Greenspan'den itiraflar...
Temsilciler Meclisi Düzenleme ve Reform Komitesi'nin özel oturumunda krizle ilgili soruları yanıtlayan ve açıklamalarda bulunan, ABD Merkez Bankası eski Başkanı Alan Greenspan'in değerlendirmeleri, ne olup bittiğini anlamak açısından özel bir önem taşıyor: 40 yıldır inandığı sistemin çökmesi onu şoke etmiş, bankaların kendilerini finansal krizden koruyabileceğine inanmakta hata yapmış. Küresel krizin, serbest ekonominin işleyişindeki önemli bir defoyu ortaya çıkardığını söylemiş ve hissedarların çıkarlarını düşünmek zorunda olan bankaların üstlendikleri riskleri doğru analiz edemediklerini, yüksek riskli işlemlerin yanlış fiyatlandırılmasının krizi hazırladığını söylemiş. Piyasa rekabeti ve serbest piyasa ekonomisinde temel taş kırılmasının nasıl olduğunu hâlâ tam anlayamadığını eklemiş!..
Yukarıda kısmen özetlemeye çalıştığımız eski FED Başkanı'nın değerlendirmeleri çok önemli itiraflar olarak dikkate alınacaktır. Fakat şahsen, dile getirilen kanaatlerin yeni olmadığını düşünüyorum! Eğer haklı isem neden bu kanaatlerin daha önce ifade edilmediği ve soruların çöküşe kadar büyümesine izin verildiği sorusunun yanıt aranması gereken öncelikli konulardan biri olduğunda ısrar ediyorum. Ancak öncelikle itiraflar yeni yapılmış olsa da gündeme düşen görüşlerin yeni olmadığını kanıtlamam gerekli.
Alan Greenspan finans sektöründe uzun süre çalışmış, yatırım bankacılığı deneyimi oldukça yüksek, 1988-2006 arasında 18 yıl boyunca kimsenin ulaşamadığı bilgileri elinde tutarak yalnız ABD değil, dünya ekonomisinin de yönlendirilmesinde FED Başkanı olarak çok önemli sorumluluklar taşımış biri. 19 Ekim 1987 tarihinde yaşanan ve Kara Pazartesi olarak bilinen büyük sarsıntı sonrasında göreve başladı; göreve başladığı ilk günden itibaren hiçbir şey normal olmadı, serbest piyasa mekanizması etkin çalışmadı ve temel varsayımlardaki hatalar, sorunların büyümesi ve geleceğe ipotek koymasında belirleyici oldu. Asıl önemlisi, sorun çözmek yerine sorunlarla birlikte yaşayarak günü kurtarmak yönündeki eğilimlerin sürdürülebilir olmadığını en iyi bilen kişilerdendi. İtiraflar ise görevi bıraktığı 2006 yılından sonra taksit taksit gelmeye başladı ve bugünkü düzeyine ulaştı.
Resmi ekonomik veriler öyle demese bile ABD ekonomisi 1987 yılındaki kara pazartesi sonrasında durgunluğa girdi, yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı anormal düzeyde arttı ve dış konkonktür desteğinin de yardımı ile büyüme ancak 1992 yılında harekete geçti. Kara Pazartesi'nin sebebi sermaye piyasalarındaki aşırı iyimser spekülasyon dalgasının aşırıya kaçmış ve balon yapmış olması idi ve ciddi bir patlama yaşanmış hem ABD hem dünya ekonomisi yüksek şiddette sarsılmıştı. Aynı dönemde Üçüncü Dünya ülkelerinin ödemekte zorlandığı borçları ciddi bir sorundu ve uluslararası ticaret hacminin daralmaya başlaması sistemik riski artırmıştı. Greenspan'ın göreve başladığı dönemdeki tablo bu idi. Serbest piyasa etkin çalışamıyordu, küreselleşme dalgasının rekabet koşulları üzerindeki etkisinin sorunları muhtemelen artıracağı biliniyordu.
Berlin Duvarı'nın yıkılması ile portföy yatırımlarının devreye girerek dünya ekonomisini hareketlendirmesi ve 1991 Körfez krizi ile 1992 AB krizi, ABD'de büyümenin yeniden başlamasına yardım etti. Greenspan ise ABD'de patlayan sermaye piyasası balonunu onarıp yeniden şişirmek dışında bir seçeneği olmadığını görüp bu konu üstüne yoğunlaşmış, para politikasını düzenli olarak gevşetmek durumunda kalmıştı. Ayrıca daha sık tekrarlanan yeni dünya düzeni arayışının, mevcut düzenin kendi ürettiği sorunları çözemeyeceği varsayımına dayalı olduğunu görebilmek için FED Başkanı olmak da gerekmiyordu!..
