Güçlü dolar ihtiyacı ve acı gerçekler

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet, hafta başında yaptığı değerlendirmede Amerikan Doları'nın güçlü olmasının hayati önemde olduğunu belirtmiş. Bu saptamaya katılmamak mümkün değil. Ancak biraz eksik olmuş; gereksinim böyle olmasına karşılık, doların çok büyük bir hızla bu ihtiyacı karşılamaktan uzaklaşıyor olmasına ve bu ıraksamaya bağlı olarak büyüyen sistemik riske değinmemiş!

Evet, bugün itibarı ile Amerikan Doları değer kaybettikçe küresel düzeydeki dengesizlik ve sorunlar büyüyor, ekonomik daralmanın dalga dalga derinleşmesi ihtimali artıyor. Bir yandan rekabet koşullarının iyice olumsuzlaşması, diğer yandan maliyet kökenli enflasyon baskısının giderek şiddetlenmesi gibi eğilimler bu süreçte etkisini hissettiriyor. Olumsuzluk arttıkça kamulaştırma, korumacılık ve parasal genişleme gibi eğilimler tepki olarak devreye giriyor; sonuçta ekonomik daralma farklı boyutlara tırmanır iken istikrarsızlık artıyor ve güven bunalımının derinleşmesi kaçınılmaz hale geliyor. Daha özele inip konuya Avrupa Birliği açısından yaklaşır isek durum daha da netleşebilir. Bir an için Euro'nun Amerikan Doları'na karşı yüzde 30 oranında ek bir değerlenme yaşadığını ve dolar bazındaki hammadde ve zorunlu ihtiyaç malzemelerinin fiyatlarınında ortalama yüzde 100 oranında arttığını varsayalım. Sanayi ürünleri konusunda uzmanlaşmış AB ülkelerinin durumu ne olur? Ortada herhangi bir birlik kalabilir mi?

Daha geniş açıdan bakar isek, 1945'te kurulan dünya düzeninde ABD ekonomisinin ve parası doların özel bir yeri var: Bugün iyice yıpranmış olan bu eski düzenin güç dengelerinde herhangi bir büyük değişime tahammülü yok ve doların güç kaybetmesi durumunda doğacak boşluğu başka bir paranın doldurması pek olası değil. Tersten bakar isek güç dengelerinin değişmeye başlaması veya doların düzenli olarak değer kaybetmesi ya da birbirine bağımlı olarak her ikisinin birlikte yaşanması sistemik riski artırır. Bu değişim toplamda bir daralma anlamına gelse de bazıları çok kaybeder bazıları az; ve az kaybedenlerin yeni düzende daha fazla söz sahibi olmak istemeleri de çok doğaldır. Gelişmiş Batı ülkeleri çok kaybedenler grubundadır; hegemon olma ve kendi geleceklerini belirleme konumunu kaybetmeye başlamışlardır. Doların değer kaybı buzdağının sadece görünen kısmıdır.

Doların güçlü olabilmesi ABD ekonomisinin durumuna bağlıdır. Eğer ABD ekonomisinin tasarruf açığı büyüyor ise veya bu açığı kapatmaya çalışır ise mali sistemi ayakta duramaz hale geleceği biliniyor ise bir şeyleri düzeltmek için artık çok geçtir. ABD ekonomisinin borç yükü hızla artıyor, merkez bankası ile günü kurtarmak adına tarihin en büyük parasal genişlemesine imza atıyor. Paranın, merkez bankalarının çıkardığı bir çeşit borç senedi olduğunu düşünür isek değerini saptamak için karşılığındaki varlıklara bakmamız gerekir. Eski gücünde olmayan ABD Hazinesi'nin tahvilleri, kimsenin yanına yaklaşmak istemediği toksik kağıtlar... Ayrıca merkez bankasının müşterileri durumundaki bankaların durumunun da eskiye oranla pek iç açıcı olmadığını hesaba katmak gerekiyor. Bu durumda soralım doların gücünü koruması mümkün müdür?

Bu maddi dünyada düşenin dostu olur mu?..

Amerikan Doları artık ikinci lige düştü; artık güvenli bir liman değil ve belki bir daha eski konumuna asla dönemeyecek. Temel içgüdüsü para kazanmak olan finans profesyonelleri tarafından "carry trade" de daha yoğun kullanılacak! Ve onlar bindikleri dalı kestiklerini farkettiğinde iş işten geçmiş olacak...

Ahlaki çöküntünün ortaya çıkmasını önlemekte kararlı olunamamış ve buna bağlı olarak temel iç güdüler, yozlaşmış ise bizi bekleyen geleceğin aydınlık olmadığı kesindir...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar