Güneş enerjisiyle çalışan uçakla 25 günde devr-i alem
25. Sürdürülebilir Değişim Konferansı açılışında konuşan Güler Sabancı, “Sürdürülebilirliği ön planda tutan gençliğin eğitim ihtiyacına yön veren, işgücünü yeni bir şekilde düzenleyen sanayi politikasını dört gözle bekliyoruz” dedi. Güneş enerjisiyle çalışan ilk uzun menzilli uçak Solar Impulse’ın mucidi olan Bertnard Piccard ise politikacıların gidilecek doğru yolu görmeye ihtiyaçları olduğunu belirterek “Her zaman denemek ve düşme riskini göze almak gerekir. Yenilik eski bir inancı çöpe atmaktır. Bu durum hükümetleri de etkileyecektir” diye konuştu. Walt Disney, “Hayallerinizin peşinden gidin, her şeyin bir fare ile başladığını unutmayın” der.
Bertrand Piccard da, hayallerinin güzelliğine inanan ve bu sayede geleceği şekillendiren isimlerden birisi.
Güneş enerjisiyle çalışan ilk uzun menzilli uçak Solar Impulse’ın mucidi olan Piccard, 2015 yılında dünyanın çevresini dolaşmaya hazırlanıyor. Yani bir bakıma, yolculuğun geleceğini yazmaya.
Piccard, yolculukta çığır açacak bu macerayı şöyle tanımlıyor: “Macera illaki göz kamaştırıcı bir iş değildir, fakat sıra dışı, bizi normal düşünce ve davranışlarımızdan dışarı iten bir iştir. Macera, bilinmeyenin karşısındaki ruh halidir; kendi iç kaynaklarımızı geliştirdiğimiz bir yoldur.”
Piccard, ‘Gelecek için en iyi yolculuğu tasarlama’ vizyonuyla çalışmalarını sürdüren Brisa’nın “Yolculuğun Geleceği” temalı 25. Sürdürülebilir Değişim Konferansı için İstanbul’daydı. Kendisi ile sohbet etme şansımız oldu.
1 Mart 2015’te Birleşik Arap Emirlikleri’nden havalanıp tüm dünyayı sıfır yakıtla dolaşacak olan Solar Impulse’ın hedefi, temiz teknolojilerin hayatımızı kolaylaştıracağını, sürdürülebilir bir dünya için vazgeçilmez olduğunu kanıtlamak. Güneş enerjisi ile çalışan uçak, dünya turunu 25 günde tamamlayacak. Farklı ülkelerde etkinliklerle tanıtılacak olan bu tur, toplamda beş ay sürecek.
Solar Impulse’ın hiçbir ticari beklentisi yok, fakat aralarında ABB, Schindler gibi markaların da bulunduğu ortakları tarafından bu proje için geliştirilen yeni düşünceler ve malzemelerin önümüzdeki dönemde hayatımıza gireceği kesin.
“Aslında öncelikli hedef doğayı korumak değil, insanlığı korumak; çünkü doğa kendini korumayı biliyor” diyen Piccard’ın, cesaret, yaratıcılık ve herşeyden önce “irtifa değiştirme gücüne” dayanan macerasına kulak verelim:
Bundan sonra önemli olan radikal işlere imza atmak
“Yenilenebilir enerji kaynakları ile daha fazla nasıl enerji üretiriz diye düşünmek yerine, enerjiyi daha nasıl verimli kullanabileceğimizi sorgulamalıyız. Bugün eski teknolojiler yüzünden, üretilen enerjinin yüzde 50’sini kaybediyoruz. Türkiye’de benzinli bir araç için yatırım yapmanın anlamı yok. Ya da 3D printer üretmek için. Bundan sonra önemli olan radikal işlere imza atmak. Yeni teknolojilerle yeni işler yaratmak. Çevreyi korumak her zaman sıkıcı ve maliyetli göründü. Bu yüzden ilerleme sınırlı kaldı. Solar Impulse’ın amacı, sahip olduğumuz teknolojilerle imkansızı gerçekleştirebileceğimizi göstermek. Hayatımızdaki tüm zorluklar rağmen, denge içinde yaşamaya çalışan insanlarız. Bu dengeyi bulmak için doğru araçlara ihtiyacımız var. Hayat atmosfer gibi, çok fazla bilinmeyen unsur var. Oysa biz bilinmeyeni, soru işaretlerini sevmiyoruz. Hayatımızı idare etmek için kontrol, güç, hız, dayanıklılık kazanmaya çalışıyoruz. Oysa balon kullanırken tam tersini yaparız. Kontrol yoktur, güç yoktur; çünkü rüzgar ile hareket edersiniz. Nereye gittiğinizi bilmezsiniz, tek bildiğiniz nereden geldiğinizdir.”
