Haberiniz olsun e-posta öldü!
Yıllar önce e-posta ile ilk tanıştığımda offline yani çevrimdışı bir servis kullanıyorduk. Servis sağlayıcı tüm kullanıcılardan gelen e-postaları biriktiriyor yalnızca günün belirli saatlerinde, yanlış anımsamıyorsam sabah 10 ile öğleden sonra 4’te alıp gönderiyordu. Bu durumda örneğin sabah 11.00’da gönderdiğiniz bir e-posta, muhatabınıza 16.00’dan sonra ulaşıyor ve ben cevabımı ancak ertesi sabah 10.00’da alabiliyordum. Ve enteresandır gönderdiğiniz her e-postanın bir cevabı muhakkak geliyordu. Ve yine yanlış anımsamıyorsam, bunlar 1995 yılının sonları olması gerekiyor. O günlerde posta kutunuza pek nadiren bir e-mail geldiği için, özene bezene cevabını yazar, heyecanla karşı taraftan cevap gelmesini beklerdik. Yani bir nevi “bak postacı geliyor” durumu, e-posta’nın ilkel dönemlerinde halen devam ediyordu. Ofiste günde birkaç e-posta alanlar ya e-posta gruplarına üye olanlar ya da e-posta adresi edinebilmiş eş dost, akraba tayfası yoğun olanlardı. Sözün özü, basın bültenlerinin basılı dokümanlar halinde, eklerinde görsel olarak dia bulunduğu ve bunları kullanmak için dikte etmek ve diayı renk ayrım servisine gönderdiğimiz günlerdi.
E-posta kısa bir süre içerisinde popülaritesini ciddi bir biçimde artırdı. 2000’li yıllara gelindiğinde artık birçok şirket çalışanı yazışmalarını kurumsal e-posta hesabı üzerinden yapıyordu. Elbette Türkiye’de halen birçok devlet kurumunda veya yılların özel sektör kuruluşlarından ücretsiz e-posta hesaplarının kullananlar çıkıyor ancak anlatmak istediğimiz, e-posta yaygın bir iletişim biçimi olarak kurumlarda yerleşti. Peki, e-postanın bu hükümranlığı daha uzun süre devam edecek mi?
Artık şu bir gerçek ki kurumsal teknolojilerin gidişatına da çoğu zaman tüketicilerin eğilimleri karar veriyor. Akıllı telefonlarda, tabletlerde veya yeni nesil uygulamalarda bunu sıkça gördük. Şimdi benzer bir değişim e-posta için yaşanmaya başladı. Kişiler özel yaşamlarında daha hızlı haberleşmek, mesajın muhataba kesin olarak ulaştığından emin olmak için alternatif yollar kullanmaya başladılar. Örneğin sosyal ağların mesajlaşma servisleri. Ya da BlackBerry’nin Messenger servisi gibi akıllı telefonların anlık mesajlaşma servislerini. Ve tüketicilerin bu eğilimi kurumsal iletişimde de artık kendini göstermeye başladı. Örneğin bizim sektörümüzde kimi duyurular, bu alternatif yollar ile yapılıyor.
E-posta ne yazık ki bu yeni alternatif mesajlaşma biçimlerinin hiçbirine rakip olabilecek özellikleri barındırmıyor. Örneğin muhatabınız iş değişikliği dolayısıyla e-posta adresini değiştirmiş olabilir ancak cep telefonu numarası veya Twitter, Linkedin veya Facebook hesapları hep aynı kalır. Spam engelleyiciler yüzünden mesajınız ulaşamayabilir ancak diğer servislerde bu gibi engellere takılmazsınız. Hele bir de Facebook veya Twitter gibi yerlerde yeterince takipçiniz varsa, basit bir mesajı anında tüm muhataplarınıza kolayca ulaştırabilirsiniz. E-posta’da binlerce kişiye aynı mesajı ulaştırmak için hem altyapı yatırımı yapmalı hem de spam olarak algılanmaması için yoğun çaba sarf etmelisiniz.
Kurumsal yazışmalarda e-posta her ne kadar yoluna devam edecek olsa da, bireylerin özel mesajlaşması, pazarlama çalışmaları ve anlık haberleşme ihtiyaçları için artık hantal e-postanın geleceği yok.