Güvensizlik büyüyor

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gerek küresel gerekse ulusal düzeyde görece güçlü olanların yaşanan gelişmeleri kendi çıkarlarına göre yorumlamaları ve beklentileri buna göre yönlendirmeye çalışmaları sıkıntı yaratıyor. Sorunlar ağırlaşır iken belirsizlik ve kırılganlık artıyor, riskten kaçınma eğilimi güçleniyor. Bu açıdan baktığımızda yeni yılın ilk haftasında finansal piyasalarda yaşanan eğilimler kafa karıştırıyor, yatırımcılar beklenenden kötü gelen ABD istihdam verilerine sevinmek zorunda kalıyor! Anırmali yeni normal olarak pazarlamak zorlaşıyor, görece güçlü olanların geniş kesimler nezdindeki itibarı azaldıkça ekonomi değil, güvensizlik büyüyor...

Geçtiğimiz hafta genelinde ABD ekonomisine ilişkin bazı veriler iyi geldikçe doların diğer paralara karşı değer kaybettiğini, sermaye ve emtea piyasalarının yukarı yönler sergilediğini gördük; veriler olumsuzlaştığında ise dolar değerlendi, kâr realizasyonları emtea ve sermaye piyasalarını geriletti riskten kaçınma eğilimi arttı. Gerek ABD ekonomisi gerekse uluslararası piyasalar sarkaç gibi sallandı. Dolar değer kaybettiğinde enflasyonist endişeler, değerlendiğinde ise deflasyonist olanlar ön plana çıktı. Gerçekleri ve sorunları görmezden gelip gelişmeleri kendi çıkarlarına göre yorumlayanların çabası içine düştükleri bu tazaktan çıkmalarına yetmedi, yapay dalgalar küreselci tuzaktan kurtulmalarını sağlayamadı. Eğer ABD işsizlik verileri beklenenden iyi gelse idi dolar değer kaybedecek, sermaye ve emtea piyasaları yükselecek, fakat enflasyon ve faiz beklentileri bozulacaktı. Böyle olmadığı için memnunlar ama ne yapacaklarını bilemedikleri ve bu açmazdan kurtulamadıkları için üzgünler! İçeride Merkez Bankası ve BDDK'dan gelen son kararları hazmedemeyip simya deneyine benzetenler, küresel düzeydeki durumun çok daha dramatik olduğunu göremeyecek kadar körleşmişler. İçine düştükleri açmazın küreselleşmenin ve herşeyini bu eğilimlerin hayali nimetlerine bağlayanların sonu olduğunu kabul edemiyorlar. Hem korumacılığa karşı olmak hem de bu kısır döngüden başkalarını düşünmeden çıkmaya çalışmak tutarlı olamıyor. Kendi hasatlarının başkaları için uygun gördükleri ile özdeş olacağını şimdilik göremiyor olabilirler ama öğrenecekler...

İyiye gidiş, kötüye gidişi seyretmek, hangisinin önce batacağı konusunda müşterek bahis oynayarak kumardan kazanmaya çalışmak ve günü kurtarmak değildir. Böyle bir yaklaşım çürümektir, yokoluşa doğru şuursuzca koşmaktır. Bugün görece güçlü oldukları için egolarına yenik düşenlerin ve onlara kulluk edenlerin yaptığı budur. Efendim euro bölgesine göre ABD'nin durumu daha iyi imiş, daha süratlı toparlanması olası imiş*! Bu yorumu yapanlara sormak gerekiyor: işsizlik verilerinin beklenenden kötü gelmesine, bu sayede enflasyon ve faiz beklentilerindeki bozulmanın kapıya gelmemesine neden sevindiniz? Dolardaki değerlenmenin gayrimenkul cephesindeki toksit kağıt hacmini arttıracağını, daha fazla eyaletin borç sorunu yaşayacağını ve genel durumdaki kötüye gidişi süratledireceğini bilmiyormusunuz? Tabi ki biliyorsunuz, o gün geldiğinde de ABD'yi ve doları salar euroyu alır, AB'nin daha az kötü olduğuna bahis oynar ve oynatır yine kazanırsınız: kazançlarınızın başkalarının kaybı olduğunu ve küresel ekonomiyi daha da daraltacağını veya borç sorununu dayanılmaz boyuta ulaştıracağını gizlemeye çalışırsınız. Birileri farkettiğinde bu konuda da yeni bir kumar başlatacağını sanabilirsiniz, ama yürümez!.. Bataklıkta çırpınarak kurtulmaya çalışanların sayısı artarken eski numaralar ise yaramaz. Riskten kaçınma eğiliminin artması bu anlamdadır. Kumar oynaması ve kaybetmesi için borç vermek sürdürülebilir bir oyun değildir.

Faaliyet gelirlerinin iyice olumsuzlaşmakta olan rekabet koşulları nedeniyle gerilediği borçluluk oranları ile birlikte sorunlu krediler ve toksit kağıt hacminin büyüdüğü, mali sistemi suni teneffüsle yaşatmak adına Merkez Bankalarının yıprandığı bir ortamda beklenmemesi gereken tek şey istikrardır ve herşeyin değişmesi kaçınılmazdır. Bunlar olacak ama enflasyon ve işsizlik artmayacak beklentisi içinde olanlar fazla hayal kurmasın: seçebilecekleri tek şey enflasyonun mu yoksa işsizliğinmi daha hızlı artacağıdır. Tercih işbsizlikteki artışın durması ve enflasyona yol verilmesi lehine kullanılmıştır; tartışılan konu bu durumun rakamlara ve enflasyon beklentilerine ne zaman yansıyacağı üzerinedir. O gün yaklaştıkça bu müşterek bahis oyununda zorunlu işbirliği yapanlarında birbirine girmesi kaçınılmazdır. Makro ekonomik göstergeleri gerçekte olduğundan daha farklı göstererek kaçınılmaz sonu bir süre geciktirebilirsiniz, fakat sonucu değişteremezsiniz.

Faaliyet gelirlerinin olumsuzlaşmaya başlayan rekabet koşulları ile birlikte gerilemeye başlaması aklın kötüye kullanımı yönündeki uzmanlaşmayı tetikliyor, gerçeklerden uzaklaşılıyor ve her şey olduğundan farklı gösteriliyor; sorun ve dengesizlikler büyüyor, belirsizlik ve kırılganlık artıyor, basiret bağlanıyor... Tarih kendini tekrarlıyor... İnsani değerler veya başka bir deyişle medeniyet zaman içinde yıpranıyor ve yeniden doğmak üzere sancılı bir tükeniş yaşıyor. Yanlışların yeni yanlışlarla düzeltilemeyeceğini anlamak çok büyük fedekarlıklar gerektiriyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar