Güçlü yıllık büyüme rakamları gelecek dönem için ne anlama geliyor?

Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ
Prof. Dr. İbrahim ÜNALMIŞ EKONOMİ NOTLARI [email protected]

Türkiye İstatistik Kurumu 2023 yılı üçüncü çeyrek milli gelir büyüme oranlarını dün açıkladı. Yıllık büyüme beklentisi %5.5 seviyesindeyken açıklanan yıllık büyüme oranı %5.9 oldu.

Yıllık büyümeyi sürükleyen sektörler %8.1 ile inşaat, %5.7 ile sanayi ve %5.1 ile finans ve sigorta faaliyetleri oldu. Harcama yöntemi ile baktığımızda zincirlenmiş hacim endeksine göre hanehalkı tüketimi yıllık %11.2 arttı. Sabit sermaye harcamalarındaki artış %14.7 seviyesinde. Devletin nihai tüketim harcamaları %5.3 artarken, ihracat %1.1, ithalat %14.5 arttı.

Çeyreklik veriler ise ekonomik aktivitenin son dönem gidişatı hakkında bizlere daha fazla bilgi veriyor. 2023 yılının ikinci çeyreğinde %3.3 olan çeyreklik büyüme oranı %0.3’e gerilemiş durumda. Hanehalkı tüketim harcamaları çeyreklik bazda %1.7 daralırken devletin nihai harcamaları, %1.8, gayrisafi sabit sermaye oluşumu %5.4 artmış durumda.

Mal ve hizmet ihracatı %5.4 büyürken ithalat %2.3 büyüdü. Dolayısıyla hanehalkı harcamalarındaki artışın hız kestiğini bunun da çeyreklik büyüme rakamını aşağıya çektiğini söyleyebiliriz. Yıllık büyümeye en yüksek katkıyı %7.7 ile hanehalkı tüketimi yaptı. Yatırımların katkısı %3.4, kamu harcamalarının katkısı %0.7 oldu.

Net ihracat büyümeyi %2.6, stoklar %3.2 aşağı çekti. Dolayısıyla her ne kadar son çeyrekte etkisi azalsa da, yıllık bazda iç tüketim kaynaklı büyümeye devam etmiş olduk. Ücretlerin milli hasıladan aldığı pay üçüncü çeyrekte %29.3 olarak açıklandı. 2022 yılının ikinci çeyreğinde gerçekleşen %21’lik seviyeye göre 8.3 puanlık bir iyileşmeye işaret ediyor. Diğer taraftan, ücretlerin aldığı pay hâlâ pandemi öncesindeki seviyesinin yaklaşık 2 puan altında.

Açıklanan veriler gelecek dönem için ne söylüyor?

 Dördüncü çeyrekte TCMB’nin sıkı para politikası uygulamasının etkilerini görmeye başlayacağız. Kredi kartı kullanımı verileri eylül ve ekim aylarında gerilemeye işaret ediyor.

Dolayısıyla tüketim harcamalarının önümüzdeki aylarda kademeli olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Kredi maliyetlerinin artması tüketici kredisi talebi üzerinden toplam talebi azaltmaya başladı. Mevduat faizlerindeki artışın da önümüzdeki dönemde TL tasarrufları daha fazla teşvik etmesi ile birlikte tüketim talebinin öncelikle dayanıklı tüketim malları, mobilya ve hazır giyim gibi sektörlerde olmak üzere gerilemesi beklenir.

Yatırımların son dönemdeki seyri dikkat çekici. Özellikle makine-teçhizat yatırımlarındaki yıllık %23.7’lik artış yatırım iştahının güçlü olduğunu gösteriyor. Talep koşullarının güçlü seyrettiği ortamda yatırım iştahının güçlü seyretmesi normaldi. Fakat, önümüzdeki dönemde iç talepte beklenen yavaşlama ve ana ihracat pazarlarımızdaki zayıf talep yatırım iştahının son çeyrekte düşebileceğini düşündürüyor. İnşaat sektöründe gözlenen %7.9’luk büyüme ise 2021 yılından bu yana gördüğümüz en yüksek yıllık büyüme rakamı.

Bir yandan deprem bölgesindeki inşaat aktivitesi diğer taraftan kentsel dönüşüm projelerinin yarattığı ivme ile inşaat sektörünün önümüzdeki dönemde de temkinli bir büyüme patikası takip edeceğini düşünüyoruz. Hâlihazırda Avrupa gibi ana ihracat pazarlarımızda talebin yavaşlamasının etkilerini görmeye başladık.

Bazı sektörlerde %10’u bulan ihracat daralmasından söz edildiğini gözlemliyoruz. TCMB reeskont kredilerinin faizlerini sabit tutarak ihracatın finansmanı konusunda destek olmaya çalışıyor. Fakat böyle bir ortamda şirketler için temel stratejinin alternatif ihracat pazarlarının aranması olduğunu düşünüyoruz.

Daralan iç ve dış talep ortamında neler yapılabilir?

 Son dönemde verimlilik kavramını daha çok duymaya başladık. Esasen verimlilik konusu bir süredir ekonomi alanındaki tartışmalarda pek yer bulmuyordu. Bunun nedenlerinin enflasyonun altında kalan finansman maliyetleri ile güçlü iç ve dış talep olduğunu düşünüyoruz. Son döneme damgasını vuran bu gelişmelerin şirketleri verimlilik kavramından uzaklaştırması çok şaşırtıcı bir gelişme değil.

Fakat finansman maliyetleri artık makroekonomik dengeler ile uyumlu seviyelere doğru ilerliyor. Dolayısıyla, selektif kredi sağlanması dışında, şirketler için ucuz finansman imkânı ortadan kalkıyor. İç ve dış talebin de önümüzdeki dönemde daralacağı varsayımımız altında şirketlerimizin tekrar verimlilik konusunu gündemlerine alması gerekiyor. Bir başka deyişle, önümüzdeki dönem verimlilik konusunda başarılı uygulamalara imza atan şirketler için nispeten kolay geçecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar