Google depremi nasıl bildi?
Bursa'nın Mudanya açıklarında meydana gelen 5.1 ve 4.5 büyüklüğündeki depremler hepimizi korkuttu. Ama bir detay daha var ki en az deprem kadar o da konuşuldu. Depremden 1 dakika önce Google, Android akıllı cihazlara bir uyarı bildirimi gönderdi.
Peki teknoloji, depremin olacağını 1 dakika önce nasıl bildi? Nasıl bildiğine geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var. Gelen bildirimde depremin şiddetine göre bir sarsıntı beklendiği ve depremin meydana geldiği bölgeye dair bilgiler yer alıyor. Android Deprem Uyarı Sistemi, kullanıcıların depremin merkezine olan uzaklığını hesaplıyor ve buna göre bildirimler yayınlıyor.
Aslında deprem başlamadan önce herhangi bir duyuru yapamıyor sistem. Depremin merkez üssü olan yerlerde Google bildirimi deprem başladıktan sonra gelirken nispeten uzak bölgelere henüz sarsıntılar ulaşmamış iken bildirim ulaşmış oluyor.
Pazartesi günü Bursa merkezli gerçekleşen depremin bildirimini merkeze en yakın kullanıcılar sallantı başladıktan sonra alırken, çevre illerde bulunan kullanıcılar ise uzaklıktan dolayı deprem başlamadan önce daha erken aldı. Özetle Android Deprem Uyarı Sistemi'nden bildirim alan kullanıcılar deprem merkezine ne kadar uzaklıktaysa onların yaşadığı sarsıntıdan o kadar önce bildirim alabiliyor.
Bu sistemin çalışması için Android kullanıcılarının ‘Deprem uyarıları’ özelliğini seçerek hassas konumlama özelliğini aktif etmesi gerekiyor. İşte deprem uyarısını açmak için yapmanız gerekenler. Öncelikle bir Android telefona sahip olmak. Sonra Ayarlar / Konum / Konum Servisleri / Deprem Uyarıları. Burayı aktif olarak işaretlemeniz yeterli.
Peki depremi bilemiyor kullanmanın ne anlamı var?
Evet, depremin merkez üssünde sarsıntı başlamadan önce bildirim yapılamıyor. Fakat örneğin 6 Şubat depremlerinde merkez üssü Kahramanmaraş olmasına rağmen 10 ilimiz çok ciddi etkilendi. Teknolojinin olanakları ile depremin merkez üssünden uzaklaşıldıkça, 1 dakika bile öncesinde haberdar olunabilirse depremin sonuçlarını ciddi derecede etkileyebilir.
İş insanları geleceğe insan yetiştirmeli
Başarılı iş insanlarının en önemli görevlerinden biri de aslında geleceğe insan yetiştirmek olmalı. Oysa çoğu insanda “Ben zorlu yollardan geçtim, bana kimse el vermedi, ben neden birine el vereyim?” şeklinde bir bakış açısına rastlıyoruz. Hele hele aile içleri tam bir cadı kazanı. Gelen yorumlardan çoğunda kendi ailelerindeki ‘Amca’ figürü ile Akın Ekinci’yi kıyaslama yoluna gidilmiş. Gerçekten de Türk ailesinde ve bağlı olarak Türk Aile şirketlerinde kötü bir amca figürü var.
Birçok aile şirketi mensubu danışanımda da işin büyümesine, gelişmesine ya da yeni jenerasyonun katılmasında en büyük engel olarak hep işin ortağı olan amca figüründen söz ediliyor. Çok sayıda aile şirketindeki tüm figürlerle görüşmelerim hep bir gerçeği ortaya çıkardı: İletişimsizlik. Baba ile amca, yani iki kardeş gerçekleri tüm açıklığıyla konuşmuyor. Doğu kültürünün hakim olduğu ülkemizde birçok şeyin konuşulmasından imtina ediliyor.
Mesela miras, mesela kardeşlerin alacağı maaşlar, mesela kardeşlerin veya ailelerinin yapacağı bireysel harcamalar. Bunlarla ilgili baştan tüm açıklığıyla konuşma yapılmadıysa sonradan yapılması iki taraf için de yaralayıcı olabiliyor. Ben aile anayasası konusuna çok inanan biri değilim. Zihniyetler yeterince olgunlaşmamış ise anayasaya adeta bir filmin senaryosu gibi bugünden ölene dek yapılacak tüm konuşmaları yazmanız gerekir.
Ama hayat böyle ilerlemez. Dinamiktir. İşte bu yüzden, özellikle kardeşleriyle çalışan patronlar. Kardeşleriniz, yani ortaklarınız hem size, hem de ailenize travma yaşatmasın istiyorsanız her konuda konuşabileceğiniz bir kültür geliştirin. Siz iyi kötü geçinir gidersiniz de üst jenerasyon çekildiğinde yeni jenerasyon çok daha büyük problemler yaşar.