Güvensizliği besleyen zorlamalar!
Merkez bankamızın bu hafta başında açıkladığı Zorunlu Karşılıklara ilişkin düzenleme sonrasında finansal piyasalarda yaşanan eğilimler, bir çeşit tepki niteliğindedir ve kesinlikle sürpriz sayılamaz. Maliye politikası anormal sayılabilecek düzeyde gevşekti; Merkez Bankası yönetimine yapılan müdahaleler sonrasında, son bir ay genelinde para politikası da hızla gevşemeye başlamıştı. Zorunlu karşılıklara ilişkin düzenleme ise, kredi hacmini genişlemesini sipariş ediyor ve mali sektörü daha fazla risk almaya zorluyor.
Küresel koşulların kötüleşmesi iyimser hesapları bozdu
Küresel koşulların bozulmaya devam etmesi ise, iyimser hesapları bozarak finansal eğilimleri gecikmeli de olsa farklılaştırdı. Sonuçta, ekonomik beklentilerde umulan düzelmenin pek mümkün olamayacağı kanaati güçlenmiş gibi görünüyor! Finansal eğilimleri yapay şekilde yönlendirmeye çalışanların hızla yalnızlaştığı ve hedeflerine ulaşma olasılığının tükenmeye başladığı gözleniyor. Gerek fiyat ve gerek ise finansal istikrar konusundaki endişeler, sert bir şekilde yükseliş eğilimine girmiş olabilir!
Maliye politikasının hesapsızca gevşek oluşuna ek olarak, para ve kredi konusunun da benzer bir şekilde gevşemeye zorlanması içinde bulunulan çaresizliğin itirafı anlamına geliyor olabilir! Ne olup bittiğini anlamak için son üç yıl genelinde yaşanan önemli gelişmeleri hatırlamakta yarar var.
Üç yıl öncesinde, Bankacılık sistemimiz ciddi kredi riski almış ve topladığı mevduatın çok üzerinde krediler vermişti. 2016 yılı Temmuz ayındaki kalkışma sırasındaki durum böyleydi ve artan belirsizlik karşısında çok bocaladılar! Değişen piyasa koşulları ve beklentiler yanı sıra bilançolarda sarsılmıştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ekonomide ani duruş riskini azaltmak üzere karşılık oranlarını hızla düşürerek Sermaye Yeterlilik Oranlarını korumaya çalıştı. Para otoritesi hem sıkı durmak hem de gerekli likidite desteğini vermek zorundaydı; Kredi Garanti Fonunun devreye girmesi bir süre için ve bir kereliğine işe yaradı.
Ancak, döviz kurları ve faizlerin dalgalı bir şekilde ve yüksek oynaklıkla yukarı yönde dalgalanması beklentileri kademeli olarak olumsuzlaştırdı. Ülkemizin kredi notu da bu durumdan etkilendi, risk primimiz yükseldi ve yatırım kalitesinden uzaklaşır olduk; başka bir deyişle kırılganlık konusunda yeni ufuklara yelken açmak dışında seçenek bulunamadı. Özel sektör bankaları kredi riski almaktan kaçınıyor; yüzde 80 gibi çok yüksek bir Kredi Garanti Fonu desteği bile bu eğilimi kıramıyor! Yapay da olsa iyimser finansal eğilimler sayesinde bilançoların kısmen düzelmesi bile yaklaşımlarını değiştiremiyor! Zorunlu karşılık uygulamasını, bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Yeni Zorunlu Karşılık uygulaması gerginlikleri beraberinde getirdi
Daha önce sinyali verilen ve bu hafta başında detaylandırılarak uygulamaya giren yeni Zorunlu Karşılık uygulaması, ciddi gerginlikleri beraberinde getirdi. Hesapsız kredi vereni ödüle boğan, güvenilir kalabilmek için riskten kaçınanı acımasızca cezalandıran yaklaşım güvensizliği besledi. Döviz kurları, 25 Temmuz tarihinde faizlerin yüzde 4,25 düşürüldüğü Para Piyasaları Toplantısı sonrasındaki seviyelere hızla yükseldi; kurların gerilemesinde destek vererek risk alanlar hızla bu pozisyonları kapatma yarışına girdi. Dövizdeki eğilim ve geri planda yaşananlar, geleceğe yönelik beklentileri olumsuzlaştırdı ve sermaye piyasaları üzerinde baskı yarattı.
Unutturulmaya çalışılan ve fiyatlamaktan kaçınılan olumsuzluklar, aksini ön plana çıkarmaya çalışanları süpürüp attı! Özel bankaların kredi hacmini büyümeye ilişkin dayatmalara boyun eğmesi olasılığı azaldı! Kredi hacmini yüksek oranda artıran kamu bankalarının alacağı ödülden daha fazlası, olumsuz piyasa eğilimleri nedeniyle uçup gitti! Yıl sonuna ilişkin piyasa tahminleri ve makroekonomik beklentiler olumsuzlaştı. Ekonomi yönetiminin karnesindeki notlar, paraşütsüz inişe geçti!
Döviz kurlarındaki önlenemeyen yukarı hareket, tüm hesapları bozan temel değişken oldu. Enflasyon beklentileri yeniden kafayı yukarı dikti ve daha fazla faiz düşüşü öngören beklentiler buharlaştı. Konuşulmayan ve şimdilik pek fiyatlanmayan raftaki sorunlar biraz daha ağırlaştı, görmezden gelinmesi zorlaştı. Sistemik risk algısı güçlendi, başka bir deyişle biraz daha kırılgan hale geldik. Küresel koşullardaki bozulma, sonucun böyle olmasına önemli katkı yaptı ve bu olasılığı görmezden gelenler sınıfta kaldı!