Güvensizliğin büyümesi ve belirleyici olması önlenemiyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Türk Lirasının, geride bıraktığımız hafta genelinde yeni rekorlar kırarak değer kaybetmesi iyi şeyler söylemiyor! Beklentiler kontrol altında tutulamıyor, olumsuzluklar bardağının taşması önlenemiyor ve kırılganlık artıyor. Finansal sermaye ile siyasi irade ve üretenler arasında, orta yolu bulmaya çalışanlar çok bunalıyor! Küresel gelişmeler hem daha önce yapılmış hesapları bozuyor, hem de uzlaşmazlıkları keskinleştirerek günü kurtarmaya çalışanları birbirine düşürüyor! Riskten kaçınma eğiliminin güçlenmesi önlenemiyor. 

Eğer Avrupa Merkez Bankası tarafından açıklanan tahvil alım programı çok daha cömert olabilse ve Yunan Seçmenleri küresel düzene meydan okumamış olsa, geride bıraktığımız haftanın eğilimleri çok daha farklı olabilir idi! Gelişen ekonomiler olumsuz finansal baskılar altında bunalmayabilir ve tasarruf fazlası olan ekonomiler faizleri daha da düşürmek zorunda kalmazdı! Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanının, faiz düşürme konusundaki söylemleri de olumsuz algılanmayabilir ve çok taraflı tepkisellik kabul edilebilir sınırları aşamayabilirdi! Ama olmadı ve gelişmeler kontrolden çıkmaya başladı; olumsuzluklar ile tanışmak ve gerçeklerle yüzleşmek kaçınılmaz hale geldi. 

Olası yatırımcılar iyice ürktü ve riskten kaçınma eğiliminin iyice belirleyici olması engellenemedi. Şubat ayının kısmen rahat atlatılabileceği hesabı bozuldu, yeni gelecek yatırımcılara tuzak kuranlar birbirine girdi! 

Avrupa’nın tahvil alım programı, abartılı pazarlama girişimlerine rağmen umulan hareketliliği yaratamadı ve Yunanistan Seçimlerinden çıkan sonucun gölgesinde kaldı. Küresel düzeyde sorunların ağırlaşmaya devam etme olasılığı artmaya devam etti; bazı ekonomilerden gelen tepkisel nitelikli faiz düşürmeleri olumsuz eğilimleri terse çevirmeye yetmedi. Olumsuz koşullar ve siyasi baskılar arasında bunalan para otoritemizde, zaten fiyatlanmış olan faiz düşüşü konusunda acilen eyleme geçebileceğini söyleyince ortalık karıştı. Alınan beklentileri bir an önce elden çıkarma ve daha fazla geç kalmama telaşı yaşandı. Para otoritesi daha sonraki eylem ve söylemi ile gelişmeleri kontrol altına alamadı, siyasi iradenin tepkisi iyice arttı ve finansal piyasalarımız karıştı! 

Türk Lirası değer kaybettikçe enflasyon beklentilerinin maya tutması ve faizlerin düşürülebilmesi olasılıkları hızla eridi! Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere siyasi iradenin tepkisi kademeli bir şekilde yükseldi! Bu hafta açıklanacak ocak ayı enflasyon rakamının hangi düzeyde gerçekleşeceği ve baz etkisi ile yıllık rakamın ne kadar gerileyeceği konusu önemsizleşti! 
Küresel ölçekte negatif faizlere ve likidite bolluğuna rağmen riskten kaçınma eğilimin güçlenmeye devam etmesi, günü kurtarmaya çalışanların tüm hesaplarını bozuyor. Son yarım asırlık dönemde benzeri görülmemiş türden bir güvensizliğin, belirleyici olmaya başladığı dikkat çekiyor! Yapısal sorunlar ağırlaştıkça, sistemi oluşturan kurumsal yapı ile büyük çoğunluk arasındaki çıkar çatışmasının büyümesi önlenemiyor; farklı türden zorlamalar işe yaramıyor. Bu tablo, Türkiye benzeri ciddi tasarruf açığı olan ekonomileri iyice kırılganlaştırıyor; klasik kemer sıkma yaklaşımlarının, yaşanacak krizleri daha da derinleştirme olasılığı hızla güçleniyor. Etkili ve yetkili kesimlerin bildikleri ve uygulamaya çalıştıkları reçeteler, hiçbir işe yaramıyor! 

Atalarımızın dediği gibi birileri yiyor ve çoğunluk bakıyor! Bu durum düzelmeye başlamadan, yapısal reform söylemleri ile istikrarsızlığın büyümesini engellemek pek mümkün olamayacak gibi görünüyor. İyi niyet yetmiyor ve iyi olan her şey hızla tükeniyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar