Gümrük uygulamalarının lojistik sektörüne etkisi
Köşemizde zaman zaman gümrük uygulamalarının ve gümrük mevzuatının ekonomik sektörlere etkisine vermeye
çalışıyorum.
Bu hafta lojistik sektörünün gündem alması biraz da 24-27 Kasım 2011 günlerinde 5. yapılmakta olan Logist
Eurasia 2011 fuarıdır. Türkiye coğrafyası dikkate alındığında doğal bir lojistik üs olma yolunda elverişli koşulların
elimizin altında olduğu gözüküyor. Durum böyle ama deniz ve demir yollarını istenilen düzeyde kullanamadığımızı da
söyleyebiliriz. Özellikle dünya ölçeğinde büyük kapasiteli limanların bugüne kadar devreye alınmaması bir eksiklik
olarak gözüküyor.
Esasen, gayrisafi milli hasılanın hatırı sayılır bir bölümünü (%10) oluşturan bu sektörün bazı alanlarında neredeyse
yüzde seksenlere varan oranda katma değer yaratıldığı biliniyor. Sektörün istihdam potansiyeli sürekli yükseliyor.
Bu alanda eğitim veren kuruluşlar çoğalıyor. Sektör dünya ortalamasının çok üstünde bir büyüme ivmesi yakalamış
durumdadır. Bunun sonucu olarak yabancı şirketlerin ilgi alanı doğal olarak Türkiye'ye kayıyor.
Diğer taraftan Türkiye'de Gümrük Birliği sürecinin işleyişi ile birlikte gümrük alanında mevzuatın AB ile
uyumlaştırılması çalışmaları neredeyse en üst seviyelere ulaşmaya başlamıştır.
Mevzuat alanında sürekli bir değişimin olması kaçınılmazdır. Bu durumun özellikle bu alanda faaliyet gösteren
şirketlerimizin uluslararası rekabet gücünü arttırıcı yönde realize edilmesi milli menfaatlere uygun düşecektir.
Ülkemizin bulunduğu coğrafya sadece AB kurallarını değil diğer etkenleri de göz önüne almamızı gerektiriyor.
Gümrük mevzuatının dinamikliği kuşkusuz sahadaki uygulamalara da yansıyor. Özellikle uluslararası
taşıma-yükleme-boşalma-liman hizmetleri-depolama hizmetleri ve taşıtlara, sahiplerine, acentelerine ve eşyaya
yönelik gümrük uygulamaları saymakla bitmez. Kuşkusuz bu alanda gümrük idaresi dışında başkaca kamu
kuruluşların ve özel işleticilerin uygulamaları da mevcuttur.
Dolayısıyla, sektörde hizmet verenlerin özellikle muhatap oldukları kamu kurumlarının koordineli bir çalışma
içerisinde olmasını beklemeleri normaldir. Keza; uygulamalarda günübirlik değişimlerin baş döndürücü sıkıntılar
yaratacağı da bilinmelidir.
Özet beyan -TIR karnesi - CMR - Konşimento - Manifesto gibi işlemlerin 5 dakikada bitirildiği/bitirileceği gümrük
hizmetlerinde süre standartları belirtilmiş bulunuyor. TIR karnesi - fatura - CMR - pasaport - araç ruhsatı (çekici,
dorse) - taşıma yetki belgeleri - firma vekâletnamesi - TIR karnesi onay belgesi-yabancı araçlardan yol geçiş
UBAK belgesi-NATO beyannamesi- ATA karnesi -transit beyannamesi, tescil işlemleri 5 dakika, muayene
işlemleri en az 30 dakika İle 1 iş günü arasında sürede bitireceği belirtiliyor.
Her gümrük idaresinde bu sürelerin geçerli olduğu söylenemez. Altyapı ve elektronik sistemler bu
standardizasyonun sağlanmasına henüz elvermiyor. Acilen yatırımlar yapılması gerekiyor. AB ile transit taşımacılıkta
sağlanmaya çalışılan entegrasyonu kendi gümrük idarelerimiz arasında tam olarak uygulamamız gerekiyor.
Özet beyan vermek suretiyle eşya boşaltılmasının yarattığı hukuki sakıncaları gidermek için yapılan çalışmalar
yetkilendirilmiş gümrük sistemi güçlendirilmiş ve özellikle antrepolara eşya boşaltılması ve buralardan çıkarılması
bakımından antrepo rejimi uygulamaları daha da reel halele gelmiş bulunuyor. Keza; araçların boşaltmasında geçen
sürelerin günlerle ifade ediyor olması sorununun çözümüne yönelik gümrük idaresince yapılan çalışmalar olumlu
neticeler veriyor. Bununla birlikte bu konudaki şikâyetlerin henüz tam olarak giderilmiş olduğu söylenemez.
Limanlara giriş ve çıkış sürelerinin uzunluğu konusunda da tatminkâr uygulamalara hız kazandırılması gerekiyor.
Araç ve içindeki eşyaların kontrolünde risk analizlerine dayalı örnekleme yöntemi ile kontrol sisteminin daha da
etkin hale getirilmesi gerekiyor.
Sektörün sorunları saymakla bitmez… Önümüzdeki yıllarda parlak bir gelecek vaat eden bu sektörde faaliyet
gösterenlerin morallerinin yükseltilmesi bakımından kamu otoritelerinin sektör temsilcileri ile sık sık bir araya
gelmeleri ve düzenlemeler yapılırken ticari ve pratik hayattaki koşulların doğru olarak algılanması yararlı olacaktır.
Böylelikle sektör uygulamaları milli menfaatlerimiz doğrultusunda realize edilmiş olabilir.