Gökdelenlerin yükseldiği ülkede kadınlara araba kullanmak yasak
Suudi siyaset bilimci Dr. Mai Yamani, "Rosa Park'ın, 1955 yılında, otobüsün arkasına geçmemek için gösterdiği devrimci cesaret, Amerikan Yurttaş Hakları Hareketi'ni ateşledi. Manal Al Sharif'in Suudi rejimine meydan okuması, benzer etki yaratacak mı göreceğiz" sorusunu soruyor.
Suudi Arabistan dünyada kadınların otomobil kullanmalarına izin verilmeyen tek ülke. Bazı Suudi kadınlar 17 Haziran'da bu yasağı deldiler.
Suudi kadınlara uygulanan sürüş yasağına karşı düzenlenen protestoyu Benjamin Joffe-Walt düzenledi. Protestonun nedeni, Manal Al Sharif ismindeki Suudi bir kadının, geçen ay araba kullandığını gösterir videoyu yayınlaması üzerine 9 gün gözaltına alınması oldu. Organizatörler Facebook'da "Woman2drive" adı altında bir kampanya yürüttüler ve 17 Haziran'ı "araba kullanma günü" olarak belirlediler.
Suudi Arabistan'da kadınların motorlu araç kullanmasını yasaklayan bir yasa yok, fakat şeriat yasalarının uygulandığı ülkede daha önce verilmiş bir fetvaya dayanarak kadınlara bu hak verilmiyor.
Suudi siyaset bilimci Dr. Mai Yamani, İslam ve arap siyasetinde uzman bir isim. Makaleleri yüzlerce gazetede yer alan Dr. Yamani, aynı zamanda ABD, Avrupa ve Ortadoğu'daki birçok düşünce kuruluşuna katkıda bulunuyor. İslam ve feminizm üzerine kitapları bulunan Dr. Yamani, bunun yanısıra, uluslararası bankalara, petrol şirketlerine ve çok sayıda yabancı hükümete danışmanlık veriyor.
Mai Yamani Project Syndicate tarafından yayımlanan "Sıra Suudi Kadınlarda mı?" başlıklı makalesinde, Arap Baharı'nın yaşandığı bir dönemde kadınların durumunu sorguluyor.
Tunus, Mısır, Libya, Bahreyn, Suriye gibi ülkelerde yaşanan devrimlerde kadınların beklenmedik bir şekilde "görünür" ve "kararlı" olduklarını ifade eden Yamani, "Arap dünyasındaki değişimler kadınların beyinlerindw gerçekleşti. Kadınları geçmişin prangalarını kırıp, özgürlük ve haysiyetlerini talep ettiler" diyor.
Dr. Yamani'nin dediği gibi Ocak 2011'den bu yana, Arap kadınlar ilk kez bu derece görünür oldular. Yabancı gazetelerde, YouTube'da, dünya genelindeki televizyonlarda erkeklerin yanında "daha iyi bir gelecek için, kendileri için, ülkeleri için" yürüyorlar, bağırıyorlar, haklarını arıyorlar.
"Taşlaşmış bir sistemde gizlenen yüzler"
Dr. Yamani'nin dikkat çektiği konu ise, Suudi Arabistan ile bu ülkeler arasındaki büyük fark.
"Suudi kadınlar taşlaşmış bir sistemde yaşıyorlar. Kraliyet ailesinin yüzleri heryerde görünürken, kadınların yüzleri hep örtülü, zorla gizlenmiş" diyen Yamani, dünyanın hiçbir ülkesinde modernliğin bu derece sorunlu yaşanmadığını söylüyor.
Dr. Yamani bir süre önce Mekke'den, Fatima isminde genç bir kadından bir e-mail almış. "Özgürlük çığlıklarını boşver; yanımda erkek rehber (mihrim) olmadan, hastaye gidip doğum yapmam bile yasak! Din polisi (muttava) bizi halk arasında aşağılama hakkına sahip" diyor Fatima mailinde.
Taşlaşmış bir sistemde kadın olmanın zorluğunu anlamak için Dr. Yamani'nin satırlarını dikkatle okumakta fayda var:
"Çölden gökdeleneler yükseliyor; oysa kadınlara erkeklerle birlikte asansöre binmek yasak. Kadınlar sokakta yürüyemiyorlar, otomobil kullanamıyorlar, ya da erkek izni olmadan ülkeyi terk edemiyorlar.
