Had bilmek: Marka ve yönetici arasındaki ilişki
Her ilişkide olduğu gibi markalar ve yöneticileri arasındaki ilişkide de güç dengeleri, kişisel hırslar, üstünlük savaşları ve belirlenmiş sınırlar mevcuttur. Özellikle bir kurum veya marka liderliğine atanan CEO'lar ve Genel Müdürler sıklıkla kendilerini bu kurumların sahipleri olarak görebilirler. Bu, kurumsal kimlik ve liderlik ilkeleri açısından önemli sorunlara yol açabilir.
Etkili bir kurumsal kimlik oluşturulduğunda bu kimlik yöneticilerin kişisel hırsları veya sınır aşmalarını kontrol edebilir. Ancak marka yeterince güçlü değilse veya zamanla zayıflarsa yöneticilerin kişisel etkileri ağır basabilir. Örneğin, bir üniversite rektörünün tatil deneyimlerinden kaynaklı şikayetlerini yönetiminde olduğu üniversitenin resmi internet sitesinde paylaşması kişisel ve kurumsal kimlik arasındaki çizgiyi aşan bir davranış olarak değerlendirilebilir.
Lider, markaya hizmet eder
Araştırmalar, CEO'ların şeffaf ve etik karar alma süreçlerinin çalışan motivasyonunu ve şirket bağlılığını artırabileceğini gösteriyor. CEO'ların şirketin vizyonu ve değerleriyle uyumlu hareket etmeleri ve kişisel egolarını şirket çıkarlarına hizmet etmek üzere kullanmaları önemli. CEO'lar ve yöneticiler, şirketin hizmetkarı olma sorumluluğunu taşıdıkları kadar şirketin vizyonunu ve değerlerini temsil etme görevlerini de yerine getirmeliler.
Bu dengeli yaklaşım hem şirketin itibarını korumak hem de sürdürülebilir başarıyı sağlamak için hayati öneme sahip. Yöneticiler, kişisel ve profesyonel rollerini dengeli bir şekilde yönetmeli ve her zaman şirketin genel çıkarlarını ön planda tutmalılar. Böylece hem şirketin başarısını hem de yöneticinin kişisel markasını güçlendirecek bir yaklaşım sergilenebilir.
1-Rol model olarak davranın: Yöneticilerin şirket içinde ve dışında gösterdikleri davranışlar çalışanlar ve diğer paydaşlar için birer örnek teşkil eder. Bu, sadece profesyonel davranışları değil aynı zamanda etik standartları, şirketin değerlerini ve toplulukla olan ilişkilerini de içerir. Özellikle üst düzey yöneticilerin tüm eylemlerinin, iletişiminin ve kararlarının şirketin kültürüne ve dış algısına doğrudan etki ettiğini anlamaları önemli. Bu nedenle şeffaflık, dürüstlük ve adalet gibi değerleri benimseyerek hem iç hem de dış paydaşlar nezdinde güven oluşturmak ve şirket kültürünü güçlendirmek önemli.
2-Karar alma süreçleri şeffaf olsun: Karar alma süreçlerinde şeffaflık hem iç hem de dış paydaşların güvenini kazanmak için kritik öneme sahip. CEO'lar ve yöneticilerin kararlarını mantıklı ve anlaşılır bir şekilde açıklamaları, süreçlerini paydaşlarla paylaşmaları gerekir. Bu, karar alma süreçlerine dahil olan tüm taraflar için açık ve şeffaf bir çerçeve sunar ve kararların şirketin genel stratejileri ve değerleriyle uyumlu olduğunu gösterir. Ayrıca şeffaflık, olası yanlış anlaşılmaları önler ve şirket içi iletişimde ve karar alma süreçlerinde daha yüksek bir etkinlik sağlar.
3.Değerleri güçlendirin: Yöneticilerin toplumsal ve çevresel sorumluluklarını yerine getirmeleri sadece şirketin toplumla uyumlu büyümesini sağlamakla kalmaz aynı zamanda şirketin marka değerini ve itibarını da artırır.
Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri şirketin toplumsal sorunlara duyarlılığını ve sürdürülebilirlik taahhütlerini gösterir. Bu faaliyetler, yerel topluluklara destek olmak, çevresel sürdürülebilirlik projelerine katkıda bulunmak veya sosyal adalet konularında aktif rol almak şeklinde olabilir. Yöneticilerin bu tür faaliyetleri desteklemesi, şirketin toplumsal değerlerini güçlendirir ve uzun vadeli başarı için önemli bir temel oluşturur.
4. Eğitim ve gelişimi kendiniz için de unutmayın: Yöneticiler, kişisel gelişim ve eğitime yatırım yaparak hem kendilerini hem de şirketlerini daha iyi bir geleceğe taşıyabilirler. Bu, liderlik becerilerini geliştirmek, yeni teknolojiler ve pazar trendleri hakkında bilgi sahibi olmak ve farklı kültürel ve sosyal perspektifleri anlamak gibi çeşitli alanlarda olabilir. Sürekli eğitim ve gelişim, yöneticilerin değişen dünya koşullarına uyum sağlamalarını ve inovatif ve etkili liderlik stratejileri geliştirmelerini sağlar. Bu yaklaşım, aynı zamanda şirket içinde bir öğrenme kültürünün teşvik edilmesine ve çalışanların da kendi becerilerini ve kariyer hedeflerini geliştirmelerine yardımcı olur.