Güzel günler geri gelmeyecek!
Finansal piyasalarda son haftalarda yaşanan eğilimler ve arkasındaki yapay beklentiler tam bir komediye dönüştü. ABD de ocak ayında işini kaybedenlerin sayısı 1974'ten bu yana en yüksek düzeye çıkarak 598 bin kişi olmuş, fakat sermaye piyasaları yükseliyor; gerekçe ise 900 milyar dolarlık kurtarma paketinin bu olumsuz veri sayesinde ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu'ndan onay alma ihtimali artmış! İşsizlikteki tırmanış hızlandıkça para politikaları gevşetiliyor ve yeni kurtarma paketleri ile garantiler devreye sokuluyor. Fakat olumsuzluk artmaya devam ediyor. Bu süreçte başta mali sektör olmak üzere sorunlu kurumlara kamu dışında kimse para koyup ortak olmuyor ve sorunlu kağıtlara alıcı bulunamıyor, belli ki durumun düzeleceğine kimse inanmıyor. Finansal piyasalar ise bu gerçeği göremiyor, çünkü işine gelmiyor. Herkesi aptal yerine koyanlar içine düştükleri açmazı algılayamıyor! Özetle söylemek gerekir ise çok laf yalansız olmuyor.
Küresel düzeyde gelir dağılımı ve rekabet koşullarındaki olumsuzluğa kayıtsız kalındığı hatta daha da kötüye gitmesine sebep olacak yaklaşımlarla hâlâ gün kurtarılmaya çalışıldığı için sıkıntı büyüyecek. Talep daraldıkça sorunlu kredi hacmi artacak, mali sistemde kamunun payı arttıkça güven bunalımı derinleşecek ve talep daralacak. Riskli ipotek senetleri ile başlayan sorunun, finansal sisteme ve bu yolla diğer sektörlere yayılması önlenemeyecek. Finansal piyasalar ise her seferinde durumun ciddiyetini anlar ve daha büyük kurtarma paketlerini devreye sokarlar diye iyimser rüzgarlar estirmeye çalışacak!
Sormak gerekiyor küresel düzeyde tüm merkez bankaları kısa vadeli faizleri düşürüp likiditeyi bollaştırır iken neden talep hâlâ daralıyor ve işsizlik artıyor? Neden kimse yatırım yapmıyor ve risk almak istemiyor? Tüm ekonomilerde bütçe açıkları, gelir azalıp harcamalar arttığı için büyür ve borç yükleri ağırlaşırken nasıl olup da güven bunalımı aşılacak? Aldığı borcu geri ödeyemeyecek olanlara bol bol kredi dağıtılır ise durum düzelir mi?
Her sıkıntı yaşandığında mali sektör ve kamunun öncelikle kurtarılması ve faturanın zamana yayılarak geniş kesimlere çıkarılması her koşulda en tutarlı tercih değildir. Orta vadede bir maliyet ödenecektir ve ortaya çıkacak bedel diğerlerinin taşıyabileceği boyutu aşıyor ise her şey kontrolden çıkacaktır; sistemin fonksiyonelliğini koruması mümkün olamayacaktır. Bugün için küreselleşme ve özelleştirmenin yerini korumacılık ve kamulaştırmanın almaya başlamış olması yolun sonuna gelindiği anlamındadır. Demagoji yaparak durumu daha farklı imiş gibi götermeye çalışmak sonucu değiştirmeyecektir.
Soğuk Savaş'ın, Batı tarafından kazanılmasında belirleyici olan temel ilkelerin tüketilmesinin bedeli çok ağır olmuştur. Dengeler önce güçlü azınlık lehine ve güçsüz çoğunluk aleyhine bozulmuş bir tıkanma noktasına gelmiştir. Para politikalarının gevşetilmesi sürdürülebilir olmasa bile bir süre için talep daralmasını engellemiş, fakat rekabet koşullarını bozarak sorunu iyice ağırlaştırmıştır. Ortaya çıkan kredi krizi güçlülerin de kaybetmeye başladığı anlamındadır. Artık para politikası uygulamaları talep daralmasını engelleyememekte maliye politikası uygulamaları ise belirsizliğin iyice artmasına sebep olmaktadır. Kamu yönetimleri ve finansal yapı geniş kesimler nezdindeki itibarlarını tüketmişlerdir. Küresel talepte olası bir daralma yaşanmaması için yapılmaması gerekenlerin yapılmış ve yapılması gerekenlerin yapılmamış olması başka bir deyişle yılların birikimi niteliğindeki temel ilkelerin tüketilmesi bugünkü ortamı hazırlamıştır.
Küresel düzeyde faaliyet gelirleri eridiği sürece talepin dalga dalga daralması ve çok yönlü istikrarsızlığın etkili olması kaçınılmazdır. Son on yılda menkul ve gayrimenkul piyasısında oluşan balonlar bir süre için aksi bir izlenim yaratmış, fakat bu durum kalıcı olamamıştır. Faaliyet dışı gelir yaratılmasını bu sayede toplam gelirin azalmasını engelleyen finansal balonlar, faaliyet gelirlerinin erimesi ve ödenemeyecek borçların birikerek krize dönüşmesinde belirleyici olmuştur. Benzer bir oyunun tekrar sahneye konmasının daha büyük sıkıntıları beraberinde getirmesi ve yerküreyi cehenneme çevirmesi olasılığı yüksektir. Zaten yatırım bankacılığı ve sermaye piyasalarının eski havalı günlerine kavuşması ihtimali sıfıra yakın olduğu için, kayıplarını aynı yöntemle geri almaya çalışanlar fazla heveslenmesin. Sonuçta faaliyet dışı gelir yok ise azalan faaliyet gelirleri ile mevcut borçlar ödenemez, mülkiyet yapısında büyük değişiklikler yaşanır ve gelir dağılımı ile rekabet koşullarındaki olumsuzluk dayanılmaz düzeylere ulaşır. Riskli pozisyonda yakalanmış ve gelişmelerin seyrini öngörenler de her fırsatta riskini azaltmaya çalışır.
Net bir şekilde ifade etmek gerekir ise kolay kazancın bol ve büyük olduğu; insanların iyice şuursuzlaştığı o eski günler geri gelmeyecek. Herkes gerçeklerle tanışmak zorunda kalacak...