Güzel bir İstanbul bahar sabahında oy kullanmak...
Güneşli güzel bir bahar sabahında referandum için keyifle oy kullandım.
Sandıkların kurulduğu Erenköy Zihnipaşa ilkokullu’nun bahçesinde güneş altında oturan cıvıl cıvıl bir kalabalık vardı. Oy sandıklarının bulunduğu sınıfların önleri de kalabalıktı. Herkes sanki bir bayram sabahında mutlu bir şekilde vatandaşlık görevini yapmaya gelmişti.
Şöyle bir geriye dönüp ilk oyu hangi seçimde kullandığımı düşündüm. 1962 yılındaki seçimlere kadar geri gittim. Sonra 1965, 1969, 1873 diye saymaya başladım.1980 referandumunu ekledim. Sonunda işin içinden çıkamayınca vatandaşlık görevi olarak kullandığım bu oyun ilkinden bu yana 20.’si olduğuna karar verdim...
Bunların çok az bir kısmında sonuçlar benim tercihim doğrultusunda gerçekleşmişti. Ama buna rağmen, hiçbir seçimde, “Benim bir oyum sonuç değiştirmez” diyerek kenarda durmadan, her seferinde gidip oyumu kullanmıştım. Ve oyumu her kullandığımda vatandaşlık görevimi yerine getirmiş olmaktan büyük bir huzur ve mutluluk duymuştum.
Dünde öyle oldu...
İnsanın kendi özgür seçimini yapmak için sandık başına gitmesi çok önemli bir vatandaşlık görevi.
Onun için dün öğle saatlerinde TV haberlerinde çeşitli kentlerdeki muhabirlerden, “Burada katılım çok yüksek” açıklamalarını duydukça sevindim. Öyle olmasının sonuçların hakkaniyeti açısından önemli olduğunu, sonuçların demokrasi açısından doğru olacağını düşündüm.
Bu referandum yönetim sisteminin değişimi açısından önemli sonuçlar verebileceği için katılımın yüksek olmasının önemi büyük. Anketler evet/hayır oylarının 2.5 puanlık yanılma payı içersinde olduğunu gösteriyordu. Bakalım sonuç ne olacak?
Az farkla da olsa hangi sonuç çıkarsa çıksın benim beklentim propaganda dönemindeki toplumu ayrıştırıcı sert söylemin son bulacağı, tarafların birbirlerine daha empati duyarak yaklaşacakları. Yeni durumu kabul ederek daha sağlıklı bir yapıda birlikte yarın arayışına girecekleri...
Son günlerde birçok dostum, alanlarda liderlerin kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı üslüpları nedeniyle, televizyonlarını kapattıklarını söylüyorlardı. Sanırım sonuç ne olursa olsun siyasilerin meydanlardaki toplumu kutuplaştırıcı ayrıştırıcı üslupları son bulacaktır. Çünkü toplumun ayrışmaya değil, birleşmeye ihtiyacı var.