Politikacılara doğru yolu göstermek lazım
“Farklı bir hayat tarzına ulaşmak için psikolojik ve felsefi olarak irtifa değiştirmemiz gerekiyor. İrtifa değiştirmek için ise ağırlık atmamız gerekir. Aynı hayatta olduğu gibi. Bugün hayatta çok fazla ağırlığımız var. Güvenlik, inançlar, dogmalar, alışkanlıklar, kabul edilmiş gerçekler bunlardan bazıları. Bunlar sadece daha ağır olmamıza yol açıyor. Eğer gidecek tek yolumuz varsa, her zaman aynı yönde hapis kalırız. Oysa biz özgürüz. Özgürlük herşeyi yapmak değil, herşeyi düşünmek demektir. Tek bir vizyonla sınırlı kalmamaktır. Diğer yolları, yaşamları denemektir. Bu bizi daha güçlü kılar. "
Yenilik eski bir inancı çöpe atmaktır
"Girişimcilik, yaratıcılık, yenilikçilik, irtifa değiştirmemizi sağlayan unsurlar. Her zaman denemek ve düşme riskini göze almak gerekir. Yenilik eski bir inancı çöpe atmaktır. İnsanlara bu değişim ihtiyacını gösterdiğinizde, bu durum hükümetleri de etkileyecektir. Politikacıların gidilecek doğru yolu görmeye ihtiyaçları var.”
Bayman: İyileştirme değil, kökten değişim lazım
Brisa Genel Müdürü Hakan Bayman sürdürülebilirlik anlayışının Brisa’nın DNA’sında olduğunu söyledi. Gelişen teknolojiler sayesinde yaşanan değişime uyum sağlamayan markaların gelecekte varolamayacağını dile getiren Bayman’ın yorumları şöyle: “Bugün herkes Kyoto'yu imzalasa bile, 10 sene içinde küresel ısınma adına sadece yüzde onluk bir iyileşme sağlayabiliriz. Dolayısıyla gerekli olan iyileştirme değil, kökten değişim. Radikal işlere imza atmamız ve sürdürülebilirlik adına yaptıklarımızı herkesle paylaşmamız lazım. İnovasyon bu süreçte vazgeçilmez önem taşıyor ama bugün inovasyonun önündeki en büyük engel kısa vadeli karlılık arayışı.”
Güler Sabancı: Yeni sanayi politikasını dört gözle bekliyoruz
Brisa tarafından düzenlenen "Yolculuğun Geleceği” temalı 25. Sürdürülebilir Değişim Konferansı’nın açılış konuşmasını yapan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, “Sürdürülebilirliği ön planda tutan gençliğin eğitim ihtiyacına yön veren, işgücünü yeni bir şekilde düzenleyen sanayi politikasını dört gözle bekliyoruz” dedi. Sabancı’nın yorumları şöyle oldu: “Dünyadaki ekonomik ve siyasi gelişmeler, çevre ülkelerde yaşananlar, iklim değişikliğinin etkileri, ülkemizdeki uzun süren seçim süreci göz önüne alındığında dirayetle uygulanan mali disiplin ile yüzde 3-4 bandında büyüme iyi bir performans olarak kabul edilebilir. Ancak gelecekte bu yeterli değil, hedefimiz; yarınına güvenen bir ülke olmakla birlikte, makro istikrari bozmadan yüzde 5-6 büyümeye ulaşmak olmalı. Dünyada katma değer zincirleri yeni teknolojilerle baş döndürücü bir biçimde değişiyor, yeni teknolojiler, inovasyon, girişimcilik; hizmet sektörü ile sanayi sektörü arasındaki sınırları kaldırıyor. Türkiye ancak bu yeni teknoloji devrimine, öncelikle sanayisi ile entegre olursa istediğimiz hızlı büyüme dönemine girebilir. Bu bağlamda, Sayın Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı açıklamaları ve Sayın Ali Babacan’ın sanayiye önem ve öncelik atfeden açıklamalarını umutla karşılıyoruz. Sanayi ve üretim uzun vadeli, sabırlı, sebatlı olmayı gerektirir. Yine Sayın Başbakan Davutoğlu’nun Türkiye ekonomisiyle ilgili konulara uzun vadeli bakış açısına sahip olduklarını söylemesi, hükümet programında önümüzdeki 2015- 2018 dönemine yönelik sanayi stratejisi çalışmasının öngörülmesi bizi çok memnun etti. Geleceğin teknolojilerini göz önüne alan, sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği ön planda tutan, dinamik gençliğimizin eğitim ihtiyacına yön veren, sermaye ve finansman alt yapımızı daha uzun vadeli düşünmeye yönlendiren, iş gücü ve vergi politikalarını atılım yapmamızı sağlayacak şekilde düzenleyen yeni bir sanayi politikasını içeren çalışmayı dört gözle bekliyoruz”.