Gümrük, Dahilde İşleme Rejimi’ni gözden geçiriyor
Sayın okurlar, gümrüklerde son zamanlarda denetimler arttırıldı. Yıllık standart denetim programlarının yanı sıra özellikle sektörel bazda denetimlerin de sıklaştırıldığı görülüyor. Gümrük idaresinin taşra teşkilatının yaptığı denetimler ile müfettişler tarafından yapılan sonradan kontrol denetimleri belirli noktalarda paralellikler gösterse de müfettiş denetimlerinin çok ayrıntılı olduğunu şirketlerimiz artık görüyorlar.
Özellikle kurumsal şirketler, bu tip denetimleri önemsiyor ve yaptıkları ticari faaliyetlerde riskli alanların kalmaması için tedbirler alıyorlar. Bu tedbirler çeşitlilik taşıyor. Öncelikle mevcut işlemlerinin gümrük ve dış ticaret mevzuatı açısından çek edilmesi ve muhasebe sistemi ile uyumlaştırılmaması yolu seçiliyor.
Çek etme işlemini de uzman kişilerin yapması gerektiğini şirketlerimiz artık biliyorlar.
Son günlerde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nca yapılan uygulamalar şirketleri oldukça hareketlendirmişe benziyor. Şimdilik seçilen gıda, tekstil ve demir çelik sektöründe birçok ürün mavi hattan kırmızı hatta düşürülmeye başlandı. Gümrükteki kontrollere istinaden yazılı ve görsel basında da bu konuda ciddi anlamda haberler başladı.
Dolayısı ile şirketlerinizin sistemini ve uygulamalarını, gümrük ve dış ticaret mevzuatı açısından muhasebe ve kullanılan belgeler bazlı olarak denetlemek yararlı olacaktır.
Gazetemizde yer alan haberde de belirtildiği gibi denetimlerin bu üç sektörle sınırlı olmayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Dahilde İşleme Rejimi uygulandığından beri ihracatımızın artmış olması bir gerçektir. Kuşkusuz ithalatta da artış olmuştur. İki kanat arasındaki denge ve yurtiçinde yaratılan katma değer konusunda Ekonomi Bakanlığı’nın uzmanları ne gibi çalışmalar yapmıştır. Bunun kamuoyuna sunulması ve bu anlamda şeffaf olunmasında yarar bulunuyor. Yoksa şehir efsanelerinin yayılması kaçınılmaz oluyor.
Bu rejimi ihlal edenlerin tespiti Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı tarafından zaten cezalandırılmaktadırlar. Suistimalleri gerekçe göstererek ihracat işlemlerinin uzamasının önüne geçilmesinin bir yolu mutlaka acilen bulunması gerekiyor. Netice itibariyle, ihracatın ülkemiz için önemini bilmeyen yoktur.
Gazetemizde yer alan haberde; “..Türkiye’de yapılan ithalatın tutar bazında yıllık yüzde 12-15’i DİR kapsamında yapılıyor. Gerçekleştirilen ihracatın ise yine tutar bazında 40-50 aralığındaki kısmı, DİR ile ithal edilmiş ürünlere bağlı yapılan ihracattan oluşuyor…” şeklindeki değerlendirmeyi dikkate almakta yarar bulunuyor.
Gazetemiz yetkilileri konunun muhataplarından da bilgi almış bulunuyorlar. Bunlardan, İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi “Kurunun yanında yaş da yanmasın. Genelde bu tür uygulamalarda herkesin canı yanar. Bu kadar zor dönemden geçerken işlerin sekteye uğramaması gerekiyor” diyor. Keza;”..son gelişmelere bakıldığında sistemin daha da zor hale getirileceğini beklediklerini, bunun tüm ihracatçılara sıkıntı yaratacağını, üç tane kaçakçı var diye herkesin önü kesilmemesinin gerektiğini” de belirtiyor.
Öte yandan, Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel Yayan da “İhracat yapmak için DİR kapsamında ithal edilen ürünleri iç piyasaya sürüyorlar. Sonra yükümlülüklerini yerine getirmek için de iç piyasadaki ürünü dışarıya gönderiyorlar. Dışarıdan alınan ürün düşük kaliteliyken, dışarıya kaliteli ürün gidiyor. DİR için yapılacak incelemenin kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor” diyor.
Her yönüyle ince ince düşünülmesi gereken ve Ekonomi Bakanlığı ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın birlikte çalışması gereken bu konuda umarım ülke yararına sonuçlar alınır.