Güç ihtiyacı takıntı haline gelirse
Müfettişliğin neyini seviyormuş?
Bankaya müfettiş yardımcısı alıyorduk. Mülâkat sırasında adaylardan birisine şu soruyu sordum: “Müfettişliğin nesini seviyorsun?” Delikanlı birden gözlerini kıstı ve içinden gelen güçlü bir sesle “Gücünü” dedi. Günün sonunda tüm testlerden alınan puanları, mülâkat değerlemelerini ve adayların alt-yapılarını de göz önüne alarak değerlendirmeleri yaptık. Sıra, müfettişliğin gücünü seven adaya gelmişti. Delikanlının toplam puanı, kabul edilmekle edilmemek arasında bir yerde, tam bir eşik noktasında idi. Teftiş kurulu başkanı ve diğer yöneticiler “Alalım” dediler. Bana fikrimi sordular. Ben de “Almayalım” dedim. “Almayalım, çünkü çocukta güç takıntısı var. Müfettişliğin nesini seviyorsun sorusuna gücünü diye cevap verdi. Ama öyle bir biçimde söyledi ki, adeta siyah çizmelerini ve elinde kırbacını gördüm. Bu, müfettişlik gibi bir görev için tehlikeli bir özelliktir.”
Benim olumsuz oyum işe yaramadı. “Nasılsa bu çocukları toptan eğitime alacağız. Bir kişi eksik, bir kişi fazla fark etmez. Bakarız çalışmasına, memnun kalmazsak işten çıkarırız.” dediler. Bu güç tutkunu delikanlıyı işe aldık. Grupla birlikte eğitimden geçti. İlk teftişinde de işten çıkardık. Teftiş için gittiği bir şubede güç takıntısından kaynaklanan saçmalıklar yaptı. En son da şube yöneticine “Bana bir çay getir” demiş. İlk görevinde fırsatı kaçırmamış, çizmelerini giymiş, yetkisini kötü bir biçimde kullanmaya kalkmıştı.
McClelland’ın ihtiyaçlar teorisi
Amerikan bilim adamı David McClelland, insanları motive eden üç tür ihtiyaç olduğunu söyler: İlişki ihtiyacı, başarı ihtiyacı ve güç ihtiyacı. Bunlardan ilişki ihtiyacı güdüsü ile hareket eden bireylerde görülen özellikler şöyle sıralanır: Başkaları ile yakın beraberliği arayarak arkadaşlık kurmak isterler. Değişik görevlerdeki insanlarla tanışmak ve çalışmaktan hoşlanırlar. Çalışanlara ve meslektaşlarına duygusal ve diğer her türlü desteği sunarlar.
Öte yandan başarı ihtiyacı ile güdülenen bireylerde ise şu özellikler görülür: Başarı ihtiyacı dürtüsü ile hareket eden kişiler kendi başlarına yapabilecekleri görevleri üstlenirler ve o işleri yaparlar. Bu bireyler, başkalarına ihtiyaç duymadan kendi başlarına çalışabilirler.
Öte yandan güç ihtiyacı güdüsü ile hareket eden kişilerde görülen davranış biçimleri de şöyle sıralanır: Güç ihtiyacı ile güdülenen kişiler, ilişki ihtiyacı güdüsü ile hareket eden kişiler gibi insanlarla beraber olmak isterler; ancak bu kez ilgi, insanları etkilemek ve üzerlerinde etki yaratmak içindir. Zamanlarının büyük bir kısmını güç ve prestij elde etmek için ayırırlar. İlişki ihtiyacı ile güdülenen bireyler beğenilmek isterken, güç ihtiyacı ile güdülenen bireyler güçlerinin hissedilmesinden hoşlanırlar.
Güç ihtiyacında aşırılık
Yukarıda sözünü ettiğim delikanlı, güç ihtiyacı ile hareket eden birisi idi. Ama bu ihtiyacı aşırıya kaçmış birisi idi. Genelde güç ihtiyacı ile güdülenen kişiler, başarıyı yakalayan kişilerdir. Ancak bu ihtiyaç aşırıya kaçtığında kişi çevresi için sorun olur. Kişi güç obezi ise, onu hiç bir şey tatmin etmez. Gücü elde ettikçe iştahı daha da artar, daha fazlasını ister. Sürekli çevresindekilere hükmetme isteğiyle yanar tutuşur. Bu ihtiyacını karşılamak için her şey yapabilir. Gücü artıkça çevresinde güce tapan, güçten nasiplenen kişiler toplanır. “Şeyh uçmaz, müritleri uçurur” gerçeği ile sürekli “Ben neymişim abi” şarkısını söyler. Kendini dev aynasında görür. Alt-yapısı düzgün değilse çok da küstahlaşabilir. Gücü arttıkça, çevresindeki başka güçlere dayanamaz. Tek güç kaynağının kendisinde olmasını ister. Kuralları, gücüne engel olarak görür. Bu nedenle kuralları da tanımaz, ya da işine geldiği gibi uygular.
Güç ihtiyacı aşırıya kaçıp takıntı haline gelen kişiler, kurumlar için tehlike teşkil eder. Bu nedenle güçleri kontrol altına alınmalı ve yetkilerini aşmaları önlenmelidir.