Gümrüğe takılmayın
Uzun bir süredir kendi mesleğim de olan gümrükler ve gümrük müşavirliği konularına değineyim istiyordum, hazır geride bıraktığımız hafta içinde Dünya Gümrük Günü de olunca, bir de üzerine İTO’da salı günü “Gümrüklerde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konulu bir etkinlik gerçekleşince bana da fırsat doğmuş oldu. Önce, başta Ticaret Bakanlığı çalışanları olmak üzere tüm gümrük emekçilerinin bu önemli gününü tüm kalbimle kutluyorum.
Dünya küreselleşiyor, globalleşme artıyor, sınırlar kalkacak ve gümrüklere gerek olmayacak. Zannederim artık bu tezi savunan ve peşinde koşan kalmamıştır. Bilakis dünya ticareti artarken, öte yandan korumacılık ve milliyetçilik bir hayli yükselişte. Bu da gösteriyor ki gümrükler her zaman var olacak.
Yeter ki şeffaf olsun, yeter ki teknolojinin nimetlerinden maksimum seviyede yararlanılsın, yeter ki ticaretin hızını kesmesin. Gümrükler ülkelerin kayıt dışı ticaretle mücadelelerinde hem vergi kaybı olmaması hem adil ticaretin sağlanabilmesi hem de haksız ticaretin engellenebilmesi açısından çok önemli bir role sahip. Geçtiğimiz yıl Ticaret Bakanı Ömer Bolat bir konuşmasında, “Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın en büyük yardımcısıyız Türkiye’de toplanan vergi gelirlerinin yüzde 30’u gümrüklerde toplanmaktadır” derken, aslında ülke ekonomisinde gümrüklerin ne denli önemli bir başka fonksiyonuna daha dikkat çekmişti.
Ne yapsak da gümrüğe takılmasak
Salı günü İTO hınca hınç doluydu. İTO Meslek Komitesi ve benim de üyesi olduğum İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği kapsamlı bir içerik oluşturmuş; sadece gümrük değil, ithalat, ihracat, ürün güvenliği, muhafaza ve risk gibi tüm önemli birim yöneticilerini de bu panele davet etmişlerdi. Ticaret Bakan Yardımcısı Sn.Sezai Uçarmak da bizzat iştirak etmesi de anlamlı idi. Salonun hınca hınç dolu olması, ister istemez soru ve sorunun çok olduğunu ortaya koyuyordu. Belki yüzden fazla soru toplandı; bir kısmı cevaplandı, ama bir kısmına zaman yetmedi.
En önemli mesajlardan birisi, eşyaların gümrüğe takıldığını zannedenlerin, diğer bakanlık regülasyonlarından ötürü ithalat işlemlerinin uzamasını gümrüğe mal etmemeleri gerektiği hususuydu ki buna katılmamak mümkün değil. Her zamanki gibi süreler, kağıtsız ve elektronik ortamda işlerin yürütülmesi gerektiği, maliyetlerin düşürülebilmesi için oluşan mesai ve yolluk gibi masrafların daha kontrollü olması gibi başlıklara değinildi. Aslında konu yalnızca gümrükler değil, dış ticaret politikamızın bütünü idi.
İğne ve çuvaldız
Birlikte düşünelim. Böyle bir panel örneğin Almanya’da yapılsa idi salon dolar taşar mıydı? Uzun yıllara dayalı mesleki ve akademik tecrübem asla dolmazdı diyor. Peki o halde bizdeki sorun acaba nerede. Firmalarda hiç mi hata yok, iğneyi hiç mi kendimize batırmayalım; batıralım elbet. Sorunların ve gecikmelerin ağırlıklı ithalat işlemlerinde olduğu düşünüldüğünde iğneyle başlayıp çuvaldıza geçelim.
Firmalar gelecek eşyalarının gümrük tarife pozisyonunu biliyor ve mevzuat gerekliliklerini de önceden öngörebiliyor olmasına rağmen, gerekli olan dökümanları baştan temin edip tüm hazırlıkları yapmak yerine, kervanı yolda düzmeyi ve işi biraz tesadüflere bırakmayı tercih ediyorlar. Elbette bu konuda çok bilinçli ve sistemli firmalar mevcut; sözüm onlara değil. Oysa ki alınacak tedbir son derece net. Gelelim çuvaldıza, ithalat işlemlerinde gümrük haricinde çok sayıda muattap kuruluşumuz mevcut.
TSE gibi, Tarım Bakanlığı gibi, yahut Sağlık Bakanlığı gibi kurumların iyi niyetlerinden en ufak şüphe duymasak da, denetim elemanları ve ekipmanlarının yetersiz olabilmesi ve zaman zaman da yeknesaklık problemleri yaşanması süreleri uzatırken firmalarda da “gümrüğe takıldık” ön yargısını değiştirmiyor. Hep beraber bu konularda iyileştirmeler yapabilme adına bu tür toplantılar son derece yararlı olsa da, ilgili kurumların da bir masanın etrafında oturması şart. Benim de başkanı olduğum dernek kimliğimle katılım sağladığım Ticaretin Kolaylaştırılması Komitesi de bu konuda bizlere önemli bir fırsat sunuyor.
Gümrüklerle ilgili yapısal iyileştirmeler, mevzuatların sadeleşmesi, Gümrük Müşavirliği çalışanlarının limanlara rahatça girebilmesi, yeşil pasaport hakkı, sınav sisteminin sınırsız hakka kavuşturulması, Oda olabilme konusundaki engellerin aşılabilmesi, Kabahatler Kanunu’nun yarattığı sıkıntılar ise böylesi önemli ve mensubu olduğum güzide mesleğin beklentileri. Mesleğin saygınlığını ve niteliğini arttırma konusunda da firmalarla ve devletle daha fazla işbirlikçi olmak da elbette olmazsa olmazlardan. Tüm bunları başardığımızda emin olun hiçbirimiz gümrüğe takılmayız.