Gümüşhane'de eksi on bir derecede toplantı...
Daha önce birçok kez programladığımız halde Gümüşhane'deki iş insanlarının çağrısına yanıt veremedik. Geçen hafta Perşembe günü önce Trabzon'a uçtuk, oradan da bir kış günü Zigana'yı aşarak Gümüşhane'ye ulaştık... Yağan kar her yerde hakimiyetini ilan etmişti... Akşam karanlığı bastığında, aracımızın göstergesine baktığımda sıcaklık eksi 11'i gösteriyordu.
Yaşar Bıyıklı Eski Gümüşhane'ye bizi arabasıyla götürmek için gönüllü olduğunu söyledi... GİAD Genel Sekreteri İbrahim Bayraktar da rehberliğimizi yaptı; Eski Gümüşhane'ye gittik. Duvarın üstündeki kar yığınını karışla ölçtüğümde; 40 santimden fazlaydı...
Karşı yamaçlarda altın madeni işleten firmanın sondaj makinesinin sesi yankılanıyordu. Camisi yıkılmış taştan minareler dimdik ayakta, bu kentte yaşanmış olanlara tanıklık ederken; karşı tepede bir kilise restore edilme günlerini bekliyordu. Göçebe İskitlerden Perslere, Akkoyunlu'dan Safevilere, Dodapali Tamara'nın Gürcistan imparatorluğundan Pontus Hanedanlığına ve Osmanlı'ya Kafkasya'ya uğramış bütün büyük kavimlerin, beyliklerin, aşiretlerin, inançların, tutkuların, hırsların, savaşların ve barışların tanığı olmuş topraklardaki "insan sentezinin birikiminin" ne denli zengin olabileceğini düşündüm.
Üniversite salonuna giderken GİAD Başkanı Abdullah Yavuz'a, böylesi bir ortamda katılımın az olacağı düşüncemi aktarmak istemedim. Salona vardığımda ise gerçekten şaşırdım. Üniversitenin toplantı salonunu, neredeyse tama dolu idi... Hepsinden önemlisi de çok sayıda kadın dinlemeye gelmişti; özenlerini ve dikkatlerini toplantı sonuna kadar korudular.
Yörenin insanı olan KOSGEB Başkan Yardımcısı Hüseyin Tüysüz ile " İşbirliği, ortaklıklar ve inovasyon" panelinde görüşlerimizi aktardık.
Panelde yaptığım değerlendirmenin yazılı metnini bütün dinleyenlere dağıtıldı... Tam metin 19 Ocak 2013günü gazetemiz Dünya'da da yayımlanacak. Değerlendirmenin ayrıntısına girmek istemiyorum; ilgilenen ve isteyen internet aracılığı ile de yazılı belgeye erişebilir.
Sorunlarımızı konuşabilmenin başlı başına önemli olduğunu, asıl önemlisi ise "geleceği inşa etmeye yönelik konuşmalar olacağını" çok sık söylüyor ve yazıyorum. Gümüşhane'nin "göç veren" bir yöre olduğunu biliyorum... Bu ülke zenginleştikçe, kentleşme süreci hızlandıkça göçün kaçınılmaz bir son olduğunun da farkındayım. Ama yörenin yer altı zenginliği kadar, yerüstü zenginliğini farklı bir bakış açısıyla ele almak gerekiyor. Örneğin pestil ve kömede yapılan atılımları daha ileri boyutlara taşımanın yol ve yöntemi aranmalı; hammadde sağlanmasında başka yörelere bağımlılığı azaltacak bir meyvecilik projesine ve desteğine ihtiyaç olduğu bilinmeli... Hayvan yetiştiriciliğinde yeni anlayışın örnekleri olduğu halde, bunun büyük sermaye gerektirdiği gibi bir kanı var. Bu kanının yanlış olduğu anlatılmalı, günün koşullarına göre optimum ölçekli hayvancılıkla ilgili yöre insanını bilgilendirme kampanyası düzenlenmeli... Dar bir vadide yerleşmiş olması nedeniyle hem imar planları ile yönetiminde hem de dönüşüm imkanlarının kullanılmasında çok açık ve net bir planla tanımlanmış "gelişme stratejisine" ihtiyaç had safhada... Bölünmüş yol bittiğinde alış-veriş algısındaki değişime göre Gümüşhane esnafını hazırlama çalışmaları yapılmalı...
Bir kez giderek bir kentin nabzını tutmak zor... Bu yazıyı bir ilk adım olarak algılayın... Gümüşhane ilgi menzilimizdedir; gelecek günlerde ilçelerinde de ayrıntılı çalışmalar yaparak, geleceği nasıl inşa edebileceğimize ilişkin bilgilerimizi netleştireceğiz...
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar