Günün modası: Tahvil Fonlar
2023 yılının ortasından itibaren ekonomi yönetimi; enflasyonla mücadele, cari açığı kapatma, döviz rezervlerini artırma gibi alt hedefler edindi. Üst başlıkta ise rasyonel politikaları kullanarak istikrar sağlanması ve ekonominin temellerinin sağlamlaştırılması amaç olarak tanımlandı.
Sıkı para politikası sırasında TL faizlerin yüksek olduğu dönemde, olumlu gelişmeleri görmek isteyen bireysel ve tüzel yatırımcılar, mevduatı ve likit fonları güvenli liman olarak gördüler. Böylece likit fon stoku trilyon TL mertebesinin üzerine çıktı. Söz konusu hacme ulaşılmasında, bireysel ve ticari satın alma kararlarının ötelenmesi ve dövizden TL’ye geçenlerin (carry trade) motivasyonu arka planı oluşturuyor. Normalleşme sürecinde yaklaşık 1,5 yıl geride kaldı ve programın olumlu çıktıları daha da somutlaşmaya başladı.
Geldiğimiz noktada ise elde edilen sonuçlar, sıkı para politikasının gevşetilmesine başlanmasını mümkün kıldı. Hatta, yılın sonunda enflasyon seviyesine ve buna bağlı olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) politika faizi ile piyasa faizine dair beklentiler, aşağı yönlü trendde ilerleneceğine dair konsensüse dönüştü. Bu etkenler TL faiz kazançlarının aylar ilerledikçe azalacağı sonucunu da beraberinde getiriyor. Bu noktada ise yatırımcıların getiri düşüşüne alternatif çözüm arayışlarına tanıklık ediyoruz.
Enflasyonun, politika faizinin düşüş döngüsüne girdiği dönemlerde, tahvil-bono fonları iyi bir seçenek olarak ön plana çıkıyor çünkü adı geçen fonlar, gelecekteki faiz düşüşünün dışında kalmayı mümkün kılabiliyor. Aynı zamanda, faiz düşüşünden etkilenmemeyi de vaat ediyor. Neden vaat ediyor dediğimizi birazdan detaylandıracağız. Önce tahvil bono fonlarının portföy yapılarına değinelim. Yatırımcılar taktiksel araç olarak kullanılan likit fonlardan, tahvil bono fonlarına geçiş yapmak istediğinde çeşitli bono fonlarla karşılaşıyorlar ve seçim yapmak durumunda kalıyorlar. Yatırımcılar burada; seçimi nasıl yapmalıyım, kriterlerim ne olmalı, hangi fonu almalıyım sorusuna verecekleri ve alacakları yanıta göre hareket etmeliler.
Faizler düşüş döngüsüne girecek
Bir sonraki adımda faizlerin düşüş döngüsüne ilerliyoruz. Yatırım için düşüşün açığa çıkaracağı potansiyelin ne oranda elde edilmek istendiği ve bunun karşılığında fiyat oynaklık riskini ne oranda almak istedikleri ilk karar konuları olarak karşımıza çıkıyor. Piyasadaki tahvil bono fonlarının portföylerinin ortalama vadeleri dikkate alınmalı. Bir fonun portföyünde taşıdığı sabit getirili araçların ortalama vadesinin kısa, orta veya uzun olması önemli bir parametre. Örneğin, ortalama vadesi kısa olan bir tahvil fonu, faiz düşüş potansiyelinden sınırlı ölçüde yararlanabilir. Bunun iyi tarafı ise, fonun fiyat oynaklığı görece az olabilir. Portföyünün ortalama vadesi uzun olan bir fon ise potansiyeli ziyadesiyle yatırımcısına verir ama fonun fiyat oynaklığı görece fazla olabilir.
Tahvil fonlarında pozisyon alınırken orta vadeli düşünmek gerekir. Yolculuk sırasında tatsız gelişmeler olabilir ve bunlar yolun engebeli olmasına yol açabilir. Yine bir örnek verelim, Ocak ayından sonra Mart ayında TCMB faiz toplantısı yapılacak. Şubat ayında ise toplantı olmayacak. Bu nedenle, faizlerin düşmesi için Mart ayındaki toplantıyı bekleyeceğiz. Şubat ayında iyi haberler gelmesi, tahvil fonlarının getirisini cazip kılabilir. 3 Şubat’ta Ocak ayı enflasyon verileri açıklanacak. Eğer enflasyon piyasa beklentilerine göre olumlu algılanırsa tahvil fonları cazip olmayı sürdürebilir. Enflasyonun yüksek gelmesi halinde ise Şubat ayı tahvil fonları için dinlenme ya da performans kaybı ayı olarak geçebilir.
TCMB, yılın devamında 7 faiz toplantısı düzenleyeceğini açıkladı. Piyasanın öngörüsü, faiz indiriminin kademeli olacağı yönünde şekilleniyor. Bazı toplantılarda TCMB, o günün şartlarına bakarak piyasanın beklediğinden daha az faiz indirimi yapabilir veya pas geçebilir. Tahvil fonlarının yaşanacak tüm gelişmelere artı-eksi reaksiyon vereceklerini unutmamak gerekir. Kaldı ki faiz inecek öngörüsü, normalleşme programının devam edeceği ve programın daha güçlü somut sonuçlar üreteceğine odaklanıyor. Bu ön kabul geçerliliğini korumalı. Ayrıca bir de global bacak etkeni var. Dünyadaki gelişmeler de bu süreci olumlu veya olumsuz etkileyebilir.
Az önce bu fonların getiri vaat ettiklerinden bahsetmiştik ancak mutlak bir getiri durumu olmadığını da vurgulamak isteriz. Standart bir tahvil fonunun vadesi bulunmuyor, fon yöneticisi olumlu gelişmelerden fazlaca yararlanmak ve olumsuz gelişmelerden en az etkilenmek gayesi ile hareket ediyor. İyi senaryoda tahvil fonları bu yılı iyi denilebilecek getiri ile tamamlayabilir, kötü senaryo ise teorik olarak mümkün ve bu durumda yıl düşük bir verimle ve dahi anapara kaybı ile tamamlanabiliyor.
Özetle, tahvil bono fonlarının günün koşullarına uygun fonlar olduğunu düşünüyoruz çünkü likit fonlardaki verim kayıplarını yaşamak istemeyen yatırımcılar için makul ürünler olarak karşımıza çıkıyor. Bu fonlara orta vade perspektifiyle yaklaşmak gerektiği, yatırımcının risk iştahına bakılarak fonda ortalama vade seçiminin önemli olduğu ve elbette fon hesapta taşındığı sürece piyasa dinamiklerinin oynaklık gösterebileceği kritik parametreler olarak alınarak bu faktörlere göre günün modasına iştirak edilmeli.