Gözlerden uzak tutulmaya çalışılan gerçekler!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Son üç aylık dönemde küresel düzeyde yaşanan temel fiyat gelişmeleri, geleceğe yönelik kırılganlığı arttırıyor. Finansal piyasalar, bunların olumlu etkisini abartırken belirsizlik yaratan etkilerini tümü ile görmezden geliyor. Durum böyle olunca çelişkiler büyüyor ve belirsizlik artıyor. Başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki yüksek oranlı gerilemenin, küresel ticaret hacmi ve ödemeler sistemi üzerindeki etkileri pek dikkate alınmıyor. Başka bir deyişle, ticaret hacmi ile parasal akımlar arasında herhangi bir ilişki yokmuş varsayımı ile hareket ediliyor; kısa vadeli yapay eğilimler uç uca eklenerek günü kurtarmayı hedefleyen masallar bu süreçte kullanılıyor. 

Örneğin ülkemizin ihracat ve ithalat toplamından oluşan dış ticaret hacmi, 2003 yılında kabaca 100 milyar dolar düzeyinde idi; bu rakam 2014 senesinde 400 milyar dolar seviyesini aşarak, on bir yıl önceki düzeyin dört katına çıktı. Bu aşamada sormak gerekiyor: söz konusu dönem boyunca emtia fiyatlarında yaşanan çılgın yükseliş yaşanmasa idi, ticaret hacmindeki artış bu boyutlara ulaşabilir miydi?  Yüksek oranlı parasal genişlemeler yaşanmasa emtia ve sermaye piyasaları hızla yükselebilir, ticaret hacminde buna paralel önemli sıçramalar mümkün olabilir ve enflasyon baskısındaki artışlara rağmen risk primleri gerileyebilir miydi? 

Yukarıdaki veya benzeri sorulara olumlu yanıt verebilmek pek olası görünmüyor. Küresel kredi krizi veya Arap Baharı sırasında yaşanan eşanlı trend kırılmaları, söz konusu eğilimler arasında çok güçlü bir ilişki olduğuna işaret ediyor. Ayrıca risk alma veya kaçınma eğiliminin, söz konusu eğilimler üzerinde parasal genişlemeden daha belirleyici olduğu dikkat çekiyor.

Yine sormak gerekiyor: emtia fiyatlarındaki yüksek oranlı gerilemelere rağmen bu kez sermaye piyasaları neden gerilemiyor? Güçlenen durgunlaşma eğilimi ve emtia fiyatlardaki gerilemeler deflasyon baskısını arttırırken, neden risk primleri yükselemiyor? Azalmakta olan dirençler piyasa manipülasyonu için israf edilir ise, yapısal sorunların ağırlaşması nasıl önlenecek ve çözülecek? Bu ve benzeri soruların yanıtlarını kimse bilmiyor, telaffuz edilmesi bile istenmiyor! 

Eğer emtia fiyatları mevcut düzeylerde kalıcı olacak ise er veya geç dış ticaret hacimleri daralacak, borç alacak zincirlerinde ciddi kırılmaların yaşanması kaçınılmaz olacak. Bu süreçte sermaye piyasalarının gerilemesini ve risk primlerinin artmasını önlemek de pek mümkün olamayacak. Kur savaşları kontrol altında tutulamayacak ve korumacı anlayışın geri dönmesi engellenemeyecek. Bugünün tercihleri, riskten kaçınma eğiliminin enerji biriktirerek daha güçlü bir şekilde geri dönmesine zemin hazırlıyor. Denize düşenlerin yılana sarılıyor olması, bu keyfiyeti değiştiremiyor! 
Birbirini izleyen seri gelişmeler, başta Türkiye olmak üzere gelişen ekonomiler adına iyi şeyler

Hem sistemi oluşturan kurumsal yapının kaybetmeyeceği, hem de geniş kesimler açısından hak edilmemiş refah düzeyinin korunabileceği bir durum söz konusu olamayacak. Taraflar arasındaki uçurum derinleştikçe, uzlaşmazlıkların dışa vurumu da farklılaşacak! Eğer endişeler bu yönde olmasa idi, Yunanistan Genel Seçimlerinin sonuçları etkili ve yetkili kesimlerin karabasanı haline dönüşmezdi! Ne diyelim, sinek küçüktür ama mide bulandırır; risk iştahını kaçırabilir! Gözlerden uzak tutulmaya çalışılan gerçeklerin gün yüzü görmesine sebep olabilir! 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar