Güvenilirlik sorunu...

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

ANKARA'DAN / Taylan Erten [email protected] Hani, "hukuk herkese lazım" ya... Tıpkı hukuk gibi "güvenilirlik" de herkese lazım... Hani, yuvarlak hesap yüzde 47 oy almışlık, sadece AKP'yi değil, herhangi bir siyasi iktidarı sadece bu nedenle "güvenilir" kılmaz ya... Eksiği, yanlışı, doğrusuyla; ama "mutlak" amacıyla laik, demokratik Cumhuriyet rejiminin temel ilkelerine sadakat, hukuka saygı, anayasal kuvvetler ayrılığı ilkesine uyum vb. şartlar da aranır! Tıpkı siyasi iktidarlar gibi, onların yönetimi altındaki kamu kurumlarının "güvenilirlikleri" de bazı temel ölçütlere bağlı. Bunlar tastamam var olsa, kurumu yönetenler "haddelenmiş" bir özenle korumaya çalışsa da güvenilirlik, öyle kolay elle tutulur, gözle görülür, hemencecik kabul ettirilebilir bir "nitelik" değil. Güvenilirlik, etrafa yayıldıkça, etrafta köklendikçe "somutlaşabilen" bir hissiyattır. Aynı zamanda, yapılan işin "niteliksel" doğruluğuna kamuyu inandırabilmektir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü, hiç şüphe yok, gelenekleri, görenekleri, bilimsel ve uzmanlık birikimiyle var olan bir kurum. Böyle tanınıyor, böyle biliniyor. Varlığını böyle sürdürmesi de gerekiyor. Çünkü o, Türkiye'nin "pusulası": İstatistikleri, endeksleri, sayımları, bulguları, bilgileriyle ülkenin siyasi, ekonomik, sosyal tüm yaşamını etkileyici ve yönlendirici bir güce ve işleve sahip. Ama, bir süredir, yaptığı bazı işler "güven belirsizliği"yle karışık tartışmalara yol açıyor. Belki, anlatım eksikliği... TÜİK'in "güncelleştirilmiş" veya "düzeltilmiş" milli hasıla ve gelir serileri, Başkan Ömer Demir'in kamoyuna açıkladığı andan itibaren hem ilgi hem de tartışma yarattı. İstatistik gibi, matematik kaynaklı ince hesap tekniklerine bağlı çalışmaların yöntemden başlayarak çeşitli yönleriyle tartışılması doğal ve gerekli. Ama, milli gelir gibi "siyasetle", iktidarla, ekonomi politikle ilişkisi çok güçlü bir konuda tartışmaların "teknik ötesi" boyutlara kayması da kaçınılmaz. Öyle de oldu: Açıklanan yeni seriler, tekniğinden çok siyaset boyutuyla ilgi çekti. Bunda belki istatistiki bir meselenin kamuoyuna "anlaşılabilir" bir dil ve açıklıkla anlatılamaması da rol oynadı. Kamuoyu söz konusu olduğunda şu gerçeği hatırlamakta yarar var: Yapılan işin niteliği kadar, "doğru algılamayı" sağlayacak "duru" bir anlatım dili de önemlidir. Muhalefet eleştiriyor! AKP hükümeti ve ekonomi yönetimi TÜİK'in yeni serilerinden memnun. Muhalefet ise güvenilmez ve şüpheli buluyor. Eh, eleştirmek muhalefetin "doğasında" mevcut. Asıl görevi ve işlevi de bu. Ama, demek değil ki, muhalefet eleştirir, eleştirilense bildiğini yapar! Muhalefete, eleştiriye verilen değer, bunun aksiyse, o zaman söylenenler ciddiye alınmalı. Bu hafta DÜNYA Mikro Politika'ya konuk ettiğimiz milletvekillerinin buluştuğu ortak nokta, güvensizlik. Bu çok önemli. Ertuğrul Kumcu (MHP), bunu "kamu kurumları itibar yitirme ihtimali karşısında çok dikkatli olmalılar" cümlesiyle özetliyor. Aynı kaygı, Prof. Dr. Mithat Melen'in (MHP), Emin Haluk Ayhan'ın (MHP), Faik Öztrak'ın (CHP), Prof. Dr. Esfender Korkmaz'ın (CHP), Harun Öztürk'ün (DSP) yorumlarında da hakim. Ankara'nın iki önemli akademisyeni; Prof. Dr. Aziz Konukman ile Doç. Dr. Nejat Coşkun'un yaklaşımlarından TÜİK'in çıkaracağı sonuçlar olsa gerek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013