Habitatın korunması için çobanlara destek gerek!

Yasemin SALİH
Yasemin SALİH İYİLİK FABRİKASI [email protected]

Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) nesli tükenme tehlikesinde olan canlıları raporladığı “kırmızı liste”de Türkiye’den 20 tür var. Bunların içinde biri var ki, 1990’dan bu yana doğada verdiği yaşam savaşında hızla kan kaybediyor: Küçük akbabalar. Her yıl kışları Afrika, yazları da Avrupa’da geçiren küçük akbabaların yaşadığı bu sorundan söz konusu göç yolu üzerinde bulunan 14 ülke sorumlu. Türkiye, küçük akbabaların göçebe hayatları sırasında yavrulamak için seçtikleri yerlerden olduğu için özel bir öneme sahip. Ayrıca Anadolu toprakları bu uzun yolculuğun sağlıklı tamamlanması için de stratejik bir durak. Türkiye’de 2 bin civarında küçük akbaba bulunduğu tahmin ediliyor. Avrupa’nın tamamında ise 4 bini buluyor bu sayı. Avrupa’daki birçok doğa savaşçısı bu türün karşılaştığı riskleri ortadan kaldırmak, neslini korumak için çeşitli projeler yürütüyor.

Türkiye’de de Doğa Derneği uzun yıllardır aynı amaçla Avrupa’daki iş ortaklarıyla birlikte bu savaşın içinde. Derneğin verilerine göre 1990-2000 arasında küçük akbaba sayısında yüzde 30 azalma var, 2000-2013 arasında buna bir yüzde 30 daha eklendiği belirtiliyor.

Küçük akbabaların korunmasıyla ilgili yürütülen çalışmalarda Doğa Derneği’nin iş ortağı ise Vaillant Türkiye. 2015’ten bu yana sürdürülen Küçük Akbaba Projesi’nin en büyük özelliği ise kuşlarla ilgili çalışmalara kırsaldaki toplumların da ortak edilmesi.

Eylül boyunca gözlem yapılıyor

Küçük akbabaların en yoğun olduğu Balkanlar ve Türkiye’de başlatılan koruma çalışmaları kapsamında her yıl eylül ayında Afrika’ya doğru göç yolculuklarına başlayan küçük akbabalar, Adana Ceyhan’da uzmanların belirlediği üç istasyonda izleniyor. Doğa Derneği Projeler Koordinatörü Serdar Özuslu, Sarımazı’da 2018 yılında kayıt altına alınan küçük akbaba sayısının 813 olduğunu ve küçük akbabaların Doğu Avrupa, Balkanlar, Orta ve Batı Türkiye popülasyonunun Sarımazı üzerinden göç ederken görüldüğünü vurguluyor. Özuslu, “Göçmen kuşlar açısından kritik öneme sahip Türkiye’de ne yazık ki çok az sayıda yırtıcı göç sayımı yapabilen uzman var. Sarımazı, yeni uzmanların yetişmesi için de bir eğitim alanı olma özelliği taşıyor” diyor.

Özuslu’nun verdiği bilgilere göre 2018’de Sarımazı Yırtıcı Kuş Sayımı’nda 813’ü küçük akbaba olmak üzere, 106 bin 734 yırtıcı kuş tespit edildi. Bölgede en çok görülen yırtıcı türler orman kartalı, arı şahini, yaz atmacası, yılan kartalı ve şahin.

30 köyde çalışma yapıldı

Küçük Akbabaların ve Göç Yollarının Korunması İçin Uluslararası İşbirliği Projesi, bu kuş türüyle aynı yaşam alanlarını paylaşan insanların da katkısıyla sosyal bir boyuta ulaştı. Beypazarı’nda başlatılan proje kapsamında küçük akbabaların göç yolu üzerinde bulunan yaşam alanlarındaki 30 köyde yerel halkın yanı sıra göçerlerle yapılan görüşmelerle küçük akbaba ve bölgenin son göçerleri arasındaki bağlar ortaya çıkarıldı. Bu yıl Adana’da gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında ise her yıl 800’ün üzerinde küçük akbabanın gözlemlendiği Sarımazı Yırtıcı Kuş Göçü Sayımı yapılmaya başlandı. Sarımazı, kuşların Afrikaya’ya geçmeden önce Anadolu’daki son durağı olduğu için verimli sonuçlar sağlayan bir gözlem noktası. Bolkar Dağları üzerinde bulunan bölgede köylüler, muhtarlık da yerli-yabancı gözlemcilere destek veriyor.

