Hadi hayırlısı...
Biz dünkü yazımızda seçimlerin bu yıl yapılacağının neredeyse kesin olduğunu ve sandığa ekim ya da kasım ayında gidilmesinin beklendiğini yazmıştık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP Lideri Bahçeli ile görüştükten sonra yaptığı açıklamada dile getirdiği 24 Haziran ise beklentilerin çok öncesine işaret eden bir tarih oldu.
Hatta öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasını televizyonda izleyen AKP milletvekilleri bile bu tarihi biraz hayretle karşıladılar; ama tabii ki bir tepki gözlenmedi. 2019 kasımına kadar paşa paşa vekilliği sürdürmek varken şimdi milletvekillerinin bir kısmı için bir buçuk yıl önce koltuğu kaybetme riski doğdu. O yüzden onlar için de ekim-kasım bile daha iyi görünüyordu. Hiç olmazsa seçime hazırlanma süreleri olacaktı. Oysa şimdi iki ay sonra “eski milletvekili” durumuna düşebilirler.
Niye erken seçim?
Cumhur ittifakı seçimleri neden bir buçuk yıl öne çekme gereği duydu? Bu sorunun somut bir yanıtı var mıdır, bilemeyiz. Hem varsa da biz bilmiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa değişikliği kabul edilmekle birlikte yeni sisteme tam anlamıyla henüz geçilmemiş olmasının sıkıntılarının yaşandığını söylemesi doğrusu ilginç. Bu sözlerden Erdoğan ile hükümet arasında ya da Erdoğan ile Başbakan Yıldırım arasında zaman zaman sorun ya da sorunlar mı yaşandığını anlamamız gerekiyor?
İttifakı erken seçime zorlayan iki temel etken var gibi görünüyor. Bunların başında ekonomik zorlukların giderek tırmanacak olması geliyor sanki. Dökme suyla değirmen döndürmeye çalışıyoruz adeta; teşvik üstüne teşvikle ekonomi ayakta tutulmaya, canlı tutulmaya, büyümenin düşük gerçekleşmesi önlenmeye çalışılıyor. Bunda şimdiye kadar bir ölçüde de olsa başarı sağlandı. Ama bu önlemler bize enflasyon olarak dönecek.
Hem enflasyonu giderek azdıracak başka gelişmeler de var, hepimiz biliyoruz bunu. Kurda yaşanan artış er geç enflasyonu yukarı itecek. Zararın neresinden dönersek kardır, ne kadar düşük enflasyonla seçime gidersek avantajdır, diye düşünülmesi şaşırtıcı mı?
Yerel seçim ittifakı çatlatır mıydı?
Normal takvime göre yerel seçim gelecek yıl martta yapılacak, Cumhurbaşkanı seçimi ile genel seçim için ise sandığa kasımda gidilecekti. Cumhur ittifakı yerel seçimi kapsamıyordu, “gönüller bir olsun” havası hakimdi. Ama yerel seçimde ittifak partileri karşı karşıya gelecekti. Ne olacaktı o zaman, ittifakta çatlaklar oluşmayacak mıydı? Bugünlerin o nazik ve birbirine saygılı davranan liderleri yeri gelip birbirlerini eleştirmeyecekler miydi? Bu durumda ya ittifak 2019 kasımındaki seçimler öncesinde bozulursa ne olacaktı?
O yüzden Cumhurbaşkanı seçimi ile genel seçimi yerel seçim öncesi yapmakta yarar vardı, hem de olabildiğince erken.
Afrin ve 16 Nisan ruhu
Seçimleri erkene, hem de tahminlerin çok ötesinde iki ay sonraya almak ittifak açısından doğru bir yaklaşım. Toplumda Afrin duyarlılığı da hala kendini hissettiriyor. Her ne kadar askeri operasyonlara dayalı seçimler her zaman oy getirmemişse de bu operasyonun kullanılmak isteneceği açık.
Ama toplumda kendini hala hissettiren bir blok var; hayır bloku. Şunun şurasında 16 Nisan referandumunun üstünden henüz bir yıl geçti ve o blok şimdi yeniden uyanacak. Belki bu da seçimin çok erken yapılıyor olması karşısında ittifak açısından bir dezavantaj.
Tatil etkiler mi?
Yaz aylarına denk gelen hemen her seçimde öne sürülen bir görüş var:
“Efendim özellikle sosyal demokrat kesim yaz tatiline çıkar ve o yüzden oy kullanamaz, diğer partiler de seçimi özellikle o tarihlere denk getiriyorlar.”
Varsayalım öyle yapılıyor. Eğer vatandaşlar gerçekten vatandaşlık bilinciyle ve ülkeleri için bir şeyler yapma isteğiyle hareket edeceklerse onlar da tatillerini oy kullanmalarını sağlayacak şekilde ayarlasınlar.