Göreceğiz...
Dönemin öncelikleri her detayı görebilmek ve her şeyi öngörebilmek özelinde yoğunlaşıyor. 2015 ilk yarıyılında Irak, Rusya ve AB bölgesinde eş zamanlı gelişmiş bir dış talep yetersizliğini kabullenmek zorunda kaldık. Net ihracat şoktaydı. 19 yıllık gümrük birliği tecrübesi son dönemde Türkiye’nin yararına hiçbir katkı sağlayamayan gelişimler gösterip sırtını tüm olumsuzluklara karşı vazgeçilmez ilacımız olmuş tüketime dayadı. Peki bu iç talep yılın geri kalanında da ılımlı bir tempoyla dahi olsa, artmasını sürdürebilecek mi? Göreceğiz.
Büyüme dostu bir katkıyla gelişecek mi? İkinci yarıyıl iç talebinde de küçük küçük kıpırdanmalarla büyümenin zayıflığını telafi etmek mümkün olacak mı? Göreceğiz. Beklenti anketlerine güveniyoruz. Çünkü bunlar gerçekten öncü göstergeler. Sonuçlar, tüketici ile başlayıp reel sektöre kadar sıçramış bir güven erozyonunu işaret etmektedir. Net ihracatta olumlu katkılar olmazsa işimiz zor. İç talep, beklenti anketlerinin aydınlattıklarının ışığında zayıf bir ikinci yarıyılın altını çiziyor. Tüm bunların arasından sıyrılıp büyümek mümkün olacak mı? Göreceğiz.
Fed politika faizlerini ekim ya da aralık aylarından birisini tercih ederek artıracak mı; göreceğiz. Bu konuda kafalar karma karışık. 2015 yılına ilişkin faiz artışı, bebek adımlarıyla dahi olsa ilk faiz artışını istiyor. 2015 baz etkisiyle olabildiğine olumlu bir yıldı. 2016 ise aynı baz etkisinde olumsuz bir yıl olacaktır. Eğer Fed’in faiz artışı 2016’a kalırsa, gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) gerilim artar.
Beklentiler siyasi kanatta arttı. Siyasetteki artan beklentiler, ekonomideki dengeleri pamuk ipliğine bağladı. Türkiye’nin kredi temerrüt takasları 327,52 düzeyindedir. Mali disiplin ile sürdürülebilir bir büyüme dinamiğine Lehman Brothers battığında dahi bu kadar büyük bir gereksinim duymamıştık. Seçime kadarki sürede, tüm gelişmekte olan ülkelerde ve bizde sıcak paranın çıkışı sürecektir. Bu çıkış zamana yayılarak mı, yoksa anlık ve spekülatif ataklarla mı gerçekleşecektir; göreceğiz.
Not artışımızla gündeme gelmiş olan yatırım yapılabilir ülkeler grubunda yer almış olmak, portföylerimize büyük bir dinamizm olarak yansıdı. Her ne kadar kredi derecelendirme kuruluşlarının küresel sistemik krizdeki sicilleri bozulmuşsa da, uluslararası portföy yöneticilerinin GOÜ grubu yatırımlarına bu dönemde ara verebileceklerdir. Eğer ekonomimiz not indirimini gerektirecek bir bozulmaya konu olursa, kur artışı ve enflasyonda kontrol kaybedilebilecektir.
Enflasyon artışına dur demek gerekecektir. Para politikası, boşta kalan paranın kura yönelmesine ve talep enflasyonu oluşturmasına, sıkı para politikasını sürdürerek yanıt vermeyi sürdürecektir. Peki bu sıkı para politikası ne kadar sıkıdır? Bu kez onu bile göreceğiz. Dün, bugün ve yarın, bir potada eriyecek ve 2016’da önümüze konulacak ve biz onu da göreceğiz.