Günün koşullarında yönetimi değiştirmek

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI [email protected]

Seçim sonrasında ülkenin yönetim biçimi ve yönetim kadrolarının değişeceği biliniyordu. Hafta başından bu yana yeni yönetim biçimi ve yeni dönemin kadroları belli olmaya başladı. Yeni yönetim biçimi az çok biliniyordu. AKP parlamenter demokratik yönetime pek sıcak bakmıyordu. Onların gönlü Cumhurbaşkanının iplerin hepsini elinde tutacağı bir “tek adam” rejiminden yanaydı. Yemin töreni ile birlikte bu yönde ilk adımlar atıldı. Sayıları azaltılan bakanlıklara yeni atamalar yapıldı. Yeni bakanlar açıklandı. Top yuvarlanmaya başladı.

Yönetim biçimini ve kadrolarını değiştirmek yeni belirsizlikler yaratır. Hep söylüyorum belirsizlik risk demektir. Artan riske özellikle finansal piyasalar tepki verir. Finansal fiyatlar yükselir.

Nitekim öyle de oldu. Bakanlar kurulunun açıklanmasıyla birlikte döviz kuru ve faiz yükseldi.

İçeride ve dışarıda bir tür memnuniyetsizlik çıktı ortaya. Aslında oldukça olağan bir durum bu. Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar misali beklenen aslanlar ortaya çıkmayınca bir gönül kırıklığı olmasında şaşacak bir şey yok.

Benim gönlümde bir aslan yoktu doğrusu. Dolayısıyla gönül kırıklığı da olmadı. Ama içime bir huzursuzluk çökmedi desem de yalan olur. Dünyanın hali malum Bizdeki kadar radikal bir değişim olmasa da dünyada da siyaset pratiği yavaşça karakter değiştiriyor. Daha benmerkezci siyasetçiler dünyayı daha otoriter daha popülist bir siyasi iklime doğru çekiyorlar. Bu süreç sakin, sulhçu biçimde yürümüyor kuşkusuz. Dünyanın merkezini oluşturan coğrafyada atışmalar ve çekişmeler yaygınlaşıyor, siyaseti bu biçimde yapmaya hevesli kadrolar öne çıkıyor. Sıcak çatışmalar sürüp gidiyor (Orta Doğu), birliktelikler bozuluyor (Brexit), ülkeler arası ekonomik ilişkiler savaş deyimi ile tanımlanan yeni boyutlar kazanıyor (ticaret savaşları). Bütün bu gelişmeler yeni bir dünyanın habercisi gibi. Her yeni dünya oluşumunun ilk biçimlenme evrelerinde olduğu gibi günümüzdeki gelişmelerin ilk adımlarında da uzlaşmazlık, itişme, çekişme ön planda. Bu sürecin bir noktada daha sert ve yaygın çatışmalara dönüşmesi de muhtemel. Bu tür çatışmaların altında yeniden bölüşüm heveslerinin yattığı da biliniyor. Yaşlı dünya bir kez daha böyle bir kulvara savrulma tehdidi altında.

Bir tür küresel olasılık bu. Ama yaklaşan her olasılık gibi bu da huzursuzluk yaratıyor. Dünyanın bu gün içinde olduğu koşullarda giriştiğimiz siyaseti yeniden dizayn etme gayreti kendi başına bu huzursuzluğu besleyen bir gelişme. Yeni bir süreç bu. Yeni hevesler, yeni aktörler, yeni hedefler söz konusu. Üstelik bütün bunlara ne kadar hazırlıklıyız, bilmiyoruz. Neye heveslenildiği henüz tam olarak açık ve net değil. Yeni hedefler ise şimdilik muğlak ve titrek.

Yer kürenin çatışma ve olası bir çözülme tehdidi altında olduğu günümüzde yeterince hazırlıklı olmadan böyle bir yola çıkmanın belirsizliği ve riski beslemesi kaçınılmaz. Oysa bizim taşıdığımız belirsizlik ve risk yükü zaten oldukça ağır. Bölgesel sıcak çatışmanın önde gelen bir aktörlerinden birisi haline geldik. Ekonomimiz hem iç hem de dış koşulları açısından oldukça sıkıntılı durumda. Türkiye ekonomisinin dengeleri uzun süredir görmediğimiz kadar bozulmuş halde. Seçim sürecinde abartılı desteklerle yüksek düzeye ittiğimiz büyümenin yaz sonrasında hızla zemin kaybedeceği tahmin ediliyor. Bol bulamaç desteklerle olmadık düzeylere zıplamış olan enflasyonun hemen ve tek hamlede düzeltilmesi de pek mümkün görünmüyor. Merkezi bütçede seçim sürecinde bozulan disiplin mali dengenin de bozulmasına neden oldu. Dış dengemizde de benzer bir tablo var. Mayıs 2018’de yapılan hesaplar cari işlemler açığımızın 5.9 milyar dolara çıktığını, yıllık (12 ay)n açığın ise 57.6 milyar dolar boyutuna ulaştığını gösteriyor. Buna karşılık net sermaye çıkışı da devam ediyor. Bu gelişmeler ciddi bir dış finansman sorunu yaratıyor, zaten gırtlağa dayanmış olan borçlanmayı default sınırına taşıma riskini de beraberinde getiriyor.

Bütün bunlar Türkiye’nin önemli bir dar boğazdan geçtiğini, ciddi riskler taşıdığını ve bunların daha da artması olasılığı olduğunu gösteriyor. Hal böyleyken siyasi rejimi, yönetimi, kadroları, kuralları, kural yapacak yol ve yöntemleri değiştirmeyi hedefleyen ve bu süreçte var olanlardan daha büyük belirsizlikler yaratan toptancı bir girişime adım atmak sizi bilmem ama bende huzursuzluk yaratmış durumda. Umarım gelişmeler beni yanıltır ve ben de huzura kavuşurum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018