Güncellenen büyüme verileri!
ARKA PLAN / Mehmet Uğur Civelek Türkiye İstatistik Kurumu tarafından güncellenen sonuçlara göre gayri safi yurtiçi hasılamız, aslında yüzde 31 daha yüksek imiş; kişi başına ortalama 2020 dolar daha zenginleşmişiz? 2002 yapısal iş istatistikleri kapsamında, girişim ve yerel birime göre tamsayım ve örnekleme yöntemleri kullanılmış; derlenen veriler esas alınarak 2002 yılı arz ve kullanım tabloları hazırlanarak girdi-çıktı tablolarına dönüştürülmüş. Girişte vurguladığımız sonuç ortaya çıkmış!.. Şahsen, 2001 yılı ve sonrasında açıklanan gayri safi yurtiçi hasıla ve gayri safi milli hasıla rakamlarının gerçeği yansıtmadığını düşünen ve açıklanan verilere pek itibar etmeyen biriyim. Türkiye ekonomisinin verilerin gösterdiği oranda büyümediğini düşünüyorum; bu son açıklama da kanaatimi değiştiremedi. Genelde borçlu olanlar veya yeni borç arayanlar varlıklarının değerini ve gelirlerini şişirerek, kısa vadede kendi lehlerine avantaj sağlamaya çalışabilirler. Ülkemizde de benzer sebeplerle gerçekçi olunmadığı kanaatini taşıyorum. 2001-2007 döneminde açıklanan büyüme verileri gerçekçi değildi; hesaplamada kullanılan girdi-çıktı tablosu güncel değildi, 1996 yılına ilişkin tamsayım verileri idi; sektörel ağırlıklardaki büyük değişme ve yaratılan katma değer oranlarındaki erozyon hesaba katılmıyordu. Bu olumsuzluk bilindiği halde büyümeyi yüksek gösterdiği için uzunca bir süre kullanıldı. 2002 yılı tamsayımının çok daha önceden yapılmış ve kullanılmaya başlanmış olması gerekiyordu, fakat geciktirildi. 2008 yılı için, 2002 yılı verileri de güncelliğini kaybetti ve gerçekçi olma şansı tükendi... Türkiye İstatistik Kurumu 2002 katsayı matrisini kullanmış, fakat yüzde 31'lik bir yukarı yönde ayarlama da yapmış. Şimdi soruyorum; yukarı yönde ayarlama yapılmadan yeni girdi-çıktı tablosu ile 2002-2007 dönemine ait yıllık gayri safi yurtiçi hasılasındaki sabit fiyatlarla gelişme hızını hesaplasa idik sonuç ne çıkardı? Yanıtlayalım ortalama olarak sıfıra yakın bir büyüme rakamı olurdu. Yine soralım nasıl oluyor da eski katsayılarla hesaplanan büyüme rakamları ile yenisine göre hesaplananlar aynı düzeyde buluşuyor? Belli ki her ikisi arasındaki sapmayı minimumda tutmak ve geçmişe ve kuruma yönelik tartışmaları sınırlamak adına en ideal ayarlamayı yüzde 31 olarak iyi hesaplamışlar. Zira böyle bir sonucun tesadüf olduğuna inanmak pek mümkün görünmüyor. Eskiye göre çok daha kolay borç alınan, menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık değerlerinin anormal düzeyde şiştiği, Türk Lirası'ndaki aşırı değerlenme nedeniyle üretimde rekabet gücü çökerken kayıtdışılığın arttığı, gelir dağılımının anormal düzeyde bozulduğu, en önemlisi küresel düzeyde dolar milyarderleri arasına 35 Türk'ün girdiği bir yerde tabii ki ayarlama yapılabilir. Ama ne yapılırsa yapılsın eğilimler sürdürülebilir olmadığı için kısa sürede anlamını yitirir. Yeni rakamlara göre ülkemizde yoksulluk sınırının altında yaşayanların genel nüfusa göre oranı da herhalde yüzde 10'lu seviyelere inmiştir! Bu son oran gerçeğe ne kadar yakın ise büyüme rakamları da gerçeğe ancak o kadar yakındır... Ne diyelim çok laf yalansız, çok mal haramsız olmuyor!..