Mersin’deki Bolkar Dağı Önemli Doğa Alanı’nda yaşayan göçerler sayesinde sürülerdeki ölü hayvanları yiyen küçük akbabalar besin ihtiyaçlarını karşılama şansı buluyor. Küçük akbabaların göç yolu üzerinde bulunan yaşam alanlarındaki 30 köyde bölgede yaşayanların yanı sıra göç halindeki çobanlarla görüşmeler yapıldı. Göçebe kültürünün son örneklerinin bulunduğu bölgedeki göçebe kültür ve küçük akbabalar arasındaki ilişkinin anlaşılması için gerçekleştirilen anket çalışmasının sonucunda göçerlerin, nesli tehlike altındaki küçük akbabaları yakından izlediği ortaya çıktı.

Habitat için çobanlar çok önemli

Doğa Derneği Projeler Koordinatörü Serdar Özuslu, Anadolu’da küçük akbabalar gibi yırtıcı kuş türlerinin sayılarının azalmasından insanların yaşam tarzlarındaki değişimi sorumlu tutuyor. Özuslu’ya göre bunda köylerde hayvancılığın azalması ve giderek daha fazla antibiyotiğin kullanılmasının önemli payı var. “Ne yazık ki çobanlığın değeri azaldıkça doğal hayattaki türler de olumsuz etkileniyor” diyen Özuslu, şöyle devam ediyor: “Küçük akbabalar koyun ve keçi sürülerini takip ederler. Çünkü onların leşleriyle besleniyorlar. Bu nedenle çobanlarla yoğun iletişimleri var. Çobanlar adeta gönüllü gözlemcilerimiz. Onlarla çalışıyoruz. Önce onları türün yaşadığı risklerle ilgili bilgilendirdik. Çobanların sayısı artarsa sadece küçük akbabalar değil, meralardaki tüm canlılar olumlu etkilenir.”

3000 metrede uydu teknolojileri kullanıldı

Vaillant Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Erol Kayaoğlu, Türkiye’de küçük akbabaların sadece üreme popülasyonu için değil tüm göç yolculuğunda karşılaştıkları sorunları ortadan kaldırmak için Doğa Derneği ile çalıştıklarını belirtiyor. Doğa Derneği’nin, akbabaların göç süresinde geçiş yolunda bulunan farklı ülkelerdeki 14 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla, Türkiye ve Bulgaristan BirdLife partnerleri ile geçen yeni bir proje başlattığını vurgulayan Kayaoğlu, “Bu çalışmaları biz de destekledik. Mersin Bolkar Dağları’nda 3000 metre yükseklikten deniz seviyesine kadar inen vadi ve ovalardaki çalışmalar kapsamında uydu ve izleme teknolojileri kullanıldı. Hedefimiz Mersin ve Adana bölgesinde göç yolu boyunca gerekli önlemleri alarak Doğu Avrupa, Balkanlar ve Türkiye’de üreyen küçük akbaba popülasyonu güçlendirmek” diye anlatıyor çalışmalarını.

Hayvanlara verilen antibiyotikler yırtıcı türleri de riske atıyor

Doğa Derneği Projeler Koordinatörü Serdar Özuslu, hayvancılığın değişmesiyle sadece küçük akbabalar değil birçok yırtıcı türün tehdit edildiğinin altını çiziyor. Diyor ki, “Hayvanları hastalıklardan korumak ya da farklı nedenlerle antibiyotikler kullanılıyor. Ayrıca tarımda da yoğun kimyasal kullanılıyor. Hayvanlar bu yemleri tüketiyor. Bunları yiyen küçük akbabalar da ya zehirlenip ölüyor ya da yavrulayamıyor.” Kırsalda yerel yönetim ve çiftçilerle birlikte bilinçlendirme çalışmaları yürüttüklerinin altını çizen Özuslu, “Vaillant’ın desteğiyle 45 kişiyle bir çalışma yürüttük. Hem çobanları bilgilendirdik hem de çiftlik sahiplerine durumu anlattık. Verimli sonuçlar aldık” diyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar