Güvenilen dağlara kar yağıyor!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Gerek küresel düzeyde yaşanan gelişmeler, gerekse beklentilerin sergilediği eğilim kırılganlık algılamasını güçlendiriyor. İyimser senaryoların gerçekleşme şansı azaldıkça finansal piyasalardaki işlem hacimleri istikrarsızlaşıyor, fiyat oynaklığı artıyor, riskten kaçınma yönündeki tercihler daha belirleyici oluyor. Geride bıraktığımız haftanın açılış ve kapanış seviyeleri arasındaki farklar daha farklı düşünmeye izin vermiyor.

Avrupa Merkez Bankası’nın son mermisini de kullanmak zorunda kalarak kısa vadeli faizleri çeyrek puan düşürmesi, çok uzun süreli durgunluktan çıkışın zora girdiğini düşündürüyor. Son yirmi yılda daha fazla risk alarak kötüye gidişi önleme girişimlerinin her seferinde başarısızlıkla sonuçlanmış ve sorunların çok ağırlaşmış olması çok ciddi bir açmaz yaratıyor. Para ve maliye politikalarını daha fazla gevşeterek durumun düzelmeyeceği gerçeği de belirsizliği artırıyor. Sıkıntı daha fazla risk alarak veya riskten kaçınarak aşılamıyor, mevcut durum korunamıyor… Güvensizliğin büyümesini önlemeye çalışmak veya sözlü müdahalelerle hareket yeteneğini genişletmek artık yeterli olamıyor. Küresel düzeydeki önemli pazarlardan biri olan Avrupa Birliği’nin bu durumu küresel kırılganlığı yükseltiyor.

ABD’nin yüzde 2.8 olarak açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamı ve beklenenin çok üstünde çıkan ekim ayı tarım dışı istihdam rakamı kafaları iyice karıştırdı. Konut sektörü ve tüketim yapay ivmeyi koruyamazken, stok artışı büyüme rakamını farklılaştırmış. Fakat hem üçüncü çeyrek büyümesindeki detaylara hem de hükümetin 16 gün kapalı kalmasına rağmen ekim ayında net bordroya girenlerin sayısındaki artış piyasaları sarstı. Ayrıca parasal genişlemenin azaltılması geciktikçe faiz yükselişinin daha erkene gelebileceği beklentisi de hem güçlenmeye hem de belirsizliği artırmaya başladı. Bu tablo risk taşıyanlardaki rahatsızlığı artırdı ve piyasaları dalgalandırdı. Salt kendi ihtiyaçları açısından küresel genişlemeleri yorumlamayı adet haline getiren finansal piyasalar umduğunu bulamadı. Zaman kazanmak adına parasal genişlemenin azaltılmasını pek istemiyorlar, fakat faizlerdeki yükselişin daha erkene kayma olasılığının daha büyük tehlike olduğunu hazmetmekte çok zorlanıyorlar.

Gelişmeler gelişmekte olan ekonomilere ilişkin risk alma isteğinin azalmaya ve durgunlaşma eğiliminin daha da güçlenebileceğine işaret ediyor. Söz konusu bölgelerde yerel paraların yeniden değer kaybetmeye ve risk primlerinin artmaya başlaması bu anlama geliyor. Bu durum doğal olarak gelişmişleri de durgunlaştıracak, sorunlu kredi hacmini artıracak, taşıma su ile değirmenin dönmeyeceği gerçeğinin açığa çıkmasını önlemek pek mümkün olamayacak. Türkiye ekonomisi de bu olumsuz süreçten en olumsuz etkilenecek beş ülke arasında yer almaya devam ediyor.

Orta Vadeli Plan hedeflerine uygun olarak hazırlanan 2014 yılı Bütçe Tasarısı henüz yasalaşmadı, fakat destek aldığı varsayımlar daha şimdiden çökmeye başladı. 2014 senesi, gerçekçi olamayan ve tedbirsiz gitmekte ısrarlı olanlar için telafisi imkansız kayıplarla tanışma dönemi olabilir…

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar