Gümrük kıymetini korsanlık fiilleri etkiler mi?

Hasan AKDOĞAN
Hasan AKDOĞAN GÜMRÜK VE DIŞ TİCARET [email protected]

[email protected]

Somalili korsanların Aden Körfezi'nden geçen gemilere saldırıda bulunarak gemileri yağmaladıkları veya gemiyi kaçırarak karşılığında fidye istediği yönünde haberleri herkes izlemiştir. Korsanlık faaliyetleri ağırlıklı olarak Aden Körfezi'nde görülmekle birlikte bu tür faaliyetlere Kızıldeniz, Doğu Afrika kıyıları (Tanzanya, Kenya, Somali), Nijerya (Lagos ve River Delta), Malaca Boğazı, Singapur geçişi, Endonezya, Filipinler-Çin Denizi, Brezilya ve Peru gibi bölgelerde de görülebiliyor.

Korsanlık faaliyetleri ticaret yolların değişmesine ve sigorta giderlerinin artmasına neden olarak maliyetleri arttırıyor. Korsanlık faaliyetleri nedeniyle navlun ve sigorta giderleri artan ithalatçıların korsanlık ücreti gibi adlar altında sigorta ve taşıma şirketlerine ödedikleri ücretlerin gümrük kıymeti karşısındaki durumu da tartışma konusu olabiliyor.

Korsan saldırılarının yoğun olduğu bölgelere yolculuk yapan ve muhtemel tehlikeden kendilerini korumayı hedefleyen donatanlar, kiracılar ve işletmeciler, sigorta şirketlerinden "K&R", "Kidnap and Ransom Policy" şeklinde kuvertür almak durumunda kalabiliyorlar.

Bu nedenle maliyeti artan nakliye şirketleri navlun ücretlerine zam yapmakta ya da corsair fee/piracy cost/piracy charge/korsanlık ücreti gibi adlar altında ayrı bir kalem olarak tahsilât yapabiliyorlar.

Keza; ithalatçılar da, ithal ettikleri malları korsanlık faaliyetlerine karşı da sigortalattırmak zorunda kalabiliyorlar. Bu durum sigorta şirketlerine ödenen primlerin de artmasına neden oluyor.

Gümrük kıymeti nedir?

Eşyanın gümrük kıymeti, gümrük tarifesinin ve eşya ticaretine ilişkin belirli konularda getirilen tarife dışı düzenlemelerin uygulanması amacıyla, 4458 Sayılı Gümrük Kanunu'nun gümrük kıymeti ile ilgili bölümde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymet olup, bu kıymet; ithale konu eşya üzerinden advalorem sisteme göre gümrük vergisinin hesaplanmasına esas teşkil edecek değerdir.

4458 Sayılı Gümrük Kanunu'na göre, ulusal ve uluslararası düzenlemeler çerçevesinde bu değer, gümrük tarifesinin ve eşya ticaretine ilişkin belirli konularda getirilen tarife dışı düzenlemelerin uygulanması amacıyla; satış bedeli, aynı eşyanın satış bedeli, benzer eşyanın satış bedeli, indirgenmiş kıymet yöntemi ile hesaplanmış kıymet yöntemlerinin sırasıyla uygulanması yoluyla tayin ve tespit olunmaktadır. Sadece indirgenmiş kıymet yöntemi ile hesaplanmış kıymet yönteminin sırası değiştirilebiliyor. Sayılan yöntemlerle belirlenemeyen ithale konu eşyanın gümrük kıymeti 'Son Yöntem'e göre belirleniyor.

Satış bedeli, Türkiye'ye ihraç amacı ile yapılan satışta, fiilen ödenen veya ödenecek fiyattır. Fiilen ödenen veya ödenecek fiyata, GATT'ın 7. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma'nın 8. maddesinde (aynı hükümlerin yer aldığı Gümrük Kanunu'nun 27. maddesinde) sayılan unsurlar ilave edilmekte, Ek-1 Yorum Notlarında (aynı hükümlerin yer aldığı Gümrük Kanunu'nun 28. maddesinde) sayılan unsurlar, ithale konu eşyanın fiilen ödenen veya ödenecek fiyatından ayırt edilebilmeleri koşuluyla ilave edilemiyor.

İthalatta KDV Matrahı nasıl etkileniyor?

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun "İthalatta Matrah" başlıklı 21. maddesine göre, ithalatta KDV matrahı;

İthal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymetine, (gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değerine, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değerine)

1-İthalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve payların,

2-Gümrük beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan diğer giderler ve ödemelerden vergilendirilmeyenler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin,

Eklenmesi suretiyle bulunacak büyüklük olarak belirlenmiştir.

