AB ile olan gümrük birliğimiz güncelleniyor
Bu yıl içinde Avrupa Birliği (AB) ile mevcut Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için müzakerelere başlanacak. 01.01.1996 tarihinde yürürlüğe giren ve tam üyelik için ara bir aşama olması planlanan Gümrük Birliği’nin üzerinden 19 yıl geçti. Bu süre zarfında iki taraf için ihtiyaçlar ve uygulamalarda değişiklikler yaşandı ve bu nedenle de anlaşmanın tekrar gözden geçirilmesi kaçınılmaz oldu. Ayrıca Ekonomi Bakanlığı tarafından yapılan AB Etki Analizi sonuçlarına göre; olumsuz yönde etkilendiğimiz alanları giderecek şekilde genişletilen bir anlaşmanın milli geliri %1,44, ihracatımızı %3,2 ve ithalatımızı %3,02 oranında arttıracağı öngörüldü.
Bu nedenle de mevcut anlaşmanın gözden geçirilmesini, olumsuz etkilendiğimiz alanların giderilmesi ve ekonomik gelişme için bir fırsat olarak görebiliriz. Bu çalışmalarda AB’nin Türkiye olmadan bir Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalamasının önüne geçilmesi, TIR kotalarının artırılması ve tarım ürünlerinin anlaşma kapsamına alınması gibi konular öne çıkıyor. Ancak bu yazıda sadece serbest ticaret anlaşması konusuna değineceğiz.
AB en büyük ticaret ortağımız
Dış ticarete ilişkin verilere bakıldığında AB’nin en büyük ticaret ortağımız olduğu görülüyor. 2016 yılında toplam ihracatımızın %48’i AB’ye (68,3 milyar $), toplam ithalatımızın %39’u (77,6 milyar $) ise AB’den gerçekleşti. Son 6 yıla ilişkin veriler aşağıdaki tabloda yer alıyor:
Son 10 yıl içinde ülkemize yapılan doğrudan yatırımların yaklaşık %60’ı AB’den geldi. Bu kapsamda otomotiv sektörü başta olmak üzere birçok AB şirketi ülkemizde yatırımlar gerçekleştiriyor.
Ayrıca, Gümrük Birliği’nin ticaretin gelişmesinin ötesinde rekabet gücü ve verimlilik gibi konularda da etkileri oluyor. Bu anlaşma sonucunda bir tam üyelik beklentisi olduğu için ticaret anlaşmasından önce AB değerlerine entegrasyonun da arttığı görülüyor.
AB’nin Türkiye olmadan STA imzalamaması gerekir
Gümrük Birliği’nin güncellenmesinde ülkemiz açısından en önemli başlık, AB’nin bizi taraf etmeden Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalamasıdır. Tam üye olmadığımız için AB, STA görüşmelerinde biz yokmuşuz gibi davranıyor ve yapılan/yapılacak STA’larda bizim özel durumumuzu dikkate almıyor. Bu durum da Gümrük Birliği Anlaşmamız nedeniyle ekonomimize ciddi anlamda zarar veriyor. Örneğin; AB, Meksika ve Güney Afrika ile STA imzalamış ve Türkiye bu STA’lara taraf olamadı. Bu ülke menşeli ürünler, STA kapsamında sıfır veya indirimli vergi ile AB’de serbest dolaşıma giriyor. Bu ürün için bir gümrük vergisi olmasına rağmen A.TR Dolaşım Belgesi (Avrupa Birliği ve Türkiye arasında eşyanın serbest dolaşımda gösteren bir belge) ile ülkemize ithal edildiği durumda herhangi bir gümrük vergi tahsili yapılmıyor.
Bunun ötesinde, mal ticaretinde ve yatırımlarda AB lehine bir trafik sapmasına neden oluyor. Çünkü maliyet avantajı AB lehine olduğu sürece ya yatırım yeri seçiminde AB ülkeleri ya da yeni projeler kararı verilirken AB’de faaliyet gösteren fabrika veya şubeleri tercih ediliyor.
Yakın zamanda bu olumsuz durumu ortadan kaldırma adına bazı düzenlemeler yapıldı. Bunlardan en önemlisi ve kamuoyunda Mercedes vergisi olarak da bilinen Güney Afrika menşeli binek otomobillerden A.TR ile ithal edilse bile %10 gümrük vergisi tahsil edilmesidir. Bir diğeri de AB’den A.TR Dolaşım Belgesi ile ithal edilen (serbest dolaşımda olan) eşyalardan (tekstil, ayakkabı, küçük ev aletleri gibi), başka ülke menşeli ise ilave gümrük vergisi tahsil edilmesidir.
Ne yapılmalı?
Gümrük Birliği’nin gözden geçirilmesinin “kazan-kazan” felsefesi ile yapılması ve 19 yıldır uygulanan anlaşmadan dolayı yaşanan olumsuzlukların giderilmesi yönünde bir iddia ile masaya oturulması gerekiyor. Özellikle AB tarafından Türkiye olmaksızın Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) imzalanmaması en önemli başlıklar arasında yer alıyor. Bu noktada da AB’nin bir STA yapması durumunda ya bizim doğrudan taraf olmamız ya da Gümrük Birliği’ne yönelik özel bir düzenleme yapılması gerekiyor.