Güvenlik Kültürü

Hakan OKAY
Hakan OKAY Helikopter Bakışı [email protected]

Güvenlik söz konusu olduğunda, makro düzeyde baktığımızda, ülke güvenliği, sınırlarımızın güvenliği, bireysel olarak baktığımızda ise hayat boyu gelir güvenliği, sokakta terör veya trafik açısından yaşam güvenliği, eğitim güvenliği, iş güvenliği, sağlık güvenliği, ulaşım güvenliği gibi buraya sığdıramayacağımız kadar çok güvenlik kavramlarından söz edebiliriz. Bu konuların hepsi üzerinde ciltlerce kitap yazılacak ve günlerce konuşulacak kadar geniş konulardır.

Benim makalelerim genellikle mikro düzeyde işletmeleri kapsadığı için, bu yazımda güvenlik kültürünü şirketlerdeki uygulamalar açısından değerlendireceğim. Son üç yıldır işletmelerde “Hata Kültürü Bakış Açısını” irdelemekteyim. Bu açıdan baktığımızda sistemsel eksikliklerden veya bireysel hatalardan dolayı, kurumsal müşterilerin veya bireysel tüketicilerin zararlar gördüklerini ve bir takım zararlar gördüklerini söyleyebiliriz. Bu nedenle de tüm müşterilerin güvenini ve memnuniyetini kazanarak, müşteri sadakati oluşturmanın yolu, müşterilerin güvenliğini sağlamak olacaktır.

Güvenlik, ürün veya hizmetin ve bunların sunulduğu yerlerde insanlara zarar verebilecek her türlü olayın öngörülerek önleminin alınması anlamına gelirken. Buradaki anlam itibarı ile kültür ise, bir kavram veya bir fikri içselleştirerek bunu bir yaşam standardı haline getirmek olarak tanımlanabilir. O halde “Güvenlik Kültürü”nü güvenliği bir yaşam biçimi ve bir öncelik haline getirmek olarak tanımlayabiliriz.

Örneğin, sağlık veya gıda sektörü işletmeleri, kullanmış oldukları her türlü hammadde, yarı mamul veya hazır ürünlerin tedarik zincirinden başlamak üzere, gerekli denetim ve kontrollerini yaparak, tüketicilere sunulan ürün ve hizmetlerinde tüketicilerin sağlıklarına zarar vermeyecek önlemleri almak zorundadırlar. Örneğin denetlenmemiş bir et veya süt ürününün tarihi geçmiş olması, söz konusu malzemelerden üretilen gıdalardan dolayı zehirlenme, rahatsızlanma, metabolizmanın bozulması, hatta ölümlere kadar varan kötü sonuçlara neden olabilir. İşte böyle işletmelerde, güvenlik kültürü daha üreticiden başlayıp, tüketiciye sunulan ana kadar, tüm tedarik zincirini kapsamaktadır. Paketlenmiş ürünlerde de ürünlerin sağlıklı koşullarda, belirlenmiş ısı aralıklarında taşınması ve korunması gerektiği gibi, satışa sunulan yerlerde de aynı şekilde rafa ya da soğuk zincirde bulunması gerekmektedir. İlaç, kozmetik veya benzer ürünlerde de yukarıdaki sürece çok benzer mekanizmalar devreye alınmalı ve tüketicilerin sağlığı dikkate alınmalıdır. Bu süreçler kuşkusuz devletin veya belediyelerin bir takım birimlerince denetlenmektedir. Ancak bu denetimlerin ne sıklıkta ve ne ölçüde gerçekçi olarak yapıldığı da bir tartışma konusudur. “Güvenlik Kültürü”nü benimsemiş işletmeler, denetimlerini denetim yapan kamu kuruluşlarından geçer not almak için değil, gerçekten müşterileri veya tüketicilerinin güvenliğini düşünerek yaparlar.

Güvenlik Kültürü sadece gıda, temizlik, kozmetik veya benzeri sektörlerdeki ürünleri değil, aynı zamanda kamuya açık yerleri de kapsamaktadır. AVM, İş Merkezi, restaurant, cafe ve benzeri yerleri de kapsamaktadır. Geçen yıl bir AVM’de yürüyen merdivenler ile tutunma yerleri arasındaki boşluktan aşağıya düşen çocuğun haberini hepimiz üzüntüyle izlemiştik.

Ayrıca lokantalarda kullanılan çatal, bıçak, kaşık, masa, sandalye, tuzluk, karabiberlik, ketçap, mayonez kaplarının hijyeninin, ıslak zeminlerin kaydırmazlığının sağlanması, yangın merdivenlerinin veya acil çıkış kapılarının, yangın söndürme cihazlarının bulunması ve çalışır durumda olmaları başlı başına bir sağlık ve yaşam güvenliği konusudur.

İşletmeler sadece üretim yapmış oldukları ürün ve hizmetler, mekânları ve müşterilerinin güvenliğini değil, aynı zamanda “İç Müşteriler” dediğimiz çalışanlarının da güvenliklerini sağlamak zorundadırlar. Çalışanların güvenliği, sağlık koşullarının tam ve kusursuz sağlanması, iş kazalarının önlenmesi ile ilgili tedbirlerin alınması, yangın veya benzeri olağan üzeri durumlarda yapılması gerekenlerin önceden belirlenmesi, öğretilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanmasının yanında, çalışanların sağlık muayenelerinin yapılması, sigorta ve sosyal haklarının tam olarak sağlanması, hatta moral veren ve motivasyon yükselten etkinliklerin planlanmasına kadar bir takım süreçleri kapsamaktadır.

Güvenlik ile ilgili daha yazılacak yüzlerce örnekler bulunabilir. Bu yazının amacı, güvenlik önlemlerinin nasıl olması gerektiği değildir, çünkü “İş Güvenliği” konusunda uzman ve bu konularda çalışan bu konuda eğitim almış, deneyimli uzman kişi ve kuruluşlar bulunmaktadır; bu süreçleri onların düzenlemesi gerektiği tartışılmaz bir gerçektir. Buradaki amacım güvenlik konusunun düşünülmesi, süreçlerin belirlenerek içselleştirilmesi, uygulanması ve sürdürülmesinin sağlaması konusunda en küçük işletmeden, en büyük işletmeye kadar, işveren veya yöneticilerin dikkatini çekmektir.

Güvenlik kültürünü benimsemiş işletmelerde gerek çalışan, gerekse müşterileri kendilerini güven içinde hissederler. İş kazaları veya müşterilerinde oluşacak sorunlar veya hasarlar çok daha az düzeyde olur. Hatta tedarikçileri bile hammadde, yarı mamul veya hizmetlerini daha güvenle sunarlar. Böyle işletmelerin itibarları, müşterilerinin güvenleri ve bağlılıkları artar.

Güvenlik kültürü asla geçici bir uygulama veya göstermelik önlemler olmamalıdır. Sürdürülebilir olması açısından, basılı kitapçıklar veya benzeri broşürlerle çalışanlara sürekli hatırlatılmalı ve özellikle de işletmelere yeni katılan çalışanlara benimsetilmelidir.

Yaşamış olduğum bir olayla bu haftaki pazar yazımı bitirmek istiyorum. Bundan iki yıl önce eski bir binada faaliyet gösteren bir şirketin yöneticileri ile bir toplantı yapmak üzere giriş katında bulunan danışma masasının önüne gelmiştim. Kimliğime karşılık bana verilen “Ziyaretçi Kartı”nın yanında, binada olası yangın ve deprem durumunda ilk yardım çıkışlarını gösterir şema ve yapılacak işlerin listesi gibi bilgilerin olduğu bir “Güvenlik Broşürü” de verilmişti. Dikkatlice inceledim ve böyle bir broşürü ziyaretçilerine dağıtan şirketi çok takdir etmiştim. Aynı şirket bundan bir süre önce yine aynı bölgeden bulunan eski bir yapı olan başka bir binaya taşınmış. Yeniden ziyarete gittiğimde önceki uygulamadan hiçbir eser yoktu. Sadece kimliğimi vererek binanın üst katlarındaki ofislere çıktım. Bence “Güvenlik kültürü” bu şirkette içselleştirilmemiş. İlk binada belki bir denetlemeden dolayı uygulamaya konan “Güvenlik broşürü” sonradan taşınılan binada tamamen unutulmuş…

Buna karşın yüzlerce insanın girip çıktığı başka bir işletmede, tüm önlemlerin alınmasının yanında, olası ani kalp durması vakalarında kullanılmak üzere portatif kalp şok cihazı (Elektro Şok Cihazı) kullanıma hazır bir durumda görünür bir yere konmuştu ve üzerinde kullanımı için hızlıca okuyup anlaşılacak şekilde çizimler hazırlanmıştı.

Güvenlik konusu çok önemlidir, çünkü hiçbir şey insan sağlığı ve yaşamından daha değerli değildir. İşletmelerin hem iç hem de dış müşterilerinin güvenliklerini sağlamaları için gerekli önlemleri alması, uyarıların yapılması ve olası tehlikeli durumlara karşı cihaz ve aletleri kolay ulaşılabilir yerlere koymalarını öneriyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Müşteri intikamı 10 Haziran 2019
Müşteriyi tanımak 18 Mart 2019
Dijital izler 10 Mart 2019