Güvenli liman altında yastık altı zenginiyiz

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Türkiye altın üretiminde son yıllarda önemli gelişme gösterdi. 2006 yılında 8 ton üretim sağlanırken, 2010 yılında yüzde 100'ün üzerinde artışla 17 ton üretilmiş. Bu yıl 24-25 ton 2012'de 45 ton üretime ulaşılacaığı tahmin ediliyor. Ama nişan-nikah ve sünnette altın takılması adet olan ve işlenmiş altın ihraç eden ülkemizde yıllık tüketimi 150-160 tonların üzerinde olduğu için ithalatın süreceği düşünülüyor. Konunun uzmanları son krizden bu yana hızlı fiyat artışından bu yana yastık altından 417 ton altının piyasaya çıktığını, yastık altında toplam  5 ton altın bulunduğu tahminini yapıyorlar.

2008-2009 kriz döneminde "güvenli liman"  arayan tasarruf sahipleri, IMF ve Merkez Bankaları altına yönelince altın onsunun fiyatı yüzde 184'lük artışla 606 dolardan 1800 dolarlara kadar yükseldi. Oralarda seyrediyor. 2010 yılı üçüncü çeyreğinde 22.6 ton altın alan Merkez Bankaları bu yılın aynı çeyreğinde 146.4 ton yaktlaşık yedi katı altın almış durumdalar. Bu hızlı yükseliş bizde yastık altında 5 bin ton olduğu tahmini yapılan "yastık altı altınının"  2008 krizi ile 2010 yılı sonu arasında 417 tonunun piyasaya sürüldüğünü ve 18 milyar dolar civarında bir tahsilata neden olduğunu gösteriyor. Bu rakam şaşmamak lazım çünkü ülkemizde 700 bin düğün, 500 bin nişan ve 300 bin sünnette takılan altınlar "yastık altı altın zenginliğine" yol açıyor. 1005-2010 yılları arasında 2494 ton altın ithal etmiş bir ülke olmamız, yıllık 156 ton altın ithal etmemiz de bu "Yastık altı" rakamının sağlamasını yapar nitelikte.

Oysa, Türkiye altın üretimine son yıllarda hız vermiş bir ülke. Arkadaşımız İbrahim Ekinci'nin haberinden edindiğimiz bilgiye göre sadece iki yabancı firmanın altın aradığı ülkemizde son yıllarda hem altın ruhsatı alan, hem arayan firma sayısında büyük artış olmuş. Son üç yılda 32 şirketin eklendiği arama ve işletme ruhsatı alan firma sayısı 88'e ulaşmış. Sadece ilk on firmanın elindeki arama ruhsatı sayısı 662.

Bu Türkiye'de son 5 yılda üretimin hızla artmasına neden olmuş 2006 yılında üretim 8 ton iken 2010 yılı üretimi yüzde 100'den fazla 17 ton olmuş. Sektör temsilcileri 2011 üretiminin 24-24 tona, 2012 üretiminin ise 45 tona yükseleceğini tahmin ediyorlar.2005 yılına kadar sadece iki Kanadalı firma  ülkemizde altın madeni işletirlerken, Koza ve Çalık grubunun Lidya  firması da   da üretime geçmiş durumda . Üreticiler arasına yakında Kurmel-Doğan  ortaklığı Gümüştaş, katılacak. Onları birbiri ardından ruhsat sahibi firmalar Kiler, Goltaş, Atasay, İhlas, Park ve Demirören gibi firmalar izleyecek.

Bu gelişmelere karşın Türkiye yine altın ithalatçısı ülke olmaya devam edecek. Bir yandan nişan-nikah-sünnette altın takma alışkanlığı bir yandan da artık uluslar arası nitelik taşıyan altın işleyen kuyum firmaları bu talebi yıllık 150-160 tonlarda tutacakları için Türkiye en az 100 tonluk bir ithalatı her yıl sürdürmek durumunda kalacak. Dünya altın ithalatı 1996 yılında 2 bin 272 ton iken, 2010 yılında çok az artışla 2bin 689 tona çıkmış durumda. Türkiye yıllık toplam ithalatın yüzde 4-5'ini yapan ülke durumunda.

Altına ilginin bir yandan da Merkez Bankalarınca sürdüğünü söylemiştik. O alandaki rezervlere baktığımızda Amerikan Merkez Bankasının 8 bin 134 ton rezervi elinde tuttuğunu görüyoruz. Onu takip eden bankalar ve rezervleri ise Almanya 3 bin401 ton, İtalya 2 bin 452 ton, Fransa 2 bin 435 ton, Çin 1054 ton. IMF'in altın rezervi ise 2 bin 814 ton. Türkiye Merkez Bankası bu sıralamada 116 ton ile 26. Sırada bulunuyor. Ama yastık altı vatandaş bankasında (!) tahmin edilen 5 bin tonluk miktar ise dünya Merkez Bankaları sıralamasında ikinciliğe oturuyor…

Görülen o ki, hem dünyada hem ülkemizde tasarrufçular ve Merkez Bankaları açısından "Güvenli liman" olarak görülen altın önemini korumaya devam edecek.

O nedenle "Çevre sorunlarına" dikkatle altın üretiminin artmasında ülkemizde de önemli gielişmeler olması kaçınılmaz görülüyor…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar