprizler ve şahin kararlar ekseninde daha etkili olur, bununla ilgili çok tecrübe mevcut, ancak ekonomi kararsız dengede. 2001 sonrası dönemden çok daha karmaşık ve yapısal sorunlar var. Üstelik dış konjonktür de kötü. Bu şartlarda, doğrulara yeniden dönüş bile önemli. Beklenti yönetimi enflasyonla mücadelede çok önemli bir diğer politika aracı ve konuda ekonomi yönetimi yalnız bırakılmamalı düşüncesindeyim.
Tahminler koşullara bağlı
2023-2024-2025 senelerinde %58- %33- %15 olarak belirlenen yıl sonu enflasyon tahminlerinin gerçekleşmesini, ABD, AB ve Çin’deki enflasyon gelişmeleri, emtia fiyatları, talebin durumu ve TL enstrümanlara dönüş hızı ve hacmi etkileyecek. Sene sonu enflasyon gerçekleşmesini tahminin bir miktar üzerinde bekliyorum. 2024 ve 2025 için gerçekçi tahminler olduğu kanaatindeyim. 2001’den farklı olarak maliye politikaları da en az para politikası kadar önemli. Bu konuda da Sn. Şimşek’in açıklamalarını baz alırsak, para politikası ile uyumlu bir maliye politikası seti göreceğimizi tahmin ediyorum.
Siyaset mekanizmasına öneri
Siyaset mekanizması ve destekçisi olan basın kuruluşları parçalı görüntü veriyor. Böyle olmamalı. 2001-2009 döneminde olduğu gibi ekonomi yönetimi net bir şekilde desteklenmeli. Sorumluluk veriliyorsa, yetki de verilmeli. Bu noktada arkalarında durulur ise, 2025’ten itibaren iyileşmeyi hissederiz. Siyasi iradenin en büyük şansı, ekonomik realiteye seçim dönemlerine kadar tepki gösteren ama seçim anında duyarsız kalan ve tercihini değiştirmeyen seçmen. O sebeple endişeye mahal yok. Yapılması gereken ve doğru olan yapılmalı. Yeterince vakit var. Siyaset mekanizması, kendi içinde topluma programın gerekliliğini ve 2025 sonrası dönemin heyecanını verebilmeli. Bu süreyi yapısal reformlar, yeni anayasa, vb. önemli adımlar ile geçirmek, ekonomi yönetiminin elini güçlendirir. Öte yandan vatandaşı enflasyona ezdirmeyecek, özellikle kira, ev sahipliği, eğitim, sağlık, temel gıda ihtiyaçları noktasında daha radikal düzenleyici adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum.