Güvercin zamanı geldi mi?
Merkez Bankası geçtiğimiz hafta faiz kararını açıkladı. Beklentiler dâhilinde yüzde 50 olan politika faizinde değişikliğe gitmedi ama yayınladığı PPK tutanaklarında kullandığı iletişim dili güvercin algılandı ve Aralık ayında TCMB’nin faiz indirimine gideceği beklentileri hem konuşulmaya hem de fiyatlanmaya başladı. Buraya gelmeden önce biraz eski veriye bakmak iyi olabilir.
Zamanlaması yanlış politikalar enflasyon görünümünü daha da bozdu…
Türkiye ekonomisinde enflasyon rakamları pandemi öncesinde çift haneyi yeni görmeye başlamıştı. Pandemi döneminde neredeyse tüm MB’lerce faiz indirimine gidilmişti. Ancak biz indirimlerinin sonlandırılması konusunda zamanlama hataları yapmıştık. Sonraki hikâyeyi beraberce yaşadık.
Enflasyon kırklar, elliler hatta yetmişler ve seksenlere kadar tırmanış göstermişti. Faiz kararı ile ilgili MB’nin en son Mart ayında yaptığı 50 baz puanlık artışla faizi yüzde 50’ye çıkardığı ve sekiz aydır pas geçtiğini konuşsak da, aslında Türkiye’de politika faizinin enflasyon ile mücadele kapsamında yüzde 8.50’ler seviyesinden yüzde 50’lere kadar arttığı da unutulmamalıdır.
TCMB verileri incelendiğinde, en son faiz indiriminin 2023 Şubat döneminde yapıldığını – ki bazı MB’ler faiz artışlarına başlamıştı - ve 2023 Haziran itibarıyla da politika değişikliğine gidilerek faiz artışlarına başlandığı görülebilir. 2024 yılına enflasyonda yıllık yüzde 64’ler ve aylık yüzde 6,7 ile başlamıştık. Bu yılın açıklanan son üç verisi Ağustos, Eylül ve Ekim ayları için sırasıyla yıllık bazda yaklaşık yüzde 51, yüzde 49 ve yüzde 48 ile aylık bazda 2.47, 2.97 ve 2.88 olarak duyurulmuştu.
TCMB reel faizde marjı daraltacak şekilde faiz indirimine gidecektir.
Ekim ayı PPK toplantı notu enflasyon riskinin altını çizmiş ve gerektiği sürece sıkı para politikasının devamına işaret etmişti. Bir sonraki Kasım ayı notunda ise enflasyondaki gerilemenin altı çizilerek, MB daha pozitif bir mesaj vermis oldu. Aslında Ekim ayı verisi kendi içerisinde çok sınırlı bir düşüşe işaret etti. Yani enflasyonda kesin geriye gidiyoruz yorumu için biraz erken. Fakat MB’nin yüzde 44’lük yıl sonu enflasyon beklentisini sınırlı bir sapma ile tutturabileceği hesabı ile reel faizde 6 puanlık makasın yüksek olduğunu düşündüğünü ve buna dayanarak faiz indirimine gideceğini yorumlayabiliriz. Esasen artık her kesim için finansa erişim neredeyse durma noktasına geldi. Düşük faiz ortamı orta ve uzun vadeli projeksiyonların yeniden hayal edilebilmesi için de önemli bir fırsat yaratacaktır.
2025 yılında enflasyonist etkiler yeniden gündeme gelebilir…
Ancak enflasyon sorununun hem bizde hem de küreselde bir unsur olmaya devam etme olasılığı göz ardı edilemez. Örneğin, Ocak ayında koltuğuna kavuşacak olan Trump politikalarının olası enflasyonist etkilerini henüz sınırlı tahmin edebiliyoruz. Öte yandan tırmanan jeopolitik risklerin enerji ve gıda fiyatlarına yansımalarının 2025’de risk yaratabileceği de ayrı bir not. Tüm bunlar kapsamında TCMB Aralık ayında yılı kapatmadan pozitif bir mesaj ile yeni yıla geçiş yapmak istese de, 2025 yılında faiz indirimlerinde eli bu kadar rahat olmayabilir.
Sektörel enflasyon beklentilerinde ki sapmanın yönetimi de dezenflasyon politikasının bir parçası.
Öte yandan MB’nin bir görevi de beklenti yönetimi. Şu anda 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi piyasalarda yüzde 27.4, reel sektörde yüzde 49.50 ve hanehalkında ise yüzde 67.2 olarak açıklandı. Bu beklenti farklılıkları arasındaki uçurumun MB’nin dezenflasyon politkalarının da henüz yolu olduğunu gösteriyor.
Kasım verisini görmeden Aralık ayında indirim olur demeyelim…
Tüm bu gelişmelere parallel son bir kaç gündür konuştuğumuz Aralık ayı faiz indirimi yorumlarına katılmakla beraber, 3 Aralık’ta açıklanacak olan Kasım ayı enflasyon verisinin yılın son faiz kararına esas teşkil edeceğini düşünüyorum. MB, 26 Aralık günü açıklayacağı kararda, hem Kasım enflasyon verisini almış olacak hem de yaklaşık olarak Aralık ayı enflasyon görünümü hakkında da bilgi sahibi olacak. Bakalım, göreceğiz.