Göle su gelene kadar…

Hilmi DEVELİ
Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI [email protected]

Geçen haftaki “PAGDER’de bayrak değişimi…” başlıklı yazımda başkanlığı devreden Hüseyin Semerci ile yaptığım söyleşiyi sizlere aktarmıştım.

Bugün genel kurulda yapılan konuşmalardan sektörü çok yakından ilgilendiren çok önemli bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Salih Esen konuyu gündeme getirirken, Salih Bey'e destek verenlerden Ömer Karadeniz ile PAGDER yeni başkanı Reha Gür'e yanıt niteliğinde konuşan PETKİM Genel Müdürü Saadettin Korkut şaşkınlıkla izlendi.  

Konuşmacılar PETKİM’in özelleştirilmesi sonrası plastik sektörünün, özellikle polimer temininde ciddi sorunların yaşandığını ortaya koymuş oldular.

Salih Esen, uzun yıllardır tanıdığım ülkemizin başarılı sanayicilerinden.

İzmir Atatürk OSB’de ve Adana Hacı Sabancı OSB'deki fabrikalarda PVC kapı, pencere ve panjur profili, polietilen, polipropilen esaslı borular ile CTP boruları üreten geniş ürün yelpazesi olan şirketlerimizden Esen Plastik AŞ’nin yönetim Kurulu Başkanı.

Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Meclis Üyeliği, Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlenen Salih Bey, halen Meclis Başkanlığı ile kuruluşuna öncülük ettiği Menemen Plastik İhtisas OSB Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütüyor. 

1976 yılından beri plastik sektörünün içinde, deyim yerindeyse sektörün duayenlerinden.

Salih Bey konuşmasına; PETKİM’in varlığının ve gelişmesinin desteklenmesi gerektiğine çağrıda bulunarak başladı.

“Ayağındaki kum torbalarını atamadığı için PETKİM gelişemiyor” diyen Esen, SOCAR’ın PETKİM’i aldığı zaman sevindiklerini, PETKİM’in daha da büyüyeceğini, kapasitesini artırarak sektörü güçlendireceği umudu taşıdıklarını anımsattı.

Ancak bugün gelinen noktaya baktıklarında PETKİM yarımadasının konumu itibariyle ikiye ayrıldığını; SOCAR’ın rafineriye, plastik sektörüyle direkt ilişkisi bulunmayan ve kimya sektörüne yakınlığı olan PTA’ya, limana, enerjiye yatırım yaptığını; PETKİM’e yapılan yatırımın istenilen boyutlarda olmadığını ve bundan üzüntü duymamanın mümkün olamayacağını kaydetti. 

Sektörün dışa bağımlılığı artarken PETKİM’in üretimini artırmamasının, yatırım yapılmama nedeninin hep birlikte araştırılması gerektiğini ve PETKİM’in kaderini sadece SOCAR’a bırakmamak gerektiğine dikkat çeken şunları söyledi: 

“Dışardan 6 milyar dolar civarında ithal zorunluluğumuz bulunan hammaddede yüzde 6,5 civarında gümrük vergisi veriyoruz.

Sektör ve PETKİM olarak aynı safta bunun savaşını vermeli, birlikte hareket etmeliyiz.

PAGDER yeni yönetimi, PETKİM konusunu ele almalı... 

Birinci derecede önemli olan polimer üretimi kapasitesi ile ürün çeşitliliği artırılmalı.

SOCAR, PETKİM’i satın aldığında büyütme ve yeni yatırım yapma şartıyla satın almıştır.

Ancak gelinen noktada kavram kargaşası yaratmak suretiyle sanki bu yatırımları yapıyormuş izlenimi vermektedir.

Dahası da hükümet nezdinde plastik hammadde ithalatını pahalılaştıracak her türlü çalışmayı yapmakta, ürettiği çok kısıtlı plastik hammaddesini oluşan en yüksek fiyattan satmaya çalışmaktadır.

Açık ve net; gelinen bu noktada PETKİM sadece Türkiye’deki plastik sektörünün gelişmesine sekte vurmasının yanı sıra her geçen gün daha fazla hammadde ithal etmek zorunda kalan ülkemizin dışarıya daha fazla döviz ödemesine de neden olmaktadır.

Devletimiz 1970’lerde kıt kaynaklarıyla PETKİM’i kurmuştur.

Belli bir misyon ile sahip çıkmalıyız ve varlığını sadece SOCAR’ın kararlarına bırakmamalıyız diye düşünmekteyim.”

Ülkesini, devletini seven sektör duayenin bu sözlerine kim “hayır” diyebilir.

Sektörü iyi tanıyan PETKİM Genel Müdürü Saadettin Korkut ise, Salih Bey'e yanıt verdiği konuşmasında, “Yeni ürünler ve özellikle polimer üretimi eksikliği konusunda Türkiye plastik sektörünün haklı olduğunu” belirtti. Rafineri sonrası PETKİM yarımadasında daha büyük yatırımlar gerçekleştirmeyi planladıklarını, yeni ürünler üzerinde çalıştıklarını kaydeden Saadettin Korkut, “Kamu otoriteleri işbirliği içinde elimizden gelen yatırımları yapmaya devam edeceğiz. Limana yaptığımız yatırımların getirdiği karlılığımızla öncelikli olarak polimer üretim kapasitemizi artırma yönüne gideceğiz” sözleriyle eleştirilere pozitif  yaklaşımla yanıt vermeye çalıştı.

Genel Müdürü dinlerken, konuşmasındaki “Bizim önceliğimiz limana yatırım yapmak, yatırımların geri dönüşünü yani buradan elde edilecek karlarla polimer üretiminin kapasitesini  arttırma yatırımında kullanacağız” bağlamındaki sözleri “göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlayacak” deyimini hatırlattı bana…

PETKİM’in satış şartnamesinde var olan yeni  yatırımların yapılma zorunluluğuna SOCAR   ne zaman gerçek anlamda işlerlik kazandıracak, Özelleştirme İdaresi bu konuda neler yapacak...

Ben de merak etmeye başladım...  
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar