Grönland
Son yazımda, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmadan önce hedefine koyduğu üç önemli bölgeden bahsedeceğimi söylemiş ve anlatmaya Panama ile başlamıştım. Bu hafta ise konumuz Grönland.
Yıllardır uluslararası ilişkiler camiasının ilk sırasında hacmine rağmen yer almayan bu büyük topraklar ne oldu da dünya gündemine düştü? Trump’ın Kanada, Panama ve Grönland üçlemesinin sebebi neydi? Kısaca izah edeyim. Öncelikle Grönland’ın bu denli öne çıkmasında üç temel sebep ve bir tetikleyici etken var. İlki bu büyük toprakların dünyanın yeni rekabet alanı haline gelecek olan Arktik bölgesinin en hakim noktası olması. Grönland’ı alan bölgenin kilidini elinde tutar. Haritaya bakıldığında da bu net bir şekilde anlaşılıyor, o nedenle bunun anlatılacak çokta bir yanı yok.
Bir deneme daha yolda
Gelelim ikinci sebebe. İkinci diyorum ama bugün için en önemli sebep bu. Asya’dan, Atlantik’e yapacağınız bir gemi seferinin en kolay yolu yüzyılı aşkın zamandır Süveyş Kanalı oldu Ancak Çin’den çıkan bir geminin Atlantik’e ulaşması için geçmesi gereken bu yol, bazen güvensiz bazen pahalı bazen de sıra beklemek açısından git gide elverişsiz hale geliyor. Ancak bu kanalın alternatifi uzunca zaman olamadı.
Ta ki küresel ısınma vesilesiyle Arktikte eriyen buzullara kadar. Bugün Arktikte açılan yeni ticaret yolları ile Çin’den ya da Japonya’dan çıkan bir geminin Atlantik’e ulaşması artık daha güvenli, daha kısa ve daha az maliyetli. Bu da dünya ticareti açısından önemli bir dönüm noktası. Bugün Arktik bölgesinden iki temel geçiş var, biri Rusya’nın Sibirya kıyılarından, bir diğeri ise Kanada ve Grönland arasında. İşte tam bu sebepten, değişen dünya ticaret yollarına hâkim olabilmek adına Trump, Grönland’ın Amerikan toprağı olmasını, olmazsa olmaz bir süreç olarak görüyor.
Bu sebeple Danimarka’ya Truman’ın yaptığı gibi satın alma niyetiyle birinci başkanlık döneminde gitti ancak olumlu yanıt alamadı. Bir deneme daha yolda. Bu seferde olumsuz cevap geleceği kesin ancak Danimarka’da Grönland’ın yakın zamanda kendisinden ayrılıp bağımsız bir ülke olacağının farkında. Bu durumda akla gelen soru, bağımsız hale gelmiş bir Grönland, Amerika Birleşik Devletleri’ne eyalet ya da özel bölge olarak dahil olur mu, olmaz mı?
Kaynakları çıkarmak maliyetli
Trump’ın, Grönland’ı istemesinin bugün için ikincil ama kısa zamanda en önemli sebebi olacak mesele ise Grönland’ın zengin mineral kaynakları. Avrupa komisyonu raporuna göre Avrupa sanayii için çok mühim olan 34 mineralin 26 tanesi Grönland’da mevcut.
Dünyanın teknolojik olarak ilerlediği, cep telefonundan, elektrikli araç pillerine, televizyon, bilgisayar ve tablet ekranlarından, güneş panellerine yeni teknolojilerin ihtiyaç duyduğu mineral ve doğal kaynakların ekseriyeti Çin’de mevcut. Hem de Amerika’ya kıyasla açık ara. İşte tamda bu noktada Amerika’nın aradaki farkı kapatması ve yeni teknolojilerin üretimi ve gelişiminde üretim maliyeti başta olmak üzere geriye düşmemesi için bu topraklara ihtiyacı var.
Başta da belirttiğim gibi bu mesele bugün için hala ilk sırada değil, çünkü hala Grönland’ın doğal kaynaklarının çıkarılması çok maliyetli. Ancak küresel ısınma göz önüne alındığında bu meselenin kısa zamanda birincil öncelik haline geleceği kesin. Eriyen buzullar madenlerin çıkarılma maliyetlerini azaltmaya başlayacak ve Amerika’yı bu teknoloji yarışında gerçekten rekabetçi bir hale getirecek. Mesele, Trump’ın bu iş için ne kadar ileri gidebileceği ve askeri opsiyona başvurup vurmayacağı.
Trump bir emlak milyarderi. Emlak piyasası için hep ne derler, “alabildiğin kadar toprak al, çünkü yenisi üretilmiyor.”