Gününüz aydın olsun
BİR OLAY
O şirkette bir projeye başlamıştım. Şirketi ve şirket kültürünü tanımak için çalışanlarla teke tek görüşmeler yapıyordum. Sıra genel müdürün sekreterine gelmişti. Görüşmenin sonunda “Eklemek istediğiniz bir şey var mı?” diye sordum. Meğer sekreter bu anı bekliyormuş; içini döktü. “İşimi seviyorum. Genel müdürümü de seviyorum. Ama bir huyu çok zoruma gidiyor. Sabahları bana ‘Günaydın’ demiyor. Sabah geliyor. Ben ondan önce gelmiş, oturmuş oluyorum. Masamın önünden başını eğip selamsız sabahsız geçiyor. Odasına yerleştikten sonra seslenip beni çağırıyor. Ve günlük talimatlarını veriyor. Bakın, yanlış anlamayın. Başka hiçbir ters hareketini görmedim. Çok efendi adam. Ama sabahları bir günaydını benden esirgiyor. Bu da beni çok üzüyor.” Konu anlaşılmıştı.
Genel müdür, muhafazakâr ve biraz da utangaç bir adamdı. Belki bir kadına “Günaydın” demek onun gücüne gidiyordu. O selam vermeyince, günaydın demeyince, sekreter de günaydın demiyordu. Sekreter sordu: “Hocam ne dersiniz bu duruma?” “Merak etmeyin, ben genel müdürle konuşurum. Selam vermesini sağlarım” diyemezdim. Böyle bir konuda sorun, ilgili iki taraf arasında çözülmeliydi. Şöyle bir tavsiyede bulundum. “Genel müdür selam vermeyebilir, günaydın demeyebilir. Neden siz günaydın demeyi denemiyorsunuz?”
Bu konuşmadan iki üç hafta sonra sekreteri gördüm, gülüyordu. “Ne oldu?” diye sordum. “Hocam formülünüz çalıştı. Genel müdürüm bana sabahları günaydın demeye başladı. Çok mutluyum.”
O hafta genel müdür ile olağan toplantımızı yaptık. Projenin gidişatı hakkında konuştuk. Toplantının sonunda genel müdüre sordum “Eklemek istediğiniz, paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?” Genel müdür gülümsedi “Hocam bu bizim sekretere son zamanlarda bir şeyler oldu. Sabahları beni çevirip çevirip ‘günaydın’ diyor. Hem de çok ısrarlı. Şimdi artık ben de günaydın diyorum.” Genel müdürün gözlerine baktım, o da mutlu idi.
BİR YORUM
Bazen insan ilişkileri böyledir. Hep karşı taraftan bir şey bekleriz, ama biz bir şey yapmayız. Sekreterin cesur davranışı buzları eritmişti. Zamanı gelince risk almasını bilmek gerek. Ama muhafazakâr genel müdür de bu güzel davranış karşısında eylemsiz kalmamıştı. Bazen yöneticilerin, araya mesafe koyma bahanesi ile, çalışanlarına çok soğuk davrandıklarına tanık olurum. Halbuki, çalışanla insan gibi bir iş ilişkisinde olmak önemli bir şeydir. Sonuçta, çalışan ile yönetici arasında çok büyük bir ortak nokta vardır: İnsan olmak. Pozisyonlar, görevler, unvanlar farklı olabilir. Ama hepimiz aynı soyun türüyüz. Aynı soydan gelen birisine de, aynı türden gelen birisi olarak, insan gibi davranmak gerek. İnsanlığın birinci koşulu da, karşılaştığınız kişiye “Merhaba türdaşım. Seni görmekten mutluyum. Sen de beni görmekten mutlu ol. Seni gördüm benim günüm aydınlandı. Senin de günün aydın olsun; ” demektir. Şu ölümlü dünyada, türünüzden birisini görünce, ondan selamı, ondan “günaydın”ı, ondan bir sıcak gülümsemeyi esirgemeyiniz. Gününüz aydın olsun.