Güven endekslerindeki dalgalanmalar iyi şeyler söylemiyor!
Eylül ayına ilişkin Güven Endeksleri, türdeş bir eğilim sergilemiyor! Faiz gerilemesine bağlı umut filizleri tüketici ve reel kesim nezdinde kuruyor iken, hizmet kesimi iyimserliği yaşatmak için direnmeye çabalayan bir görünüm sergiliyor. Ekonomik faaliyetlerin mevsimlik olarak en güçlü olduğu dönemde yaşanan güven zafiyetleri, gelecek konusunda olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor!
Faizlerdeki yüksek oranlı gerileme ve yine bu yöndeki güçlü beklentiye rağmen, üretim ve tüketim cephesinde güven bunalımının derinleşmesi önlenemiyor veya toparlanması mümkün olamıyor. Eylül ayında Tüketici Güveni yüzde 4.3 oranında gerileyerek tarihindeki ikinci en düşük seviyeye gerilemiş; Reel Kesim Güven Endeksi ise yüzde 3.6 oranında gerileyerek, iç ve dış talepteki zayıflıklar ile aşılamayan sorunlar etkisinde bunalmayı sürdürmüş. Eylül ayında kapasite kullanım oranı gerilemiş!
Tüketim ve üretim cephelerindeki güvensizlik artışını görünce, hizmet alanında da güvensizliğin artmış olabileceğini düşünmek normaldir; bunlar diğerlerindeki eğilimler üzerinde genelde belirleyicidir, fakat öyle olmamış! Hizmet Sektörü Güveni sadece yüzde 0.2 oranında oldukça zayıf bir hareket sergilemiş; yükselişin sınırlı kalmasında geleceğe ilişkin talep beklentisindeki belirgin gerileme etkili olmuş. Perakende satış ve inşaat sektörüne ilişkin güven endeksleri ise, sırası ile yüzde 2.7 ve yüzde 8,3 oranlarında yükselmiş. Aslında bazı endeksler belirgin bir şekilde yükselmiş olsa da, ulaştıkları seviyeler çok ciddi olumsuzlukların hala çok daha belirleyici olduğunu teyit ediyor.
Eylül ayı güven endekslerindeki eğilimler, üçüncü çeyrek döneme ve sonrasına ilişkin makroekonomik görünüm konusunda iyimser olmayı zorlaştırıyor; dengelenme şeklindeki söylemleri anlamsız kılıyor. Tüketim ve yatırımın, devamında ise ekonominin canlanması başka bir bahara kalmış gibi görünüyor. Yapay zorlamaların, kırk kez tekrarlanan hayali hesapların pek bir işe yaramamış olması olasılığı ön plana çıkıyor. Durum böyle olunca, Ekonomi Yönetimi de artan güvensizlikten nasibini alıyor!
Önümüz kış mevsimi: 2020 yılının ikinci ayı ortasına kadar ekonomik faaliyetler kış uykusuna yatacak. Ekonomi durgunlaşacak, işsizlik artacak. Net dış borç ödemeyi sürdürmek zorunda kalacağız, kaynak sıkıntısına ilişkin açmazlar ve zorlama çözümlerin yan tesirleri yeniden sahne almaya başlayacak. Güvensizlik ve hesapsızlıklardan beslenen enflasyon baskıları ise kapımızda nöbet tutmayı sürdürecek. Kamu açıkları büyüyecek, sorunlu kredi hacmindeki artış muhtemelen durdurulamayacak. Tüketim ve yatırım konusundaki olumsuzluklar, kendi kendilerini besleyerek sorunları ağırlaştırıp güvensizliği beslemeye devam edecek. Tüketim ve yatırımı uyaramayan faiz düşüşlerinin yan tesirleri, olumsuz eğilimler üzerinde belirleyici olacak.
Bugünün açmazları, geçmişte aşırılıkları zorlamış ve sorunları küçük iken çözmemiş olmanın bedeli olarak karşımıza çıkıyor; deyim yerinde ise ayrım yapmaksızın tüm kesimleri çaresizlik bataklığında çırpınmaya zorluyor. Hedeflemeler ile gerçeklerin izin verebildikleri arasındaki fark hızla büyümeye devam ediyor. Büyümek, enflasyon ve işsizliği aşağı çekmek, gerek finansal ve gerek ise fiyat istikrarını yeniden tesis etmek istiyoruz. Ekonomi politikalarında sınırların, piyasalarda yapay eğilimler ile beklentilerin zorlanması hedeflemelerden koşar adım uzaklaşılmasını engelleyemiyor!
Artık olduğumuz gibi görünmeye cesaret edemiyoruz; fakat olmak istediğimiz gibi görünmeyi de beceremiyor ve kimseyi aldatamıyoruz! Hikayeler yazıp beklentileri yönlendirerek, sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarma yöntemleri de artık pek bir işe yaramıyor.
Gelir dağılımındaki tehlikeli bozulma ve güven bunalımında derinleşmeden oluşan sosyal psikoloji, gelişmelerin kontrol altında tutulabilmesini zorlaştırıyor! Küreselleşme denilen kuralsızlık iflas ediyor ve bıraktığı sorunlar mirası, uzlaşmazlıkları beslerken üzeri örtülmüş çıkar çatışmalarını açığa çıkarıyor ve derinleştiriyor! Hiçbir şeyin gösterildiği gibi olmadığının anlaşılması ve buna bağlı aldatılmışlık hissi ise, akıl yolunun bulunabilmesini zorlaştırıyor!