Görünüme aldanmayın!...

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Ağırlaşan yapısal sorunlar nedeniyle gerek finansal piyasaların, gerekse siyasi iradeler ve kurumsal yapının kötü alışkanlıkları küresel ölçekte çeşitlenerek artmaya devam ediyor. Kendi lehlerine olan gelişmeler iyice abartılırken, görmezden gelinen olumsuzluklar kontrolsüz bir şekilde artmayı sürdürüyor. Durum böyle olunca belirsizlik ve kırılganlığın etki alanını genişletmesi önlenemiyor. İçine düşülen kısırdöngüden çıkılamıyor. Geride bıraktığımız hafta içinde finansal piyasalarımızın kısmen rahatladığına tanık olduk; Türk Lirası daha fazla değer kaybetmedi ve kayıplarının çok cüzi bir kısmını geri aldı; benzer durum hisse senedi ve tahvil piyasalarında da yaşandı. Bir anlamda riskten kaçınma eğiliminin durma noktasına geldiği, daha olumsuz gelişmelerin kısa vadede yaşanmayacağı yönünde bir izlenim yaratılmaya çalışıldı. Gerekçe olarak da ABD Merkez Bankası’nın yeni başkan adayının söylemleri kullanıldı; efendim parasal genişlemenin kısılmasına ilişkin herhangi bir takvim yokmuş!.. Bu aşamada biraz durup düşünmek gerekiyor. Madem parasal genişleme aynı hızla devam edecek, neden emtia fiyatları yükselmiyor ve 10 yıl vadeli devlet tahvili faizleri gerilemiyor?..

Nispeten uzunca bir süredir tanık olduğumuz ABD başta olmak üzere gelişmiş ekonomi sermaye piyasalarındaki eğilimler ile gelişmekte olanların ayrışması sona mı erdi?.. Bu ve benzeri sorulara yanıt aramaya çalışırsanız, beklentilerin kısa vadede daha fazla bozulmasını geciktirmek adına gelişmekte olan ülke piyasalarının manipüle edildiği ve bu nedenle güvenilir olmadığı sonucuna ulaşırsınız...  Kendini küreselleşme rüzgarına kaptıran ve ipin ucunu iyice kaçıran finansal piyasalar giderek daha fazla gelişmeyi fiyatlayamaz hale geliyor ve bu yönü ile kırılganlık artışının en önemli sebeplerinden biri haline geliyor. Başka bir deyişle bindiği dalı kesiyor.

Geride bıraktığımız hafta başında ABD ile AB arasındaki tercihli ticaret ve yatırım konusundaki gizli tutulan detayların sızdığına ilişkin bazı haberlerin ardından Rusya’nın uluslararası taşımacılık konusundaki TIR sözleşmesinden tek taraflı olarak çekildiğini tanık olduk. Belli ki korumacı eğilimler söylemden eyleme dönüşmeye başlamış, küreselleşmenin ve bu rüzgarla gün kurtaranların son mevsimine girmiş. Yine sormak gerekiyor. Finansal piyasaların görmezden gelmek zorunda kaldığı bu durumun küresel ekonomiyi olumsuz yönde etkilememesi mümkün müdür?.. Değişen koşullara uyum sağlayamayan, koşulların eskisi gibi kalmasını beceremeyenlerin mevcut durumlarını koruması olasılığı giderek azalmaz mı?..

Beklentileri yönlendirerek tepkiselliği azaltmak sürdürülebilir olmayan eğilimleri sürdürülebilir hale dönüştürmez, sorunların ağırlaşmasını ve koşulların değişmesini önlemez, belirsizlik ve kırılganlık artışını engelleyemez. Kısa vadeye odaklanmak ve herkesin her şeyi bilmesini engellemek, giderek daha fazla gelişmeyi fiyatlamaktan kaçınmak çaresizliktir, kendi mezarını kazmaktır. Bu anlayışın ürünü keyfiyettir, adaletsizliktir, daha yıkıcı kredi krizleridir, istikrarsızlıktır... Kırılganlık arttıkça batmakta olan gemiyi terk etmeye çalışanların sayısal olarak geometrik bir hızla artması da doğaldır. Artık para otoriteleri veya siyasi erklerin ne dediğinin veya ne yaptığının sonuç üzerindeki etkisi önemsizleşti!.. Bunların farkında olup da pembe tablo çizmek aklı kötüye kullanmaktır..

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar