Güçlü talep görünümü, yavaşlama söylemini zorluyor

Erkin IŞIK
Erkin IŞIK PARASAL EKONOMİ erkin.isik@dunya.com

Geçtiğimiz yılın son çey­reğinde hem büyüme­nin hızlanması hem de büyü­me kompozisyonunda iç ta­lebin payının artması, orta vadeli enflasyon görünümü açısından riskleri artırmış­tı.

Ocak ayına ilişkin sektö­rel büyüme göstergeleri, yılın başında da talep koşullarının güçlü seyrettiğine işaret edi­yor. Kredi kartı harcama verileri şubat ayında kısmi bir yavaşlama sinyali verse de, TCMB’nin Enf­lasyon Raporu’ndaki çıktı açığı projeksiyonlarının ima ettiği dü­zeyde bir talep zayıflaması ger­çekleşmeyecek gibi görünüyor.

İlk çeyrekte potansiyel üstü büyümeye doğru

Ocak ayında perakende tica­ret hacmi aylık bazda yüzde 2 ar­tarak büyüme eğilimini korudu. Yıllık bazda ise perakende ticaret hacmindeki büyüme oranı yüzde 12.5 seviyesinde gerçekleşti. Re­el tüketim harcamalarının öncü göstergesi olan perakende ticaret hacmi, son sekiz aydır kesintisiz artış gösteriyor.

Hizmet Üretim Endeksi, ocak ayında mevsim ve takvim etkile­rinden arındırılmış olarak aylık yüzde 2.5 oranında arttı. Endek­sin yıllık büyüme oranı, önceki ayki yüzde 2.6 seviyesinden yüz­de 6.0’ya yükseldi.

İnşaat Üretim Endeksi, ocak ayında mevsim ve takvim etkile­rinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 5.5, yıllık bazda ise yüzde 15.5 artarak güçlü eğilimi­ni korudu.

Diğer taraftan, sanayi üretim endeksi mevsim ve takvim etkile­rinden arındırılmış verilere göre ocak ayında aylık bazda yüzde 2.3 gerileyerek, aralık ayındaki güçlü yüzde 5.0’lik artışı kısmen tersi­ne çevirdi. Yıllık bazda ise takvim etkilerinden arındırılmış büyü­me hızı yüzde 7.0’den yüzde 1.2’ye keskin bir şekilde yavaşladı. Ara­lık ayındaki güçlü artış elektro­nik ve “diğer ulaşım araçla­rı” (İHA gibi askeri ekipman) üretiminden kaynaklanmış­tı. Ocak ayında ise bu etkinin tersine dönmesi, sanayi üre­timindeki aylık daralmanın ana nedeni oldu.

Ocak ayındaki endeks se­viyeleri korunursa, yılın ilk çeyreğinde perakende sek­töründe yüzde 3.1, hizmet­lerde yüzde 3.3, inşaat sektörün­de yüzde 11, sanayide ise yüzde 1.8 oranında büyüme gerçekle­şeceği görülmektedir. Bu durum, çeyreklik GSYH büyümesini yüzde 1 civarındaki potansiyel büyüme hızının üzerine taşıya­rak, son çeyrekteki yüzde 1.7’lik büyümenin ardından ikinci kez potansiyel üstü bir büyümeye işaret edecektir.

Kredilerde daha önlem gerekir mi?

TCMB, 6 Mart’taki PPK top­lantı metninde, “Yurt içi talep dördüncü çeyrekte öngörülenin üzerinde olmakla birlikte, enf­lasyondaki düşüşü destekleyici seviyelerde seyretmiştir. Öncü veriler bu destekleyici görünü­mün yılın ilk çeyreğinde de sür­düğünü ima etmektedir” ifadesi­ni kullanmıştı.

Burada TCMB’nin “destek­leyici seviyeler” ile kastettiği, ekonomik aktivitenin dördüncü çeyrekteki güçlü görünüme rağ­men hâlâ potansiyelin altında seyrettiğidir. Grafikte görüldüğü üzere, bizim projeksiyonlarımız TCMB’nin son Enflasyon Rapo­ru’ndaki tahminlerin oldukça üzerinde olsa da, hâlâ potansiye­lin hafif altında bir çıktı seviye­sine işaret ediyor.

Ancak, ilk çeyrekte yukarıda bahsettiğimiz öncü göstergeler doğrultusunda çeyreklik büyüme yüzde 1.5 veya üzerinde gerçekle­şirse, üretim seviyesi potansiye­lin üzerine çıkacaktır. Bu durum­da, TCMB’nin söylemini değiş­tirmesi ve para politikasını buna uygun şekilde ayarlaması gere­kebilir. İlk akla gelen adım, kredi büyüme sınırlarını aşağı çekmek olacaktır.

Ayrıca, TCMB son PPK top­lantısında “Kurul, politika faizi­ne ilişkin atılacak adımları enf­lasyon görünümü odaklı, ihtiyat­lı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla belirleyecektir” ifadesini kullan­mıştı. Bu çerçevede, makro ihti­yati önlemler kapsamında politi­ka faizindeki indirim hızının ya­vaşlatılması veya durdurulması da gündeme gelebilir.

Çıktı açığı yine yukarı revize edilecek

Bir süre daha verileri gözlem­lemek gerekecek. Kredi kartı har­cama verilerini enflasyondan ve mevsimsel etkilerden arındıra­rak oluşturduğumuz öncü gös­tergemiz, reel tüketim harcama­larının şubat ayında bir miktar zayıfladığına işaret ediyor. Bu zayıflama mart ayında da devam ederse, ilk çeyrek büyümesi da­ha sınırlı kalabilir ve TCMB’nin mevcut söylemini korumasına zemin hazırlayabilir.

Bununla birlikte, TCMB’nin Enflasyon Raporu projeksiyon­larında öngörüldüğü gibi önü­müzdeki dönemde yüzde 3’lere ulaşan bir çıktı açığı görünümü oluşması pek olası gözükmüyor. Bu çerçevede, sonraki enflasyon raporunda enflasyon tahminle­ri üzerinde bu kanaldan yukarı yönlü bir riskin belirginleşmesi muhtemeldir.

Bu riski göz önünde bulundu­ran TCMB, son PPK toplantı­sının ayrıntılı özetlerinde, “Pa­ra politikası duruşunun kredi ve mevduat piyasaları ile iç talep üzerindeki etkileri yakından iz­lenmektedir” ifadesine tek bir paragraf olarak yer vermiştir. Alışılmadık şekilde bağımsız bir paragraf olarak vurgulanan bu ifade, TCMB’nin kredi büyü­mesi ve talep görünümündeki gidişattan memnun olmadığına işaret ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Trump senaryoları 12 Mart 2025