1994 yılı Şubat ayında ise aşırı ısınan ABD ekonomisini frenlemek ve fiyat istikrarını korumak için kısa vadeli faizleri yükselterek para politikasını sıkılaştırmaya başladığında ortalık karıştı. Körfez krizi sırasında olduğu gibi sermaye piyasaları satış baskısı altında kaldı ve o yıl dünya bankacılık sistemi ciddi kayıplara boyun eğmek durumunda kaldı. Para politikasının daha da sıkılaştırılmasına mali sektörü daha fazla yıpratmamak için son verildi. Fakat ekonomide fren patlamıştı, para politikası ise faydadan çok zarar üretiyordu; monetarist yaklaşım iflas etmişti. Para politikasında şeffaflık azalmalı, yapılamayacak sözler verilmemeliydi! Çaresiz doların güçlenmesini sağlamak ve bu yolla enflasyonu kontrol etmeyi amaçlayan, sürdürülebilir olmadığı ve küresel sorunları ağırlaştıracağı bilinen bir yola girildi. Bu yaklaşım Asya krizini tetikledi ve deflasyonist bir dalga dünya ekonomisini sarstı; her şeyin değeri düşüyor bilançolar yıpranıyor, korku güvenli liman olarak bilinen ABD'ye yönelimi artırıyordu. 1996'da hisse senedi piyasalarının pahalı olduğunu söyleyip sözel müdahale ile yeni balon oluşumunu engellemeye çalışan fakat başaramayan Greenspan, Asya krizi sonrasında hem sustu hem de kontrolü iyice kaybetti: Artık küresel sorunlar onları yönetmeye başlamıştı.
Asya ve Rusya krizleri sonrasında deflasyonist kriz yayılır iken devreye sokulan deniz aşırı operasyona ABD ekonomisi için felaket olacağı gerekçesi ile itiraz eden Hazine Sekreteri Rubin istifa ettiğinde, Greenspan ne yapıyor ve ne düşünüyordu acaba? Veya 2000 yılında petrol fiyatı 38 dolara çıkıp patlatılan NASDAQ balonu ekonomiyi durgunlaştırdığında, şişmesini önleyemediği finansal balon için neler konuşuldu ve neler yapıldı? Süratle faiz düşürmek ve bir daha sıkılaştırmamak üzere para politikasını gevşetmek ve balon bekçiliği yapmak dışında hiçbir şey yapılmadı... 11 Eylül 2001'deki terör saldırısı ise tüm finansal ilkelerin tüketilmesini, ve kimsenin almak istemediği riskleri sistemin üstlenmesini gerektirdi; cari açık bütçe açığı, tasarruf açığı gibi değişkenler tümüyle kontrolsüz dalgalanmaya bırakıldı. Bilançolardaki olumsuzluğu gizlemek ve risk alma iştahını artırmak için yeni ürünler geliştirildi, şeffaflık azaltıldı; beklentiler yolu ile piyasaları manipüle etmek dışında bir seçenek kalmamıştı. Menkul balonunun yanına gayrimenkul balonu da eklendi, ağırlaşan sorunlar sahipsiz kaldı. Artık ülkelerini tüketen mali sistem, hem FED hem de Greenspan'ı yönetmeye başlamıştı...
Evet Greenspan neden daha açık konuşmuyor, bu tavrı ile ABD'nin hangi çıkarlarını veya kimleri korumaya çalışıyor. Bugünkü değerlendirmeleri malumun ilanı, ama büyük gerçekleri hâlâ kendisine saklıyor... Eğer o kurumun başında olup da tüm yaşananlara rağmen serbest piyasa ve bankalar konusundaki kanaati gerçekten yeni değişti ise bu kez zeka düzeninin Mr. Bush'ta daha düşük olduğunu varsaymak gerekecek ki bu da kimseyi ikna edemeyecek.
Her neyse yine de ciddi bir itiraf var. Sistem çöktü!.. Belli ki günü kurtarmak artık imkansız ve fatura edecek olanları psikolojik olarak hazırlamak gerekiyor!..