"Öte yandan küreselleşme burada bile sınır tanımıyor. Dokuz yaşındaki Suudi kızlar, erkek bir rehberin kontrolü olmadan internete girmenin yasak olmasını hiçe sayarak, 'chat'leşiyorlar. Çok sayıda kadın uydu üzerinden yayın yapan televizyonlarda hemcinslerinin Mısır veya Yemen meydanlarında neler yapabildiklerini seyrediyorlar gizlice."
Kızlara pembe, erkeklere mavi okul kitabı
"Zoraki ayrımcılık Suudi yaşamanın her anına yansıyor. Öğrencilerin eğitim programının yüzde 50'sini dini eğitim oluşturuyor. Bunun sonucu olarak Wahhabi öğretisi ülkenin her hanesine girmiş durumda. Kızlar için pembe, erkekler için mavi olan okul kitaplarının, içerikleri de farklı."
"Ataerkil sistemi savunan İslami yorumlara dayalı Suudi adalet sistemi, kadınların emellerini gerçekleştirmelerinin önündeki en büyük engellerden birisi. Sadece yargıçların kararları sistemi desteklemekle kalmıyor, bunun tam tersi de söz konusu: Yasaların temelini ataerkillik oluşturuyor."
"Vahabi temeline göre kadınların yasal bir meslek icra etmeleri yasak, çünkü 'kadının akıl ve dinden yoksun'. Bir başka deyişle, Suudi Arabistan'da adaletin temeli kadın düşmanlığı - kadının kamu yaşamından yasal olarak dışlanması."
"Hepimiz Manal Al Sharif'iz"
Suudi yöneticilere göre gösteriler 'haram'- yani hapis ve dayakla cezalandırılması gereken bir suç. Kadınların araba kullanmasının da benzer şekilde cezalandırılacak bir suç olduğu dile getiriliyor. Yine de tüm bu tehditlere rağmen, binlerce Suudi kadın Facebook'ta bir araya geldi, "Hepimiz Manal Al Sharif'iz" dedi ve korkmadan otomobil kullandı. Onlarda Mamal gibi tutuklandılar.
Kadınların değişimi gerçekleştirebilmek için cesur olmaları şart. Tarihte bunun çok sayıda örneği var. Dr. Yamani, Rosa Park'a benzetiyor Mamal'ı. Yamani'ye dönmeden önce, Rosa Park'ın yaşadığı süreci hatırlayalım: 1950'lerde ABD'nin güney eyaletlerinde zencilerle beyazlar otobüslere ayrı kapıdan biniyor, kendilerine ayrılmış ayrı yerlere oturuyorlardı. 42 yaşında, zenci bir Alabamalı olan Rosa Parks bir gün Montgomery'de otobüse bindi. Otobüsteki bir beyaz, kendi bölümünde oturacak yer bulamayınca, Rosa Parks'tan koltuğundan kalkıp kendisine yer vermesini istedi. Parks yerinden kalkmadı. Bunun üzerine tutuklandı ve hapse girdi. Bu olaydan sonra zenciler çok uzun bir süre otobüse binmediler. Her yere yürüyerek gittiler. Eylemin birinci yılında ise, ABD Federal Mahkemesi otobüslerdeki bu uygulamayı sonlandırdı. Bu tarihten sonra zenciler ve beyazlar arasında büyük olaylar yaşandı. Martin Luther King'in başını çektiği hareket, 1964'te çıkarılan yasa ile başarıya ulaştı. Rosa Park da bu direnişin sembolü haline geldi.
Dr. Yamani, Suudi kadınların da vazgeçmeyeceğini düşüyor ve şunları söylüyor: "Wajeha al Huwaider, Bahia al Mansour, Rasha al Maliki ve çok sayıdaki diğer gösterici, araba kullanmanın yasal hakları olduğunu savunmakta israrlılar ve kadınların bağımlılığına son verilmesini talep ediyorlar. Rosa Park'ın, 1955 yılında otobüsün arkasına geçmemek için gösterdiği devrimci cesaret, Amerikan Yurttaş Hakları Hareketi'ni ateşledi. Manal Al Sharif'in Suudi rejimine meydan okuması, benzer etki yaratacak mı göreceğiz."