Güneş enerjisi yatırımları 2
Geçtiğimiz hafta, güneş enerjisi yatırımlarındaki aşırı ilgi ve bunun getireceği olası sonuçlardan bahsederek bu konudaki EPDK Başkanı Hasan Köktaş’ın firmaların hesaplarını iyi yapması konusunda uyarılarını ve entegratör şirketlerin bu konudaki görüş ve beklentilerini paylaşmıştık.
Okuyuculardan gelen yorumlarda, lisanssız elektrik üretmek isteyenler başta olmak üzere konunun her kesim tarafından yakinen takip edildiğini gördük. Okuyucularımızdan gelen en büyük eleştiri devletin gerekli mevzuatları çıkarma konusunda çok yavaş davrandığı yönünde… Bazı okuyucularımız bu gecikmenin verimli alanların paylaşılması süreci olarak tanımlarken, bazı okuyucularımız ise bu gecikmenin hızlı hareket edip yanlışlıklara mahal vermek istenmemesinden kaynaklandığını söylüyor. Bazı okuyucularımız ise, devletin bu konuda yavaş davranmasının, arazi sorunlarından, şebeke altyapısına kadar birçok nedeni olduğunu belirtiyor.
Bu yazıda da üretim sürecinin içinde yer alan firmalar açısından durum ve beklentiler nasıl ona bakalım.
Güneş enerjisinde Solarfield markasıyla 65 MW’lık panel üretim kapasitesiyle ülkemizin en büyük yerli panel üretim tesisini kuran Zahit Alüminyum Yönetim Kurulu Başkanı Zahit Balbay, güneş enerjisi konusunda Türkiye’nin muazzam bir potansiyeli olduğunu ancak geciken mevzuatlar, hiçbir kontrole tabi olmadan yurda sokulan ve pazarda güven sorununa neden olan kalitesiz Uzakdoğu malları, yerli ürün sayılmak için gerekli yüzde 55’lik yerlilik katkı oranındaki hesaplama kriterlerine kadar birçok sorunun olduğunu açıklıyor.
Bütün Türkiye’de panel üretim kapasitesi 200 megavat civarında. Almanya’da kurulu güç 30 bin megavatın üzerinde. Türkiye yolun çok başında. Sektörün önü çok açık. Biz sadece yerli üretimle bunu karşılayamayız. Mutlaka yurt dışından da ithalat yapılacak.
Ancak devletlerin özel teşvikleriyle ve serbest rekabet şartlarına aykırı bir şekilde yurda sokularak yerli üreticiyi ve bu alana yatırım yapacakları batıracak ve ülkemizi güneş panelleri çöplüğüne çevirecek ürünlere karşıyız diyor Balbay.
Zahit Balbay, dünyada hücre üretiminin neredeyse tekelleştiğini ve bunların Çin, Tayvan gibi Uzakdoğu ülkelerinden temin edildiğini belirtiyor. Türkiye’de yerli hücre üretiminin de yapılabileceğini ancak bunun için ciddi teşviklerin verilmesi gerektiğini de ifade ediyor. Şu an Türkiye için önemli olanın; hücreler başta olmak üzere ithal edilecek her ürünün kalitesinin kontrol edilerek yurda sokulması ve hücrelerin de yurt içinde dünyanın kabul ettiği kalite standartlarında panel haline getirilmesi olduğunu, bunun da yetmediğini, projelendirmeden kurulumuna kadar her aşamasının kalite standartları çerçevesinde yapılmasının gereklilikten çok zorunluluk olduğunu vurguluyor.
Devletin verdiği 13,3 dolar /centin yetersiz ama ondan daha önemli olan sektörün önünün açılması. Mevzuatlar ve yönetmelikler yönünden belirsizlikler var ve yatırım yapmak isteyen birçok sanayici önünü göremediği için yatırıma başlayamıyor. Yerli üretim ile ilgili teşvikler artsın diyen Balbay, “Yerli Ürün Kullanma Mevzuatında yerli üretim olabilmesi için yüzde 55’inin yurtiçinde üretilmesi şartı var. Ancak Türkiye’de sadece cam ve alüminyum üretiliyor. Diğerlerini yurtdışından almak zorundayız. Böyle olunca da yüzde 55’lik yerli katkı payını yakalamak mümkün olamıyor. Bu iş için yapılan yatırım ve istihdamın da yerli katkı hesabına dahil edilmesi ya da oranın düşürülmesi gerekir, aksi taktirde bizim gibi üreticilerin yüzde 55’i yakalaması mümkün değil” diyor.
Devletten, genel teşviklerin yanında özel alanlara yönelik teşvikler de bekliyoruz. Örneğin, Orman köylüsüne verilen güneş enerjisinden su ısıtma sistemlerine yönelik teşvikler sayesinde ağaç kesimleri azalmış, sektör gelişme göstermiş, herkes mutlu olmuştu. Bunun gibi bizler de tarımsal ve kırsal alanlara yönelik özel teşvikler bekliyoruz. Akaryakıt kullanan motorlarla sulama vb. işler yapılacağına güneş enerjisinden üretilen elektriği kullanacak sistemler kurulsa ülkemiz için çok daha faydalı olur, diyor Zahit Balbay.
Anlaşılan yatırımcısından kullanıcısına, bankacısından, sigorta şirketlerine kadar güneş enerjisine yatırım yapan ve yapacak tüm paydaşlar, devletten kanundan yönetmelik ve tebliğlere kadar yatırım yapılabilir şekilde kuralları netleştirmesini bekliyor. Mevzuattaki netlikten sonra yapılacak yatırımlarla çok kısa zamanda Avrupa ülkelerindeki seviye yakalanacak gibi görünüyor. Bu konuda da Başta Enerji Bakanlığı ve EPDK olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlara büyük iş düşüyor.