Kanun koyucu "c" fıkrasında bulunan "diğer giderler" ve "gibi" ifadeleriyle herhangi bir sınırlama yapmayarak ithal edilen mal için yurtiçinde veya yurtdışında yapılan vergilendirilmemiş tüm giderlerin en sonunda, ithalat anında vergilendirilmesini öngörmüş, iç piyasada üretilen malın maliyeti içerisine giren tüm ödemelerden KDV alınmasında olduğu gibi ithal edilen malın maliyetine giren tüm ödemelerin de vergilendirilmesini amaçlamıştır. Böylelikle ithalat ile iç piyasa arasında eşitliği ve tarafsızlığı sağlamıştır. İthal edilen mal için yapılan tüm giderlerin ithalat anına kadar vergilendirilmeyişinin nedeni, eşyanın ithal edilmeyerek serbest dolaşıma giriş rejimi dışında mahrece iadesi, transit rejimi, gümrük antrepo rejimi gibi diğer rejimlere tabi tutulabilme imkanı sağlanması olarak söylenebiliyor.

Bu itibarla, gümrük kıymetinin ve KDV matrahının aşağıdaki diyagramda yer aldığı gibi birbiri içine geçmiş daireler şeklinde olduğunu gösteriyor.

Gümrük kıymeti ve KDV matrahı

Bu şekle bakıldığında;

1) Dairelerden en içte olanının serbest dolaşıma giriş beyannamesi üzerinde beyan edilen CIF bedel (gümrük kıymeti) olduğu, bu dairenin aynı zamanda 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun  21/a maddesine de isabet ettiği,

2) İkinci dairenin CIF bedele 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 21/b maddesi uyarınca yapılan eklemeler (ithal edilen eşya için ödenen vergi, resim, harç, fon) olduğu,

3) En dıştaki dairenin ise ithal edilen eşya için limanlarda, gümrüklü sahalarda, serbest bölgelerde vs. yerlerde beyannamenin tescil tarihine kadar yapılmış giderler (Yurtiçi giderler: antrepo, tahmil, tahliye, depolama, tartı vs; Yurtdışı: yurtdışı liman giderleri, ex works teslimlerde ödenen ihracat vergileri vs) ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler olduğu, 

Tüm bu eklemeler yapılarak ulaşılan en dış dairenin ithalatta KDV matrahı olduğu anlaşılıyor.

Yani, ithal edilen eşya için serbest dolaşıma giriş beyannamesinin tescil tarihine kadar yapılan tüm giderler mal bedeli üzerine yapışarak KARTOPU misali büyümek suretiyle ithalatta alınan KDV'nin matrahını oluşturuyor.

Nakliye ve sigorta giderlerinin gümrük kıymetine etkisi

İthal eşyasının fiilen ödenen veya ödenecek fiyatına ilave edilecek unsurların sayıldığı 4458 Sayılı Gümrük Kanunu hükmü şöyledir;

"28 inci maddenin (a) bendi hükmü saklı kalmak üzere, ithal eşyası için Türkiye'deki giriş liman veya yerine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderleri ile eşyanın giriş liman veya yerine kadar nakliyesi ile ilgili olarak yapılan yükleme ve elleçleme giderleri"

Bu hüküm uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi ile Türkiye'nin anlaşmalarla dahil olduğu gümrük birliği gümrük bölgelerine giriş yerine varışından sonra yapılanlar hariç ithal eşyası için Türkiye'deki giriş liman veya yerine kadar yapılan nakliye ve sigorta giderleri ile eşyanın giriş liman veya yerine kadar nakliyesi ile ilgili olarak yapılan yükleme ve elleçleme giderleri gümrük kıymetine girmektedir.

Aynı şekilde taşıma ve sigorta şirketleri tarafından kanal geçiş ücreti (Süveyş Kanalı geçiş ücreti gibi), savaş riski (Herhangi bir savaş durumunda mallarda olabilecek kayıpların sigortalanmasıdır), sıkışıklık primi (Limanların doluluklarının yüksek olduğu dönemlerde taşıma şirketlerince tahsil edilir), yüksek sezon maliyeti (Bir sektörün en faal olduğu zaman veya mevsimde alınan ilave bedel),  ağır tonaj farkı (havaleli eşyalar için alınan ilave bedel) gibi adlar altında tahsil edilen paralar da sigorta ve navlun gideri olarak değerlendiriliyor ve gümrük kıymetine dahil edilebiliyor.

Netice olarak; korsanlık fiilleri nedeniyle gerek sigorta gerekse de nakliye şirketlerince tahsil edilen ücretler nakliye ve sigorta giderleri olarak değerlendirilip gümrük kıymetine dahil edilebiliyor. İthalatçıların nakliye ve sigortalama maliyetlerinin artmasına neden olan korsanların, ithalat dolayısıyla ödenen verginin de yükselmesine neden oldukları anlaşılıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar