Gündem dışarıda Fed, içeride seçim
Bankacılık sektörüne ilişkin endişeleri, alınan önlemlerle geride bırakmaya çalışan küresel piyasalar, 3 Mayıs’taki Fed toplantısı öncesinde enflasyon ve resesyon endişeleri arasında sıkışmış durumda.
ABD ekonomisine ilişkin belirsizlikler sürerken, piyasalarda dikkatler Fed’in Çarşamba günü alacağı faiz kararı (25 baz puan artırım kesin gibi) ve Fed Başkanı Jerome Powell'ın sözlü yönlendirmelerine çevrilmiş durumda.
ABD’de geçen hafta açıklanan büyüme verilerinin beklentilerin altında kalmasına karşın güçlü gelen bilançolar kısa vadede endeksleri destekledi ancak Fed toplantısı öncesinde temkinli bir bekleyiş olduğunu söylemek mümkün. Geçen hafta açıklanan makroekonomik veriler, ABD ekonomisine ilişkin belirsizliklerin sürmesine neden oldu.
Ülke ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,1 ile beklenenden daha yavaş büyürken, çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi martta yıllık yüzde 4,6 artışla beklentileri aştı.
Açıklanan bu veriler, ülkede ekonomik aktivitenin güç kaybetmesine karşın enflasyon baskısının devam ettiğine işaret etti. Enflasyonla mücadelede henüz arzu ettiği seviyeden uzaktan olan ABD Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele kapsamında atacağı adımların resesyon riskini de artıracağı beklentisi temel endişe kaynağını oluşturuyor.
Fed'in Çarşamba akşamı açıklayacağı kararında piyasa yüzde 90 ihtimalle 25 baz puan faiz artırımı beklerken bankanın haziranda ise politika faizini sabit bırakacağına yönelik beklentiler ağırlık kazanmış durumda.
Böylece Fed, son 1,5 yıllık faiz artırım döngüsünün sonuna geliyor olacak. Piyasa yılın son çeyreğinden Fed’den 2 kez faiz indirimini fiyatlıyor olsa da (opsiyon piyasalarında) mevcut enflasyon seyrin içerisinde bunun çok kolay olmadığını belirtmek gerekiyor.
Bu aşamadan sonra, zaten yakından takip edilmekte olan ekonomik veriler, başta enflasyon ve istihdam verileri olmak üzere, çok daha yakından takip ediliyor olacak. Bu paralelde bu Cuma günü açıklanacak olan Nisan ayı tarım dışı istihdam verilerinin en az Fed toplantısı kadar yakından izleneceğinin altını çizelim.
BIST cephesinde ise seçim süreci ve buna yönelik fiyatlama eğilimi belirleyici olmaya devam ederken BIST-100 endeksinde 5000 puan altında satışlar hızlandı. 1yandan 2023 ilk çeyrek bilançolarının açıklanmaya devam ettiği süreçte, finansal sonuçların seçimlerin gölgesinde kaldığını söylemek yanlış olmayacak.
Seçim sonuçlarına yönelik devam eden belirsizlik ve özellikle seçim sonrasında uygulanacak ekonomi politikaları konusundaki tedirginlik yatırımcıların hisse senetlerine temkinli durmaya devam etmesine neden oluyor.
Talebin ve hacmin oldukça daraldığı piyasada, çok büyük boyutta olmayan satışların bile kaybolan likidite nedeniyle sert fiyat hareketlerine neden olduğunu gözlemliyoruz.
Bu paralelde 5000 puanın aşağı geçilmesiyle hızlanan satışlar endeksi orta vadeli yükselen trend desteğinin altına taşırken, son 4 aylık yatay destek bölgesi olan 4500-4600 bandından olası tepki sürecini takip ediyor olacağız.
Gelecek olası tepki alımlarının bu aşama da sınırlı kalmaya devam etmesini beklerken yatırımcıların, algı fiyatlamasının hakim olduğu kısa vadeli fiyat hareketlerinden ziyade, ekonominin gerçeklerini fiyatlamada belirleyici olan orta-uzun vadeli trendlere odaklanmaları gerektiğini düşünüyoruz.
Seçime 2 haftadan az bir sürenin kaldığı mevcut süreçte volatilite yüksek kalmaya devam edecektir. Hem portföylerdeki total hisse ağırlığının hem de gün içi girilen trade pozisyon büyüklüklerinin risk-getiri dengesini gözetecek şekilde makul seviyelerde tutulması gerektiğinin altını bir kez daha çizelim.
Kısa vadeli temkinli duruşumuzu korumakla birlikte, hisse senetleri piyasasında orta-uzun vadeli ciddi fırsatların da oluşmaya başladığı kanısındayız. Bu noktada yatırımcıların ortaya çıkan bu uzun vadeli fırsatları değerlendirebilmek adına portföylerindeki nakit dengelerini iyi ayarlamaları gerektiği kanısındayız.